5 Mart 2015 Perşembe

Dicle İlitam HAFTA 1 DİNLER TARİHİNE GİRİŞ

İ
 HAFTA 1
DİNLER TARİHİNE GİRİŞ
Yrd. Doç. Dr. M. Hadi TEZOKUR 2
ÜNİTE 1
DİNLER TARİHİNE GİRİŞ
İÇİNDEKİLER
HAFTA 1 ............................................................................................................................... 1
DİNLER TARİHİNE GİRİŞ ................................................................................................. 1
ÜNİTE 1 ................................................................................................................................ 2
İÇİNDEKİLER .................................................................................................................. 2
HEDEFLER ....................................................................................................................... 3
1.1. GiriŞ ........................................................................................................................ 4
1.2. Dinler Tarihinin Tanımı, Konusu ve Metodu ............................................................. 5
1.2.1. Dinler Tarihinin Tanımı ...................................................................................... 6
1.2.2. Dinler Tarihinin Konusu ...................................................................................... 7
1.2.3. Dinler Tarihinin Metodu ...................................................................................... 8
1.3. Dinler Tarihinin Din Bilimleri Arasındaki Yeri ......................................................... 9
1.4. Dinler Tarihinin GeliŞimi ......................................................................................... 12
1.4.1. Batı Dünyasında Dinler Tarihi İlim Dalının GeliŞimi: ...................................... 12
1.4.2. İslam Aleminde Dinler Tarihi ÇalıŞmaları ........................................................ 15
1.4.3. Ülkemizde Dinler Tarihi ÇalıŞmaları ................................................................ 16
1.5. Dinler Tarihinin Önemi ve Lüzumu ......................................................................... 17
Özet .................................................................................................................................. 19
DEĞERLENDİRME SORULARI .................................................................................. 19
BİBLİYOGRAFYA: ....................................................................................................... 20 3
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıŞtıktan sonra;
ü Dinler tarihinin tanımını yapabilecek,
ü Dinler Tarihinin konu ve metodunu kavrayacak,
ü Dinler Tarihinin Din Bilimleri Arasındaki yerini belirtebilecek,
ü Dinler Tarihini öğrenmenin önemini bilecek,
ü İslam dıŞındaki diğer dinleri öğrenmenin yararlarını öğrenecek,
ü Türkiyedeki dinler tarihi geliŞiminin tarihçesini kavrayabileceksiniz

ÖNERİLER Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya baŞlamadan önce,
 Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya baŞlamadan önce;
 • Kavramların anlamlarına sözlüklerden bakınız,
 • Konular arasındaki irtibata dikkat ediniz.
 • Mehmet Aydının Dinler Tarihi kitabı gözden geçirilmelidir.
4
DİNLER TARİHİNE GİRİi
1.1. GiriŞ
İlk derste, Dinler Tarihi bilim dalının Batı dünyasında bağımsız bir disiplin halini alması, diğer bilim dallarından farkı, metodu incelenmiŞ; sonraki bir hafta da „din konusuna ayrılmıŞ; bu konuda din duygusunun kaynağı ile bu konudaki teoriler ve dinin tarifi gibi baŞlıklar ele alınmıŞtır. Üçüncü haftadan itibaren öncelikle Geleneksel Kabile Dinleri (Dinkalar ve Yorubalar Örneği), Geleneksel Japon Dini: iinto ve Geleneksel Türk Dini ele alınmıŞtır. Dinleri tasnifte, milli dinler evrensel dinler ve coğrafi özellikleri itibariyle bölümleme usulü tercih edildiği için sonraki haftalarda sırasıyla Çin Dinleri baŞlığı altında Taoizm ve Konfüçyanizm; Hind Dinleri baŞlığı altında Hinduizm, Budizm ve Caynizm ile Sih dini; daha sonra da İran Dinleri baŞlığı altında ZerdüŞtilik, Sabiilik ve Maniheizme yer verilmiŞtir. Sonraki beŞ hafta, Yahudilik ve Hıristiyanlık konularına ayrılmıŞtır. Bu iki din İslâm ve biz Müslümanlar açısından çok önemlidir. Çünkü Kur'an, her iki dinin mensuplarını „ehl-i kitaptan saymıŞ, onları yeryüzündeki diğer din mensuplarından ayrı tutmuŞtur. Ayrıca, birçok ayetinde Kur'an-ı Kerim, Kitab-ı Mukaddese atıflarda bulunmuŞtur. Her dersin baŞında bölümden amaçlanan hedeflere iŞaretle, dersten önce yapılması gerekenler ifade edilmiŞtir. Her bölümün sonunda konuyla ilgili özet verilmiŞ, konuların akılda daha kolaylıkla tutulmasına yardımcı olmak amacıyla da sorular tesbit edilmiŞtir. Bir din incelenirken genel itibariyle o dinin kurucusu, kutsal metinleri, İnanç ve İbadet Esasları, Ahlak Felsefesi ve diğer dinlerden farklılıkları gözetilerek incelenmeye çalıŞılmıŞtır. Dinler Tarihi dersinin bitiminde öğrencilerimizden İslâmla birlikte diğer dinlerin özelliklerini, inanç, ibadet ve ahlâk esaslarını kavraması, diğer dinleri bilmenin din hizmetleri açısından önemini kavraması, dinî çoğulculuk, dinler arası diyalog ve misyonerlik kavramlarının farkında olması, diğer dinlerin mensuplarıyla iliŞkilerde bilinçli davranması beklenir. Ayrıca İslâmın dıŞındaki dinlere objektif bakma alıŞkanlığının kazanılması da hedeflenmiŞtir. Anahatlarıyla konularımızı Dinler Tarihine GiriŞ; Din Hakkında Genel Bilgiler; Geleneksel Türk İnançları; Milli Dinler Hinduizm; Budizm; ZerdüŞtîlik ve Maniheizm; Evrensel Dinler Yahudilik; Hıristiyanlık ve İslam Dinler Tarihi Dersimizin baŞlıca konularını içermektedir. 5
Bu konuları hazırlarken aŞağıdaki kaynak eserlerden bir derleme yaptığımı söylemeliyim. Özellikle Günay Tümer1 ve Abdurrahman Küçükün birlikte hazırladıkları Dinler Tarihi, Ekrem Sarıkçıoğlunun BaŞlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Mehmet Aydının Dinler Tarihine GiriŞ, Mahmut Aydının Anahatlarıyla Dinler Tarihi, İbrahim Sümerin Dinler Tarihi Ders Notları, Adam Baki ve Mehmet Katarın İÖP Dinler Tarihi kitapları baŞvurduğum en baŞta gelen kaynaklardır.
1 Bu arada 22.08.1995 te vefat etmiŞ olan Günay Tümer Hocamı rahmet ve minnetle anıyorum. O bizim Doktorada yetiŞmemiz için çok müŞevvik olmuŞtu. Allah mekanını cennet eylesin. 2 Tümer, Günay-Küçük, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ankara: Ocak Yayınları, 1997, s.1.
1.2. Dinler Tarihinin Tanımı, Konusu ve Metodu
Din; insanla beraber varolmuŞ, insanla beraber varolmakta ve öyle görünüyor ki insanla beraber varolacak bir kurumdur, insanlık tarihinde ne kadar gerilere gidilirse gidilsin, dinî inançlardan yoksun bir topluma rastlanmamaktadır. Tarihî devrelerde olduğu kadar tarih öncesinde de insanoğlunun bazı inançlara sahip olarak yaŞadığı, yapılan ilmî araŞtırmalardan anlaŞılmaktadır. Bütün bunlar, toplumu ayakta tutan temel esasların baŞında "din"in geldiğini ortaya koymaktadır.2 Dinin tarihi, insanın kutsal ile olan münasebetinin tarihidir. Kutsalın tezahürleri farklı yerlerde değiŞik Şekillerde anlaŞılmıŞ, bu nedenle çeŞitli dinler ortaya çıkmıŞtır. Bu bağlamda dinin gerçekte ne olduğu sorusuna cevap arayan din bilimcileri arasında dini sadece sosyal bir fenomen olarak anlaŞılması gerektiğini ifade eden “indirgemeciler” ve dinin sui generis yani kendine özgü bir olgu olduğunu, kutsalın tecrübesinin tartıŞılmaz olduğunu ifade eden iki temel yaklaŞımın ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi dine dıŞardan bakanlar ikincisi ise dine içerden bakanlar yani dindarlardır. Bir de orta yolu izleyen içerden veya dıŞardan bakıŞın savunuculuğunu yapmaksızın hakikatı araŞtırmak için her türlü çabayı önemseyen ve onları birbirleriyle mukayese eden nötürcü bir bakıŞ açısı daha vardır ki buna “metodolojik agnostisizm” denilmiŞtir. Din bilimciler dinleri araŞtırırken bunu genel olarak dinin kökeni, fonksiyonu, amacı ve taŞıdığı hakikat bağlamında yapmakta ve Şu sorulara cevap arar: 1. Dinin baŞlangıç noktası yani kökeni nedir? 2. Dinin iŞlevi nedir? 3. Din, yaŞayanları için ne anlama gelir? 4. Dinin iddiaları doğru mudur? Rudolph Otto, Gerardus van der Leeuw ve Mircea Eliade dini kendine özgü bir olgu olarak kabul eden üç önemli din bilimcidir. Buna göre: Rudolph Otto (1869-1937), dinin kendine özgü bir tabiatı olduğunu vurgular. Gerardus van der Leeuw (1890-1950) dört dinsel tecrübenin içeriğini dinsel özne, dinsel nesne, dinsel etki ve dinsel ifade çerçevesinde analiz eder. 6
Mircea Eliade (1907-1986) dini sembollerin oluŞturduğu dindar insan (homo religious) ve sembol yapan insan (homo sembolicus) olarak ifade eder.
1.2.1. Dinler Tarihinin Tanımı
Dinler Tarihi, iki kelimeden oluŞmaktadır: Tarih ve dinler. Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taŞıyan, çeŞitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar ve ibadetler bütünüdür diyebiliriz.
Zaman zaman inanç sözcüğünün yerine kullanıldığı gibi, bazen de inanç sözcüğü din sözcüğünün yerinde kullanılır. Dinler tarihine bakıldığında, birçok farklı kültür, topluluk ve bireyde din kavramının farklı biçimlere sahip olduğu görülür. Arapça kökenli bir sözcük olan din sözcüğünün çoğulu edyandır; köken itibariyle "yol, hüküm, mükafat, millet, itaat, ibadet, Şeriat, yönetme, yönetilme, hesap" gibi anlamlara sahiptir. Kuranda doksan iki yerde geçmekte olup bunların onaltısında hak din, dosdoğru din, halis din, onüçünde dinde ihlaslı olma, dini Allaha has kılma anlamlarına sahiptir. Bu kelime sadece İslamı değil diğer milletlerin dinlerini ifade etmek için de kullanılmıŞtır. Sözgelimi Mekke döneminde müŞriklere hitaben “sizin dininiz size, benim dinim bana” ayetiyle (109/6) müŞriklerin ahlaki yaŞam biçimleri din olarak ifade edilmiŞtir. Tam bir din tanımı bu kadar farklı anlama gelen bir kelime olduğu için oldukça zor olmakla beraber dinin tanımı bir çok bakımdan yapılagelmiŞtir.3 Bunlardan bazıları Şöyledir: Din insanın kutsal saydığı Şeylerle olan iliŞkisidir. Din ruhsal varlıklara inançtır. Din mutlak itaat duygusundan ibarettir. Din melekelerimizin serbest olarak kullanılmasını engelleyen yasaklar bütünüdür. Din bir inançlar davranıŞlar ve sosyal hayatın muayyen Şartlarına göre oluŞturulmuŞ kurumlar sistemidir. Din dua, kurban ve inançla kendini gösteren bir arzudur. Din akıl sahiplerini kendi iradeleriyle halde salaha, ahirette felaha sevkeder. Din, kul ile rabbi arasındaki muameleden ibarettir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde: "Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeŞitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleŞtiren toplumsal bir kurum, diyanet" ve "Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen" Şeklinde tanımlanır.
3 Aydın, Mahmut, Anahatlarıyla Dinler Tarihi, İstanbul, 2010, s.24-25.
Tarih ise kendisine has metotları olan genel bir sosyal bilimin adı olup en genel tanımıyla; olayları sebep-sonuç iliŞkisi içerisinde, yer ve zaman göstererek inceleyen bir bilim dalıdır. Din ise, insanlık tarihinde özel bir yere sahip olan bir fenomendir. Tarih 7
biliminin değiŞik disiplinleri vardır. Konusuna göre bu disiplinler farklı isimlerle anılır. Felsefenin tarihî geliŞimini inceleyen disipline Felsefe Tarihi, hukukun geliŞimini konu edinen disipline Hukuk Tarihi adı verilir. İnsan hayatında özel bir yere sahip olan dinleri konu edinen tarih branŞına da Dinler Tarihi denir. Birden fazla dinin varlığından hareket eden Dinler Tarihi, tarih boyunca yeryüzünde var olmuŞ bütün dinleri tarafsız olarak inceleme konusu yapan bir bilim dalıdır. Bu bakımdan Dinler Tarihi, herhangi bir dinin savunmasını yapan ilahiyat bilimlerinden ayrılır. Bu bilim dalı. bütün dinleri aynı kategoride değerlendirir; dinleri üstünlük, geliŞmiŞlik, doğruluk ve yanlıŞlık bakımından değerlendirmeye tabi tutmaz. Onları, oldukları gibi inceler. Birden fazla dini inceleme konusu yaptığı için, İslâm Tarihi, Hıristiyanlık Tarihi gibi sadece bir dinin tarihini inceleme konusu yapan bilim dallarından da ayrılır. Birden fazla dini çeŞitli yönleriyle inceleme konusu yapan Dinler Tarihi, yapısı itibarıyla karŞılaŞtırmalı bir bilim dalıdır. Bu ilkeler çerçevesinde Dinler Tarihi'ni Şu Şekilde tanımlayabiliriz: "Dinler Tarihi; günümüzde mensubu bulunan veya bulunmayan bütün dinlerin tarihini, inanç, ibadet ve ahlâk sistemlerini ve dinî kurumlarını tarafsız olarak ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır." Biraz daha geniŞleterek Dinler tarihi, tarih ve filoloji yardımı ile dinlerin doğuŞunu, geliŞmesini, inanç, ibadet ve ahlâkî değerlerini, tarihî seyir içinde inceleyen ve fenomenolojik metoddan da yararlanarak dinî fenomenlerin yapısını ve özünü araŞtıran bir ilim dalıdır diye de tarif edebiliriz. KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi ise, Dinlerin benzeyen ve ayrılan yönlerini, dinî kurumları, itikadî, pratik ve sosyal yönden karŞılaŞtırmalı olarak Tarihî ve fenomenolojik geliŞme içinde inceleyen bir bilim dalıdır. Dinler Tarihi, sadece Tarih ve Filoloji ile değil, Arkeoloji, Etnoloji, Antropoloji ve Sosyoloji ile de yakın iŞbirliği yaparak, insanlığın dinî tarihini kendine özgü metodolojisi ile incelemektedir.
1.2.2. Dinler Tarihinin Konusu
Her disiplinin belli bir özel konusu vardır. Dinler Tarihi'nin konusu da yeryüzünde var olmuŞ bütün dinlerdir. Dinler Tarihi, beŞerî kültürün çeŞitli halkalarında uzun zaman yaŞamıŞ ve daha sonra çeŞitli nedenlerle ortadan kalkmıŞ dinler de dahil olmak üzere, bugün yeryüzünde yaŞamakta olan bütün dinleri inceleme konusu yapar. Bu incelemede; dinlerin doğuŞlarını, geliŞmelerini, birbirleriyle etkileŞimlerini, karŞılaŞtırmalı tarihlerini, inanç, ibadet ve ahlâk sistemlerini, dinî kurumlarını, kültlerini ve mezheplerini ele alır. Dinler çeŞitli Şekillerde sınıflandırılmaktadır. Mesela Joachim Wach (Yoakim Vah) dinleri sınıflandırırken kurucusu olan dinler ve geleneksel dinler diye tasnif etmektedir. Gustave Mensching (Güstav MenŞing) ise milli dinler ve evrensel dinler diye ayırmaktadır. Annemarie Schimmel (A. iimmel) de dinleri ilkel kabile dinleri, milli dinler ve evrensel dinler diye üçe ayırmaktadır. Ayrıca dinler sakramental (dini ayin ve törene dayanan) din, Profetik (peygambere dayanan) din ve Mistik (tasavvufi) din olarak da tasnif edilmiŞtir. 8
Dinler Tarihi'nin konusu, tarihin derinliklerinden, günümüze kadar gelen ve gelmeyen bütün dinlerdir. Bunun için bütün dinler, Dînler Tarihinin konusuna girmektedir. Dinleri ele alırken de hak, batıl, ilkel veya muharref olup olmadığına bakmaksızın ele alır. İnsanlık âleminde bugüne kadar gelmiŞ, geçmiŞ ve halen yaŞamakta olan bütün dinleri kendisine konu olarak alır ve inceler. Daha geniŞ anlamda Dinler tarihi'nin konusu, tarihî süreç içinde görülen bütün dinlerdir. Dinler Tarihi, konu olarak yaŞayan dinleri ele aldığı gibi, mensubu bulunmayan dinleri de ele alır. Bir anlamda dinler tarihi, insanlığın dinî dünyalarını bir bütün halinde kucaklamak isteyen bir disiplindir. Dinler tarihi, böylece çok geniŞ bir alanı olan Dinî fenomenler dünyasının incelenmesine talip olmaktadır. Bu ise, bir yandan bir dinin tarihini, inanç ve ibadet dünyasını içine alırken, diğer yandan mistik ve mezheplere ayrılıŞını da içine almak demektir. Sonuç olarak Dinler Tarihi, insanlığın inanç, dinî zihniyet ve yaŞayıŞ dünyalarının tarihi yani varoluŞsal dünyalarının hikayesidir.
1.2.3. Dinler Tarihinin Metodu
Her bilim dalının kendine has bir metodu vardır. Dinler Tarihi'nin temel metodu, tarihî-karŞılaŞtırmalı metottur. Bu bakımdan Dinler Tarihi'ne "KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi" de denilir.4 Dinler Tarihinin de kendine has bir metodunun olması tabiîdir. Dinler Tarihi, gayesine ulaŞabilmek için sosyal ilimlerin kullandığı metodlann hepsinden gerektiği nisbette yararlanır. Dinler Tarihi, kendisine has nitelendirici metodunu diğer din bilimleri ile de paylaŞır. Dinler Tarihi sahasında çalıŞacak kiŞiler, yansız, objektif olmak zorundadır. Dinler tarihi, yukarıda belirttiğimiz nitelendirici metod yanında karŞılaŞtırma metodu da kullanır. Dinler Tarihi, dinlerin doğuŞu, geliŞmesi, yok olması gibi konularda tarih metoduna baŞ vurur. Bu bilim dalı, felsefe gibi, zihinsel kurgularla dinî olguları yorumlamaya kalkıŞmaz. O, malzemesini daima tarihten, yaŞanan, tecrübe edilen hayattan alır. Bu metodu, zaman zaman karŞılaŞtırma metoduyla birlikte kullanır. Buna, tarihî-karŞılaŞtırmalı metot adı verilir. Dinler Tarihi, tarihî-karŞılaŞtırma metodunu kullanarak bir dinin veya dinlerdeki bir fenomenin nasıl ortaya çıkıp Şekillendiğini ortaya koyar. Örneğin; Hıristiyanlıktaki üçlü tanrı inancının oluŞumunun tarihî sürecini, Hıristiyanlığın irtibatta bulunduğu diğer dinlerdeki tanrı anlayıŞlarıyla karŞılaŞtırarak ortaya koyar. Bu bilim dalı dinleri olduğu gibi ele alır. Bu sebepten Dinler Tarihi alanında çalıŞan kiŞiler bir dine mensup olsa da, olmasa da, bilimsel araŞtırmalarında tarafsız olmak zorundadır.
4 Adam, Baki - Katar, Mehmet, Dinler Tarihi, İÖP, EskiŞehir: Anadolu Üniversitesi, 2005, s.3. 9
Çünkü dinler tarihi kural koyucu, hüküm verici değildir, değer yargılarıyla uğraŞmaz, olayları olduğu gibi, ayrıntılarıyla tanıtır ve nitelendirir.
1.3. Dinler Tarihinin Din Bilimleri Arasındaki Yeri
Dinler Tarihi, sosyal ilimler içinde yer alan bir bilimdir. Bu bakımdan her insanın daima ilgisini çekmiŞtir. Halen de bu ilgi artarak devam etmektedir. Her ilim, müstakil olarak kendi sahasına giren konuları incelediği gibi, diğer ilimlerden de yararlanır. Dinler Tarihi'nin ilgi kurduğu ilimlerin baŞında genel tarih ve coğrafya gelir. Ancak bu bağlamda Dinler Tarihi niçin bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıŞtır diye bir soru aklımıza gelebilir. Bu sorunun cevabı, Batıdaki geliŞmelerle ilgilidir. Zaten, bilimsel anlamda Dinler Tarihinin, Batı dünyasında ortaya çıktığı söylenebilir. Batıda, Kilise'ye karŞı olan tavır yüzünden her Şeyin kökenini bilimin ve aklın verileriyle belirleme gayretleri baŞlamıŞtır. Bu anlamda, dinin de kökeninin ne olduğu sorusu gündeme gelmiŞtir. Bu konuda birçok teoriler öne sürülmüŞtür. Bu arada İlk Dinler Tarihi kürsüsünün, 1873de Cenevrede kurulmuŞ olduğunu hatırlayalım. Tarih, âdeta Dinler Tarihi'nin bir laboratuarıdır. Dinler Tarihi bu laboratuarda bulduğu dinî malzemeyi, kendine has metodu ile değerlendirir. Bunlardan baŞka arkeoloji ve filoloji de Dinler Tarihi araŞtırmalarında önemli yeri olan bilim dallarıdır. Arkeoloji, dinler tarihi için çok Önemli bir malzeme deposudur. Filoloji de dinler tarihi için çok önemlidir. Dinlerdeki kullanılan kelimelerin semantik ve lengüistik tahlili, dini fenomenlerin daha açık Şekilde anlaŞılmasını sağlayacaktır. Diğer yandan Dinler Tarihi, özellikle Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din Felsefesi ve Din Fenomenolojisi gibi Din bilimleri adını verdiğimiz bilim dalları ile de sıkı iliŞki içindedir. Bilimler sınıflandırılırken din ile ilgili bilim dalları bir anabölüm altında bir araya getirmiŞlerdir. Din Bilimleri baŞlığı altında toplanacak bu bilim dalları Dinler Tarihi, Din Fenomenolojisi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve Din Felsefesinden oluŞur. Din Fenomenolojisi:
Tarihî geliŞmesini dikkate almaksızın, dinî olguları, görünen yönleriyle konu edinir. Materyalini Dinler Tarihinden alır, bu materyali tarihi olmaktan ziyade sistematik bir açıdan değerlendirir. Din Fenomenolojisi, diğer din bilimleriyle bazı noktalarda birleŞmesine rağmen bir bilim dalı olarak ayrıldığı yönler de vardır. Fenomenoloji, 20. yyın baŞlarında E. Husserl tarafından kurulmuŞ yeni bir bilim dalı ya da yöntemdir. Bu yöntem ya da bilim dalı, Dinler Tarihinin verilerinin yorumlanmasında önem arzetmektedir. Bu bağlamda Dinler Tarihinin, Din fenomenolojisi ile de yakından iliŞkisi vardır. Din fenomenolojisi, dinî fenomenlerin yapısı ve özünü anlamaya çalıŞmaktadır. Dinî fenomenlerdeki ortak yapıları ve esasları inceleyerek Din Fenomenolojisi, bütün dinî 10
fenomenlerdeki ortak noktaları elde etmeye yönelir. Meselâ, bütün dinlerde kurban vardır. İŞte dinlerdeki kurbanın gerisindeki temel fikir olan inanılan yüce varlığa duyulan saygı ve takdis sonunda ona yakınlaŞmak için, kurban takdim edilmektedir. İŞte kurbanın gerisindeki bu yakınlaŞma ortak duygusunu tespit, din fenomenolojisinin iŞi olarak görülmektedir. Bunun için Din fenomenolojisi, Dinler Tarihinin sunduğu malzemelerden yeterince yararlanmaya çalıŞmaktadır. Hatta bazı çağdaŞ Dinler Tarihçileri, Din fenomenolojisini, Dinler Tarihinin içine yerleŞtirmeye yönelmiŞlerdir. Çünkü Dinler tarihi, Dini fenomenlerin yapısı ve özü ile meŞgul olunca, Din fenomenolojisi ile aynı çizgiye gelmektedir. Din Sosyolojisi: Din-toplum münasebetlerini ve bu iliŞkiden doğan olayları inceler. Dini grupları.. dinin devlet, millet ve aileye karŞı tutumunu.. din ve kutsaldıŞı cemaat arasındaki iliŞkileri inceler. ieyh-mürit, tarikatlar.. Bu disiplinde dini olaylar, sosyal Şartlara, ekonomik zaruretlere irca olunarak anlaŞılmaya çalıŞılır. Özetle dinin toplumla, toplumun dinle münasebetlerini ve bu münasebetlerden doğan toplum olaylarını inceleyen bir bilimdir diye tarif edebiliriz. Dinler Tarihi, her dinin geliŞme ve yayılıŞını müstakil olarak incelediği halde, Din Sosyolojisi bütün dinleri bir bütün olarak ele alır; hemen her dinde mevcut olan ibâdet, âyin, dua, kurban gibi davranıŞların sosyal tezahürü ile ilgilenir. Özel din sosyolojileri de vardır, özel din sosyolojileri, o dinlerin derinlemesine anlaŞılması imkanını vermektedir.
İyi bir Dinler Tarihi Birikimi olmadan Din Sosyolojisi yapmak oldukça zordur. Çağımızın en büyük iki Din sosyologu olan J. Wach ve G. Mensching dinler tarihi zemininden din sosyolojisine geçmiŞlerdir.5 Din Psikolojisi: Ferdin dini tecrübesini ve tecrübenin çeŞitli tezahürlerini, insan ruhundaki özelliklerini açıklamaya çalıŞır. İnsan tipolojilerini tespit eder. Büyük dini Şahsiyetlerin ruhani hayatlarıyla uğraŞır. Buna göre, her türlü dinî eğitim, dinî kabiliyet, dinî arzular, dinî tecrübeler ve her türlü dua, ibadet, hidayet olayı, tövbe, dinden çıkma, dinî heyecanlar, vecd ve istiğrak halleri hep din psikolojisinin konular içinde yer almaktadır. Böylece din psikolojisi, dinî fenomenlerle ilgili dokümanları, Dinler Tarihinden alır ve onların insan ruhundaki ŞekilleniŞini inceler. Bunun içinde din Psikolojisi ile Dinler Tarihi yakın iliŞki içindedir. Diğer yandan Dinler Tarihi de, Dinî inanç ve düŞüncelerin insan ruhundan aldığı Şekil ve tezahürleri inceleyen Din Psikolojisinden fenomenal olarak yaralanmaktadır.
5 Aydın, Mehmet, Dinler Tarihine GiriŞ, Din Bil. Yay., Konya, 2008, s.17. 11
Din Felsefesi: Tanrı inancına felsefi bir temel bulmaya çalıŞır. Dini hükümlerin mantığını bulmaya çalıŞır; Allah'ın varlığı delillerini tenkit ve tahlile tabi tutar. Din Felsfesi normatiftir, yani hüküm bildirir. Konuları; Allah'ın varlığı, sıfatları, Allah-alem iliŞkisi, alemin gayesi, ilim-din, din-kültür (sanat, siyaset, dil) iliŞkisidir. Dinler Tarihinin, Din felsefesi ile de iliŞkisi, Din Bilimleri arasında önem taŞımaktadır. Din felsefesi, dini, felsefi açıdan ele alır ve inceler. Din felsefesi, incelemelerinde, aklı ön plân da tutmaktadır. Din felsefesinin gayesi, dinî emiıierdeki mantıksalhğı ortaya koymaktır. Din felsefesi, diğer Din Bilimleri arasında normatifliği ile, yani hüküm verme özelliği ile dikkati çekmektedir. Din felsefesi de Dinler Tarihini bir laboratuar olarak kullanır. Antropoloji – Etnoloji: Bu bilim dalı, dar anlamda ırk kavramını tanıtmaktadır. Etnoloji, zihni ve kültürel boyutu da ele alır. Etnoloji, toplumun geliŞimini ortaya koyabilmek için ırkların özelliklerini ortaya koyan ilim dalıdır. Ayrıca insanın ve insanlığın incelenmesini konu alan bilim dalıdır. Prensipte, tüm toplulukların tüm kurumlarıyla ilgilenir. Antropoloji özellikle kültürel görecelilik, bağlamın derinlemesine incelenmesi ve kültürler-arası karŞılaŞtırmalara verdiği önem ile diğer sosyal disiplinlerden ayrılır. Antropoloji metodolojik açıdan çok zengindir ve hem nitel metotları hem de nicel metotları kullanır. Antropoloji disiplinin tarihinde etnografiler önemli bir yer tutmuŞ ve bir anlamda odağı oluŞturmuŞtur. Mitoloji: Destanların ve mitosların basit birer öykü olmayıp, sembolik anlatımlar olduğu gerçeğinden hareketle Mitoloji, bu anlatımlar içinde dini duyguyu ortaya çıkarmaya çalıŞır. Mitoloji, doğrudan Dinler Tarihinin konusudur. Liturjiden eskatolojiye kadar mitoloji salt mitolojik nesnelerle ilgilenirken, dinin çevrelediği alan ve nesneler daha farklıdır. Dinî kavramların mitolojik bir yönünün olabilir olması, dinî kavramın dinî oluŞunu arkaplana itmez. Bu sebeple bazı aynı elemanları barındırsalar ve birçok iliŞkileri olsa bile örneğin Kelt mitolojisi ve Kelt dini ile kastedilen ayrı Şeylerdir. Bunun yanısıra benzer mitosların her ülkede görülmekte oluŞu dikkat çekicidir. Örneğin, Tufan mitosu… Filoloji:
Bir dilin, o dili bize tanıtan yazılı belgelerden inceleyen bilim dalıdır. Batılı bilim adamları bütün dikkatlerini metinlerin neŞrine ve eleŞtirisine yani dil bilimine vermiŞlerdir. Üstelik filoloji metotları hem dini hem de dindıŞı eserlere uygulanmıŞtır. 12
Bunun sonucu Hümanizma doğmuŞtur. İnsan ve evrenin anlamını, Latin ve Yunan yazarlarında buldular. Kitab-ı Mukaddes üzerine araŞtırmalar yaptılar. iarkiyatçılık (Oryantalizm): Doğu ülkelerinin kültürüyle uğraŞan bilim dallarının tümüne verilen addır. iarkiyatçılık, bir bilim dalı, bir söylem tarzı, bir siyasi ideoloji ya da bir dünya görüŞü olarak değerlendirilebilir. Ama en geniŞ tanımıyla, Şarkiyatçılığın temeli “biz-onlar” ikilemine dayanır. iarkiyatçılık, kendini Batı (occident) denilen bir siyasi-kültürel oluŞuma ait hisseden birinin Doğu (orient) olarak betimlediği bir oluŞumun öğeleri hakkında konuŞmasıdır. Bu bağlamda Şark nosyonunun, Avrupada 18. yüzyıldan itibaren geliŞtirilen söylemden üretilen bir yapı (construct) olduğu vurgulanmaktadır.
1.4. Dinler Tarihinin GeliŞimi
1.4.1. Batı Dünyasında Dinler Tarihi İlim Dalının GeliŞimi:6
6 Sümer, Mehmet, Dinler Tarihi Yardımcı Ders Notları, ianlıurfa, 2005, s.8-10.
M.Ö. 5. yüzyılda Heredot, incelediği milletlerin dinleri üzerinde de merakla durmuŞtu. Çiçeron, Salluste, Lucien ve Pulutarch gibi antik yazarlar da tanrılarla ilgili yazılar yazmıŞlar; genellikle Roma ve Yunan dinlerinden bahsetmiŞlerdi. Orta Çağ'da ise tek hakikatin Hıristiyanlık olduğu inancıyla, Batılılar diğer dinlerle ilgilenmeyi lüzumsuz gördüler. Ancak sömürgecilik ve aktif misyonerliğin doğmasından sonra, diğer dinlere karŞı ilgi baŞladı. Lord Herbert de Charbury ve Anthony Collius gibi bazı âlimler çeŞitli dinleri sınıflamaya çalıŞtılar. Aydınlanma Devri'nde tabii ilimler alanındaki geliŞmeler, özellikle canlı ve cansız varlıkların en küçük birimlerine inerek onların temel yapıları hakkında elde edilen baŞarılar, din bilimlerinde de benzer çalıŞmaların yapılarak, din ve inançların temel elementlerine inilebileceği, dinlerin doğuŞu ve geliŞmeleriyle ilgili yapının izlenebileceği düŞüncesini çağrıŞtırdı. AraŞtırma alanı olarak, henüz diğer kültürlerle ve dinlerle karıŞmamıŞ ilk ve saf inanç elementlerinin İlkel Toplumlarda bulunabileceği kanaatini güçlendirdi. AraŞtırma alanı olarak, “İlkel Toplumlar” seçildi. Bu yönde elde edilen bazı bilgiler araŞtırmacıları ümitlendirdi ve çalıŞmalarını hızlandırdı. Dinler Tarihi, iarkiyatçılığın (Endiyoloji ve Oryantalizm) baŞlamasından az sonra, filoloji ile aynı zamanda, bağımsız bir disiplin olarak doğmuŞtur. O, Antropolojinin geliŞmesinden de faydalanmıŞtır. Dinler Tarihinin iki kaynağını, Asya kültürleri ile ilkel kabilelerin inançları oluŞturur.
İlk Dinler Tarihi kürsüsü, 1873te Cenevrede kurulmuŞtur. Bu bilim dalıyla ilgili ilk neŞriyat, 1880 yılında, M. Vernes tarafından Fransada kurulan, Revue de l’Histoire des Religionsdur. 1954 yılından bu yana Leidende, Uluslararası Dinler Tarihi Derneğince (International Assosiation for History of Religions: IAHR), “Numen: International Review 13
for the History of Religions” adlı yayın çıkarılmaktadır. Din Bilimleriyle ilgili ilk uluslar arası kongre 1897 yılında Stockholmde gerçekleŞtirilmiŞtir. Bunu, 1900 yılında Pariste toplanan Dinler Tarihi Kongresi adı verilen toplantı izlemiŞtir. IX. Uluslar arası Dinler Tarihi Kongresi, 1958 senesinde Tokyoda toplanmıŞtır. Ülkemizde, 1993 yılında Ankara merkezli, Dinler Tarihi Derneği kurulmuŞtur. Dernek, 2003 yılında isminin baŞına, Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye adını almıŞ, böylece adı, Türkiye Dinler Tarihi Derneği (TÜDTAD) olmuŞtur. Bu dernek, Avrupa Din Bilimleri Derneği (EASR) üyeliğine de kabul edilmiŞtir. Dernek ayrıca, Tokyoda 2005 yılı Mart ayında yapılan Genel Kurulunda, Uluslararası Dinler Tarihi Derneğine (IAHR) de üye olmuŞtur. Batıda, modern anlamda Dinler Tarihi çalıŞmaları Max Müller (1823-1900) ile baŞlamıŞtır. Müller, dilbilim, mitoloji ve din araŞtırmalarına geniŞ ilgi uyandıran Alman iarkiyatçısı yani doğubilimcisidir. 1845te, ZerdüŞt dininin kutsal kitabı Avesta üzerinde çalıŞmaya baŞlamıŞtır. Hindu kutsal kitaplarının en eskilerinden olan Rigvedayı da yayıma hazırlamıŞtır. O, Oxfordda Dinler Tarihi dersleri vermiŞ; „Din Bilimleri tabirini ilk defa kendisi kullanmıŞ; ayrıca o, „Doğunun Kutsal Kitapları Tercüme Serisinin editörlüğünü yapmıŞ, bazı klasikleri de kendisi tercüme etmiŞtir. Onun öncü katkısıyla geliŞen karŞılaŞtırmalı din araŞtırmaları sonucunda 1897de, Stocholomda, ilk Din Bilimi (Religionswisseschaft) Kongresi toplandı.. Müllerin en tanınmıŞ eseri, Hıristiyanlık dıŞı kutsal kitaplardan oluŞan, 50 ciltlik, Doğunun Kutsal Kitapları (Sacred Books of the East) Serisi (1879-1904)dir: *The Upanishads (iki Cilt halinde: 1, 15), M. Müller *The Sacred Laws of the Aryas (2,14), Georg Bühler * The Sacred Books of China (3, 16, 27, 28, 39, 40), Jamse Legge *The Zend-Avesta (4, 23, 31), James Darmesteter & L.H. Mills *Pahalvi Textes (5, 18, 24, 37, 47), E.W. West *The Quran (6, 9), E.H. Palmer *The Institutes of Vishnu (7), J. Jolly *The Bhagavadgita (8), Sanatsujatiya & Anugita ile: K.T. Telang *The Dhammapada / Sutta-Nipata (10), F.Max Müller / V. Fausböll *Buddhist Suttas (11), T.W. Rhys Davids *The Satapatha-Brahmana (12, 26, 41, 43, 44), J. Eggeling *Vinaya Texts (13, 17, 20), T.W. Rhys Davids & H. Oldenberg *The Fo-Sho-Hing-Tsan-King (19), Samuel Beal *The Saddharma-Pundarika ya da The Lotus of the True Laws (21), H. Kern
*Jaina Sutras (22, 45), Hermann Jacobi 14
*Manu (25), Georg Bühler *The Grihya Sutras (29, 30), H. Oldenberg & F.Max Müller *Vedic Hymns (32, 46), F.Max Müller & H. Oldenberg *The Minor Law-Books (33), J. Jolly *The Vedanta Sutras (34, 38), with Sankaracaryas Comm., G. Thibaut *The Questions of King Milinda (35, 36), T.W. Rhys Davids *The Hymnes of Atharva-Veda (42), M. Bloomfield *The Vedanta Sutras (48), G. Thibaut *Buddhist Mahayana Texts (49), E.B. Cowell & F.Max Müller & J. Takakusu 50: Index: M. Winternitz Dinler Tarihi dersinin baŞlangıç konusunu, dinin tarifi ile din duygusunun menŞeinin belirlenmesi konuları oluŞturur. HerŞeyin baŞlangıcı kaygısı „arkaik zihniyetin bir özelliğidir. Arkaik dinlerde, „kozmogonik mitoloji baŞlıca rol oynamaktadır. Yani, dünyanın nasıl varlık haline geldiği.. kozmogoni, mitoloji ve ontojeniler.. Modern dünyanın bilginleri, mantık öncesi zihniyet tipinin, sembollerin ve mitlerin fonksiyonlarını kavramaya yardımcı olacağını düŞünmüŞler, bu yüzden mitolojiler ve kozmogoniler onlar tarafından büyük rağbet görmüŞtür. Bu alanda araŞtırma yapanlardan biri de Lucien Lévy Bruhldür. Bruhlün eserlerinin, arkaik cemiyetlerin spiritüel yaratılıŞlarına ilgi uyanmasına vesile olduğu söylenebilir. KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi alanında dünyanın en önde gelen siması Birunidir. Onun, Asaru’l-Bakiye ve Kitabu’t-Tahkik ma li’l-Hind adlı eserleri, mukayeseli Dinler Tarihi açısından büyük önem taŞımaktadır. Ondan sonraki en önemli iki isim, C.P. Tiele ile Max Müllerdir. ÇeŞitli kavimlerin dinleri konusunda araŞtırma yapan önemli bir isim de George Dumezildir. O, Hindi-Avrupai mitolojiler ve dini kavramlarını incelemiŞtir. Dumezil, Müllerin filolojik ve etimolojik metodunu değil, tarihi bir metot kullanmıŞtır. Onun, ilkellere atfettiği, ideolojik sistem mitolojisi, tarih öncesi bir cemiyet için çok yüksek ve fantezi görülmüŞtür (Ancak modern araŞtırmalar, ilkellerin mantıklı ve sistematik bir Şekilde düŞünmeye kabiliyetlerinin olmadığı Şeklindeki evrimci düŞüncenin hatasını ortaya koymuŞtur). Birtek bilginin, bu alanı incelemeye yeterli olmadığı kanaati hasıl olmuŞtur. Mircea Eliade (1907-1986): Wachın öğrencisi olan M. Eliade, 1912yi, Dinler Tarihi için önemli görür; çünkü: -E. Durkheim, “Les Formes Elementaires de la Vie Religieuse”ü; -Pettazzoni, “La Religion Primitive”i; -Freud, “Totem Und Tabu”yu, bu yılda neŞretmiŞlerdir.
Eliade, KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi çalıŞmalarıyla tanınan Rumen asıllı yazardır. Ona, bu alanın pîri denilebilir. Eliade, Metot olarak, tarihi ve fenomemolojik yaklaŞımı öngörmektedir ve karıŞlaŞtırmalı çalıŞmalarda baŞarılı olmuŞtur. Eliade, Sanskrit ve Hint 15
felsefesi eğitimi görmüŞtür (1928-31). Doktora Tezi Yoga üzerinedir. BükreŞ, Sorbonne ve Chicago Üniversitelerinde dersler vermiŞtir. Kutsal ve kutsal olmayan varlıklar arasında ayrım gütmeyi dini düŞüncenin temeli sayan Eliade, çeŞitli dini geleneklerde kullanılan simgesel dil konusunda araŞtırmalar yapmıŞtır. Bunların anlamları ile bilinen en eski mitoslar arasında bağlantı kurmaya çalıŞmıŞtır. Bütün dini tecrübeleri Tanrının ya da kutsal varlıkların düyadaki görüntüleri (hierophany) olarak ele almıŞtır. Temelde, insanların içinde yaŞadıkların dünyayı anlamlandırmakta kullandıkları bazı kavram ve biçimlerin değiŞmeyen, hep yinelenen bir yapıları olduğuna, dikkatleri çekmiŞtir. Üç dilde yazılmıŞ 50yi aŞkın eseri bulunmaktadır. Türkçeye çevrilmiŞ eserlerinden bazıları Şunlardır: -Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu, Çev: Mehmet Aydın, Kültür Bakanlığı Yayınları 1990, (The Quest: History and Meaning in Religion, Chicago 1969) -Dinler Tarihine GiriŞ, Çev: Lale Arslan, Kabalcı, 2003 (Traité dHistoire des Religions, Paris 1949) -İmgeler ve Simgeler, Çev: M.A. Kılıçbay, Ankara 1992 (İmages and Symboles, 1952) -Kutsal ve DindıŞı, Çev: M.A. Kılıçbay, Ankara 1991 (The Sacred and the Profane) -Mitlerin Özellikleri, Çev: Sema Rifat, İstanbul 1993 (Aspects du Mythe, Paris 1963) -Dinler Tarihi Sözlüğü (Ioan P. Couliano ile..), çev: Ali ErbaŞ, İnsan Yayınları, 1997 Günümüzde Dinler Tarihi, birbirinden oldukça farklı ancak metodolojik yönden birbirini tamamlayan iki ana gruba ayrılmıŞtır. Bu ekollerden ilki, dini fenomenin karakteristik yapıları konusuna ağırlık verirken diğeri, bu yapıların tarihsel yönden incelenmesine önem vermektedir. Böylece birincisi, dini fenomenleri incelemek suretiyle dinin özünü yakalamaya çalıŞırken ikincisi, o fenomenlerin tarihini keŞfetmeye ve aralarındaki iliŞkiyi göstermeye çalıŞmaktadır.
1.4.2. İslam Aleminde Dinler Tarihi ÇalıŞmaları
İslam aleminde diğer dinlerle ilgili çalıŞma yapmanın gerekli oluŞu, Kur'an'ın emri nedeniyledir. Kur'anı Kerim, diğer dinlerden (Yahudilik, Hıristiyanlık, Mecusilik, Sabilik, Putperestlik, Haniflik) ve dini Şahsiyetlerden (Zülkifl, İsa, Musa, Elyesa…) söz etmektedir. Bu nedenle, İslamın daha ilk yüzyılından itibaren farklı dinlerle ilgili çalıŞmalar yapılmıŞtır. Yeni dinin mesajını yeni coğrafylarda yayabilmek için, onların inançlarını tanımak gerekli görülmüŞtür. Diğer dinlerle ilgili ilk kaynak Kur'anı Kerim'dir. Bunun dıŞında hadis metinleri de (fiten konuları, apokalipse, mesih-deccal, mehdi, kıyamet alametleri, Hz İbrahimin kurban edilen oğlu meselesi vs.) gibi konulara yer vermiŞtir.
Esasen İslâm âleminde, din felsefesi, tasavvuf ve dinler tarihi alanları birbiri içinde ele 16
alınmıŞtır. Bununla beraber, dinler ilminin felsefî bölümü marifetullah, kelâm ve tasavvuf adları altında incelenirken, İslâmiyet dıŞındaki çeŞitli dinlerle ilgili çalıŞmalar da baŞlamıŞtır. Abbasiler devrinde İbn Mukaffa (723-759), Eski İran dini ve mitolojisi hakkındaki eserleri Arapça'ya tercüme etmiŞtir. Bu sırada Hint dinleri efsanelerine ait bazı eserler de tercüme edilmiŞtir. Keldânî'lerle ilgili çalıŞmalar yapılmıŞ, “Kitab-ı Mezâhib ul-Keldâniyyin fi'1-Asnam”, “Kitab-ı Esrar ul-Kevâkîb” ve “Kitabul-Karâbîn” isimli eserler Arapça'ya çevrilmiŞlerdir. Saîd Feyumî, hicri 330 yılında Tevrat'tan bazı kısımları Arapça'ya çevirdikten sonra bu konularda açıklamalar ve tefsirler yazmıŞtır. Yahudilere ait Talmud tefsiri de Arapçaya tercüme edilen eserlerdendi. Gerçek anlamda ilk Dinler Tarihini Ebu Mansur Bağdâdî'nin (ö. 1037) “El-Fark beyne'1-Firak” ve Ebû Nasr Mutahhir ibn Tâhir el-Makdîsî'nin (ö.l.340) “Kitabu'l-Bed'i ve't-Tarih" adlı eserinde görmekteyiz. Ebû Nasr Mutahhir ibn Tâhir el-Makdîsî'nin “Kitabu'l-Bed'i ve't-Tarih" adlı eserinde Çin, Hind, Tibet, İran, Türk, Yahudi, Hıristiyan ve Sâbiî dinleri hakkında önemli bilgiler verilmektedir. Yine aynı yüzyılda Ebu Muzaffer Tahir b. Muhammed Esfarânî (ölm. 1078) ve Kâdî Ebu Bekr el-Bâkillâî (ölm. 1013) tarafından milel ve nihale dâir eserler yazılmıŞtır. Hicrî 4. yüzyılda Kurtubalı Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Hazm'ın (944-1064) “Kitabu'1-Fasl fi'1-Milel ve'1-Ahvâî ve'n-Nihal” adlı dört ciltlik eseri, bu konuda yazılanların en önemlisidir. Birinci ve ikinci ciltlerde sofistler ve çeŞitli felsefî mezheplerden, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan bahsetmiŞ, Tevrat ve İncil'deki tahribatları ispata çalıŞmıŞtır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde ise, İslâm Mezhepleri hakkında bilgi vermiŞtir. Ama bu eser, daha sonra Ebu'1-Feth Muhammed iehristânînin (ölm.h.548) yazdığı “El-Müel ve'n-Nihal”e nazaran metot bakımından zayıftır. iehristânî, Ebu Mansur Bağdâdî'nin eserinden faydalanmıŞ, İslam Mezheplerinden, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan baŞka, Sâbiîlik ve Hint dinleri hakkında değerli bilgiler vermiŞtir. Bunların dıŞında Dinler Tarihi ile ilgili materyalleri, Makale, Reddiye, Milel, ed-Diyanat ve el-Firak isimli çalıŞmalarda; Seyahatnamelerde, coğrafya kitaplarında bulmak mümkündür. Bu eserlerde daha çok İslam aleminin temasta olduğu milletlerin dinleri incelenmiŞtir. İlkel toplulukların dinleri hakkında malumat yoktur: Abdullah el-Mukaffa, İbn Kelbi, Muhammed b. Huzeyl, İbn Nedim, Ebu Bekir Bakıllani, Abdulkadir Bağdadi, El-Biruni, İbn Hazm, Gazzali, Abdulkerim eŞ iehristani, Muhsin KeŞmiri dinlerle ilgili çalıŞmalar yapan İslam bilginlerindendir.
1.4.3. Ülkemizde Dinler Tarihi ÇalıŞmaları
İslâm âleminde âdet olduğu üzere Türkiye'de de yazılan pek çok tarih kitaplarında yazarlar Hz. Adem'den baŞlayarak, zamanlarına kadar geçen olaylardan bahsederlerdi. Bu genel tarihlerde yer alan Peygamberler Tarihi ve dolayısıyla diğer dinler hakkında verilen bilgilerin, bugünkü anlamda dînler tarihi ile pek iliŞkisi yoktur. Bu hal, 19. yüzyıla kadar 17
devam etmiŞtir. Nihayet, ıslahat hareketleri içinde kurulan Darü'l-Fünun Edebiyat Fakültesinin 1874 yılı programında “Tarih-i Umumi ve İlm-i Esatiri'1-Evