5 Mart 2015 Perşembe

Dicle İlitam Dinler Tarihi HAFTA 2 DİNİN KAYNAĞI

1
 HAFTA 2
DİNİN KAYNAĞI
Yrd. Doç. Dr. M. Hadi TEZOKUR 2
ÜNİTE 2
DİNİN KAYNAĞI
İÇİNDEKİLER
HAFTA 2 ............................................................................................................................... 1
DİNİN KAYNAĞI ................................................................................................................ 1
ÜNİTE 2 ................................................................................................................................ 2
İÇİNDEKİLER .................................................................................................................. 2
HEDEFLER ....................................................................................................................... 3
2.1. Dinin Kaynağı Hakkındaki GörüŞler .......................................................................... 4
2.2. Dinin Kaynağı Hakkında İslâm'ın GörüŞü ................................................................. 6
2.3. Din Duygusunun Kaynağı .......................................................................................... 6
2.4. İnsan İçin Dinin Lüzumu ............................................................................................ 7
2.5. Monoteizm ve İnsanın Yapısı ..................................................................................... 8
Özet .................................................................................................................................... 8
DEĞERLENDİRME SORULARI .................................................................................... 9
BİBLİYOGRAFYA: ....................................................................................................... 10 3
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıŞtıktan sonra;
ü Öğrenci, dinin kaynağı hakkındaki görüŞleri açıklayabilecek
ü Din duygusunun kaynağını belirtebilecek
ü Dinin kaynağı hakkında İslamın görüŞünü açıklayabilecek
ü Dinin insan hayatı için gerekliliğini bilecek,

ÖNERİLER Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya baŞlamadan önce,
 Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya baŞlamadan önce;
 • Kavramların anlamlarına sözlüklerden bakınız,
 • Konular arasındaki irtibata dikkat ediniz.
4
DİNİN KAYNAĞI
2.1. Dinin Kaynağı Hakkındaki Görüşler
Dinler Tarihinde tartıŞılan önemli konulardan biri de "Dinin Kaynağı" konusunda olmuŞtur. Dinin kaynağını, bilimsel yoldan izaha yönelen birçok Batılı bilgin, kendi zamanlarında hâkim olan teorilere göre dinin kaynağını izaha çalıŞmıŞlardır. Oysa, dinin kaynağını bilimsel yoldan belirtmek kolay bir iŞ değildir. Çünkü bilim, bir takım materyallere dayanarak muhakeme geliŞtirmektedir. Oysa, ilk insanın dini ile ilgili bilgiler, sadece ilâhî kitaplarda vardır. Bugün, hiçbir bilim dalı, ilk insanın yaŞadığı dönmeden kalma bir belgeye sahip değildir. Bunun için dinin kaynağı hakkında ileri sürülen fikirler, sadece faraziyeden öteye geçmemektedir. İimdi dinin kaynağı ile ilgili görüŞlere kısaca bir göz atalım: 1- E. Bûrnette Tylor: 1871 yılında yayınladığı İlkel Kültür (Primitieve culture) isimli kitabında Din'in kaynağının "Animizm" yani "ruhculuk" olduğunu ileri sürmüŞtür. İlkel toplumlarda hakim olan Atalara tapmanın, FetiŞizm'in ve Büyünün, Animizm'den kaynaklandığını belirtmiŞtir. Ona göre ilk insan, ruh'un farkına rüyada varmıŞtır. Uyku halinde, insandan ayrılan ve dolaŞan ruh'a ilk insan inanmıŞ ve ona saygı göstermiŞtir. Daha sonra çevresindeki varlıklarda da ruh'un olduğuna inanan ilkel insanlar, etraflarında iyi ve kötü ruhlar tasarlamaya baŞlamıŞlar ve böylece Animizm yaygınlaŞmıŞtır. Tylor'a göre, ilk din ve çok tanrıcılık (politeizm) Animizm’den çıkmıŞtır. 2- R. R. Marett: 1900 yılının baŞında yayınladığı "Animizm Öncesi Din" (Preanismistic Religion) isimli makalesinde, Marett, dinin ilk Şeklinin ruh inancı olmadığını; soyut bir güç olan Mana ile karŞılaŞmanın meydana getirdiği "Mistik korku ve hayret duygusu" nun, dinin ilk Şeklini meydana getirdiğini ileri sürüyordu. Marett'in doğrultusunda bir grup bilgin, bu teoriyi benimsemiŞ ve geliŞtirmiŞtir. 3- J. G. Frazer: 1900 yılında "Altın Dal" isimli eserinde bir baŞka Animist öncesi hipotez ileri sürmüŞtür. Buna göre insanlık tarihinde büyü, dinden önce gelmektedir. Böylece, insanlığın ilk dinî törenlerinin büyü törenleri olduğunu belirtmektedir. 4- Herbert Spencer: İngiliz felsefecisi Spencer de dinin kaynağı hakkında ilkel kabile dinlerinin kaynağının korku olduğunu ve bunun da Atalara Tapınma Şeklinde kendini gösterdiğini, atalara tapınmanın da diğer ibadet Şekillerinin geliŞmesini sağladığını söylemiŞtir.
5- E. Durkheim: 1912 yılında yazdığı "Dini Hayatın İbtidâî İekilleri" isimli kitabında Durkheim, dinin kaynağına sosyolojik bir yaklaŞımla yaklaŞmaktadır. Durkheim, bu kitabında, Din'in, sosyal tecrübenin bir yansıması olduğunu savunmaktadır. Durkheim'e göre ilk sosyal ünite klan'dır. Klan ise bir totem etrafında ŞekillenmiŞtir. Totem olarak 5
kabul edilen varlık, kutsaldır. Klan buna saygı duymaktadır. İnsanlığın ilk dinî Şekli de Totemizmdir demiŞtir. O, Totemizmin aynı zamanda "Kutsal" ve "Klanı" sembolize ettiğine iŞaret ediyordu. Durkheim'in ileri sürdüğü Totemizm fikri, büyük etnoloğlar tarafından Şiddetle eleŞtirilmiŞtir. Durkheim, görüŞlerinde sübjektif davranmakla itham edilmiŞtir. A. Goldenweiser, en ilkel kabilelerin ne toteme, ne de klana sahip olmadıklarını ortaya koymuŞtur. 6- Max Müller: Dinin kaynağı hakkında görüŞ ileri süren diğer bir bilgin de Müller olmuŞtur. Mülller'e göre, insanlığın ilk dini Naturizm (tabiatçılık) yani tabiat varlıklarına tapınmadır. Müller bu görüŞü ileri sürerken, Hinduizmin Veda'larına dayanmıŞtır. Ona göre Veda'lardaki Tanrı İsimlerinin tabiat olayları ile yakın iliŞkisi vardır. Meselâ, Agni, ateŞ; Dyans, gök anlamına gelmektedir. İnsanların "GüneŞe taptıklarını" da ifade etmiŞtir. Ona göre, ilk insan için tabiat, büyük bir korku unsuru olmuŞtur. Böylece de tabiat kuvvetlerine tapınma meydana gelmiŞtir. Bu da dinin kaynağını meydana getirmiŞtir. Bunun için Müller, dinin kaynağı olarak Naturizm'i kabul etmektedir. Ancak 1870 yıllarında Sanskritçe uzmanı Abel Bergaigne, Veda ilâhilerinin tabiatçı bir dinin ifadesinden uzak olduğunu ve onların yüksek kültürlü aŞırı kuralcı rahipler sınıfının eseri olduğunu ispat etmiŞtir. 7- Andrevv Lang ve Wilhem Schmidt: Dinin kaynağı hakkında görüŞ ileri süren diğer bir bilgin de İskoçyalı Lang idi. Lang, Avusturalya'nm ilkel kabilelerinde ne Animizm'e ne de Totemizm'e rastlanmadığını, ancak "Bir Yüce Varlık" kavramına, insanların inandıklarını ileri sürerek bu yüce Varlık, insanları denetliyordu demektedir. The Making of Religion (Dinin OluŞumu) isimli eserinde Lang, Animizmi, Tabiatçılığı, Atalar kültünü reddediyordu. O, delillerini ilkel kabilelerde mevcut olan "Yüce Varlıklar" üzerine dayandırıyordu. Lang'ın bu görüŞü, daha sonra hararetli bir Şekilde Wilhem Scmidt tarafından savunuldu. Schmidt, "Tanrı Fikrinin Kökeni" (Der Ursprung Der Gottesidee) adı ile yazdığı muhteŞem kitabında, insanlığın ilk önce "Bir Yüce Tanrı'ya" inandığını, ancak daha sonra bu Tanrıyı unutarak veya ihmal ederek, putlara saygı gösterdiğini açıklıyordu. Böylece insanlığın baŞlangıçta "Bir Yüce Tanrı'ya" inandığını ifade etmiŞ oluyordu. Schmidt'e göre, İlk Din, gökte yaŞadığına inanılan, iyilik sever, her Şeyi bilen, yaratıcı ve ebedî bir "Büyük Tanrı" inancından ibarettir. Bunun için Schmidt'e göre baŞlangıçta her yerde bir İlkel Monoteizm mevcuttu. Schmidt'in bu görüŞü de bir takım tenkidlerle karŞılaŞmıŞtır. Özellikle Batıda geliŞtirilen pozitivist ve Materyalist teorilerle etkisiz hale getirilmiŞtir.
Sonuç olarak, Batıda Din'in kaynağı hakkındaki görüŞler, genelde ilkel kabilelerden hareketle geliŞtirilmeye çalıŞılmıŞtır. Ancak bu konuda bir görüŞ üzerinde herkes ittifak edememiŞtir. XIX. yüzyıl boyunca ve XX. Yüzyılın ilk yarısına kadar Din'in kaynağı hakkındaki çalıŞmalar, Batı'da devam etmiŞtir. Bu konuda kesin bir sonuç alınamayınca Etnoloji, dinin kaynağını aramaktan vazgeçmiŞ ve bugün din olayı, bir kültür olayı olarak kabul edilmeye baŞlanmıŞtır. Buna göre her din, bir kültürdür. Her din, kendi dönemi için bir değer taŞımaktadır. İŞte Dinler Tarihi bu kültürü incelemeye yönelen bir disiplindir. 6
Dinler Tarihine bu anlayıŞın kazandırılmasında, çağımızın büyük Din Tarihçisi Mircea Eliade'nin, rolü çok büyük olmuŞtur.
2.2. Dinin Kaynağı Hakkında İslâm'ın Görüşü
Dinin kaynağı hakkındaki tartıŞmada İslâm, kendine has bir görüŞü benimser. İslâm'a göre din, tamamen vahiy mahsulü olarak düŞünülür. Zaten insan aklını ve kalbini de ancak böyle bir din duygusu tatmine kavuŞturabilir. İlk din olarak kabul edilen Tevhid dini, esasında insan fıtratına uygun, insanın yaratılıŞ gayesine elveriŞli yegâne dindir. İŞte İslâm'a göre dinin kaynağını bu fıtrat hadisesinde aramak gerekir. İslâm'a göre Allah, insana öyle bir fıtrat vermiŞtir ki, insan bu özelliği sayesinde kendini ve kainatı yaratan Allah'ı bulabilir. Ayrıca, Allah, kâinatta da, kendi varlığına delil teŞkil edecek birçok âlâmetler yaratmıŞtır. İŞte insan, yaratılıŞından getirdiği fıtrî karakteriyle ve Allah'ın yüce delilleriyle yaratıcısını bulmaya kabiliyetlidir. Fakat İslâm'ın düŞünce sistemine göre, insanın, sadece Allah'ı bilmesi yeterli değildir. Bu yüce Allah'a karŞı, yapılacak birçok görevler de vardır. İnsan bunları sadece, aklı ile çözemez. Bunun için de rehberlere ihtiyaç vardır. Bu rehberler de ilâhî dinlerin tebliğcileri olan peygamberlerdir. İnsan fıtratına tam uygun olan dini, beŞeriyete sunan peygamberler, bu tebliğleriyle akl-ı selim paralelinde, insanlığa doğru yolu göstermiŞlerdir. Netice olarak diyebiliriz ki, İslâm'a göre dinin kaynağı, ne tabiat hadiseleri, ne rüya olayı ne de Totemizmdir. İslâm'a göre dinin kaynağı ilâhîdir, yani vahiydir, İlâhî kaynaklı bu din ise, beŞerin tertemiz yaratılıŞına tam olarak uygundur. Bu konuda Allah Şöyle buyuruyor: "O Halde (Habibim) Sen Yüzünü Bir Muvahhid Olarak Dine, Allah'ın O Fıtratına Çevir ki O, İnsanları Bunun Üzerine YaratmıŞtır. Allah'ın YaratılıŞına (Hiçbir İey) Bedel Olamaz. Bu, Dimdik Ayakta Duran Bir Dindir. Fakat İnsanların Çoğu Bilmezler. (er-Rum, 30).
2.3. Din Duygusunun Kaynağı
İslâm'a göre din, Allah tarafından gönderilmiŞ ilâhî bir kanundur. İnsanlar yaratılırken din duygusu ile yaratılmıŞlardır. İslâma göre din duygusu ile, Fıtrat, yani yaratılıŞ bir paralellik içinde görülmektedir. İnsan yaratılıŞ itibariyle tevhidi bir inanca meyillidir. Bunun için peygamberler hep tevhidî inançları tebliğ etmiŞlerdir. Din, akıl sahibi, Şuurlu insanları, kendi irade ve arzularıyla, hayrolan Şeylere sevk eden ilâhi bir kanundur. Böylece İslâm'a göre dinin kaynağı, tamamen ilâhî kökenlidir.
Batıda da dinin kaynağı üzerinde bu doğrultuda duranlar olmuŞtur. Max Müller, din, ruhun öyle bir kuvvetidir ki, insana duygular ve akıldan müstakil olarak muhtelif isimler ve değiŞik remizlerle namütenahiyi idrak kabiliyetini verir, demektedir. Mircea Eliade de, Din'in insan Şuurunda olduğunu belirtir. Eliade'ye göre, kutsal, insan Şuurunun yapısı içinde bir unsurdur, insan Şuurunun tarihi içinde bir dönem değildir. Çünkü insan, ruhî yönden ancak manevî Şeylerle tatmin olabilir, insanın top yekûn maddî ve manevî yapısını 7
ihata eden din olayı, insan'ın yapısının bir gereğidir. Bunun için de kökü insan fıtratındadır. Bundan dolayı, tarihin her döneminde insan toplulukları, Din'den uzak kalamamıŞlardır. Din, insanla beraber doğmuŞ, insanla beraber var olmaya devam edecektir.
2.4. İnsan İçin Dinin Lüzumu
İnsan dediğimiz varlık ruh ve bedenden meydana gelmiŞtir. Bu iki kısım, mahiyeti itibariyle birbirinden ayrı ise de, hakikatte birbirlerinden aynlması mümkün değildir. İnsan, sadece yiyen içen bir varlık değil, aynı zamanda gülen, ızdırap çeken, ağlayan, hayal gören ve seven de bir varlıktır. Bunun için insan faaliyetleri, sadece akılcı ve bilinçli faaliyetlerle sınırlandırılamaz. Böylece insan, sadece tarihî ve tabiî bir dünyada yaŞamıyor; aynı zamanda existansiyel, özel, imaj iner bir dünyada da yaŞıyor. İnsan, nasıl vucüdunun hayatiyetini devam ettirebilmek için bir takım gıdalara muhtaç ise, ruhunun ihtiyacını giderebilmek için de, dine muhtaçtır. Ruhun arzulan için bir sınır yoktur. İnsan, gerçek saadete, ruhunun sonsuz olan emellerini manen tatmin etmekle ulaŞabilir. Hayat bir mücadeleden ibarettir. Çoğu zaman bu mücadelede insanın, ruhen güçlü olması gerekmektedir. İŞte ruha bu gücü veren sadece dindir. Bazen insan, maddî sebeplerin hepsine baŞvurduğu halde, yine baŞarıya ulaŞamaz. Dindar adam, baŞarısızlıklar karŞısında yılmaz, bilâkis daha güçlü bir Şeklide iŞe koyulur. Diğer yandan, ruhen çökmüŞ insanların bedenleri de çabucak çöker. Bunun için ruhî yönden insanları güçlü kılan din gibi önemli bir kaynağa, ciddi Şekilde ihtiyaç olmaktadır. Yine bu dünya hayatının bitmek tükenmek bilmeyen elem ve ızdıraplarına, ancak kuvvetli din duygusu sayesinde karŞı konulabilir. Din, acılara karŞı koyma aracıdır. Acıları hafifletme aracıdır. İnsanın, ruhen yükselmesi, yaratılıŞının bir gereğidir. Bu ise ahlâkî faziletlerle mümkündür. Ahlâkî faziletler ise din duygusu sayesinde geliŞip kökleŞebilir. Kısaca ifade etmek gerekirse din, insan için, ruhî ve zarurî bir ihtiyaçtır. Bir insan, maddî ihtiyaçlarını ne kadar karŞılarsa karŞılasın, manevî ihtiyaçlarını din duygusu ile tatmin etmemiŞse, hayatta mutlu olamaz. Daima ruhî bir bunalım içinde bocalar durur. Din, sitres'ten kurtuluŞun anahtarıdır. Maddî ve beŞerî ihtiyaçlarını fazlasıyla karŞılamıŞ cemiyetlerde görülen maneviyat buhranı, kaynak itibariyle hep din duygusunun noksanlığından ileri gelmiŞtir. XX. ve XXI. yüzyılın "Dine dönüŞ" asrı olarak nitelendirilmesi, çağdaŞ medeniyetin sadece madde ile insanı mutlu edememesinden ileri gelmektedir. Batıdaki dinî akımların çoğalmasının tek izahı da budur. Komünist blokların çökmesi de genelde din duygusundan uzaklaŞmalarından kaynaklanır. 8
2.5. Monoteizm ve İnsanın Yapısı
Monoteizm: "Bir Allah'a inanmak demektir. Çok Tanrıcılık demek olan politeizmin zıddıdır. Dinlerin kaynağı konusunda monoteizmi savunanların da olduğunu daha önce belirtmiŞtik. Monoteizm, tek Allah inancını benimseyenlerin inancıdır. A. Lang ve W. Schmidt, insanlığın ilk dinî Şeklinin monoteizme benzeyen "Yüce Tanrı" inancı olduğunu, ancak insanların daha sonra bu inancı bırakarak, putperestliğe döndüğünü, ispata çalıŞmıŞlardır. Buna göre, insanlığın ilk dini Yüce Tanrı'ya inanmaya dayanan bir monetist din inancıdır. Bu tez, İslâmın ileri sürdüğü tezle uyum içinde bulunmaktadır. Monoteizmdin karakteristik yapısını "Bir Allah'ın veya yalnız bir tek Tanrının kabul edilmesi, bu tanrının yaratıklarına karŞı rahim olması" Şeklinde özetlemek mümkündür. İslam'a göre ilk peygamber Hz. Adem (a.s) den, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)'e kadar gelip geçen bütün peygamberler, bir tek Allah inancını yerleŞtirmek için çalıŞmıŞlardır. Yani, Monoteisttirler. Yahudilik ve Hıristiyanlık da esas itibariyle monoteisttirler. Özellikle Hıristiyanlık, teslis doktrini olan Baba-Oğul-Ruhu'l-Kudüs ile hâlâ monoteist bir din olduğunu ileri sürmektedir. Fakat, bu konuda birçok güçlükle karŞılaŞmaktadır. Bu dinlerde, İslâm dinindeki saf monoteizmi bulmak oldukça zordur. Aslında Hz. Musa ve Hz. İsa (a.s.) da ümmetlerini bir Allah inancına davet etmiŞlerdir. Sonraki dönemlerde Yahudilik ve Hıristiyanlık, aslî hallerini koruyamadıkları için tahrife uğramıŞtır. Yahudilikte Tek Tanrı inancı varsa da bu Tanrı, milli bir Tanrı Şeklinde gösterilmiŞtir. Aslında bugün Yahudilik, inandığı Tanrının evrensel olduğunu ve onun bütün kainatın yaratıcısı olduğunu belirtmeye çalıŞmaktadır. Yeryüzündeki dinler içinde Monoteizmi en açık Şeklide gösteren tek din İslâm Dinidir. İslâm dininde bir Allah'a inanç meselesi, gayet açık bir Şekilde belirtilmiŞtir. Birçok ayet ve hadis bu hususu, kesin bir Şekilde açıklamıŞtır. Hepinizin bildiği ihlâs sûresinde Allah'ın varlığı ve birliği Şöyle açıklanmaktadır: "De ki O Allah birdir. Ululuk O'nda nihayet bulmuŞtur. DoğmamıŞ doğurmamıŞtır. O'nun hiçbir eŞi de yoktur." (el-İhlas, 1-4) Bugün Tanrı fikri, monoteist karakter yapısıyla, çağdaŞ insana huzur vermektedir. Tanrı deyince, islâmın Allah'a verdiği sıfatları anlayarak, Allah'a inanan milyonlarca insan vardır. Çünkü baŞka türlü bir Tanrı anlayıŞı, insana huzur vermez.
Özet
Dinler Tarihinde tartışılan önemli konulardan biri de "Dinin Kaynağı" konusunda olmuştur. Dinin kaynağını, bilimsel yoldan izaha yönelen birçok Batılı bilgin, kendi zamanlarında hâkim olan teorilere göre dinin kaynağını izaha çalışmışlardır. Oysa, dinin kaynağını bilimsel yoldan belirtmek kolay bir iş değildir. Çünkü bilim, bir takım materyallere dayanarak muhakeme geliştirmektedir. Oysa, ilk insanın dini ile ilgili 9
bilgiler, sadece ilâhî kitaplarda vardır. Bugün, hiçbir bilim dalı, ilk insanın yaşadığı dönmeden kalma bir belgeye sahip değildir. Bunun için dinin kaynağı hakkında ileri sürülen fikirler, sadece faraziyeden öteye geçmemektedir. E. Bûrnette Tylor, Animizmi; Andrevv Lang ve Wilhem Schmidt Yüce Tanrı İnanışını, Max Müller Naturizmi savunmuştur. İşte İslâm'a göre dinin kaynağını bu fıtrat hadisesinde aramak gerekir. İslâm'a göre Allah, insana öyle bir fıtrat vermiştir ki, insan bu özelliği sayesinde kendini ve kainatı yaratan Allah'ı bulabilir. Ayrıca, Allah, kâinatta da, kendi varlığına delil teşkil edecek birçok âlâmetler yaratmıştır. İşte insan, yaratılışından getirdiği fıtrî karakteriyle ve Allah'ın yüce delilleriyle yaratıcısını bulmaya kabiliyetlidir. Din duygusunun kaynağı fıtridir.Ruhun ihtiyaçlarına cevap verecek insanı gerçek anlamda yüceltecek olanhiç şüphesiz dindir. Dinin en fıtri olanı da Monoteist bir yapıya sahip olan tanrı anlayışıdır. Bu anlayış insan fıtratına en uygun inanıştır
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. İlkeller üzerinde yaptığı araŞtırma sonucunda dinin ilk Şeklinin tek tanrıcılık olduğunu tespit eden bilim adamı hangisidir? A. E.Durkheim B. Max Müller C. Andrew lang D. E. B. Taylor E. J. G. Frazer 2. Din duygusunun kaynağı İslama göre nedir? A. DoğuŞtandır B. Sonradan ortaya çıkmıŞtır C. Vahye dayalıdır D.Korkuya dayalıdır E.Sevgiye dahildir 3. Monoteizmdin karakteristik yapısını en iyi açıklayan aŞağıdakilerden hangisidir? A. Tek Tanrının kabul edilmesi, bu tanrının yaratıklarına karŞı rahim olması B. Tanrının kainat içinde yer alması, her Şeyle bir olması C. Tanrının dünyayı belli kurallar içinde yaratıp her Şeyi kendi haline bırakması D. Tanrının birden çok olması E. Hiç biri 4. Yeryüzündeki dinler içinde Monoteizmi en açık Şeklide gösteren tek din aŞağıdakilerden hangisidir? A. Hıristiyanlık B. Yahudilik C. İslam D. Budizm E. Hinduizm 5. Dinin en fıtri olanı, insanın tabiatına uygun olanı aŞağıdakilerden hangisidir? A.Düalizm B.Monoteizm C.Teslis D. Deizm E. Hiç biri 10
Cevap Anahtarı: 1. C 2. A 3. A 4. C 5. B
BİBLİYOGRAFYA:

TÜMER, Günay- KÜÇÜK, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ankara, 1997. SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul, 1983. DEMİRCİ, KürŞat, Dinler Tarihinin Meseleleri, İstanbul, 1997. AYDIN, Mehmet, Dinler Tarihi, Konya, 1992.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder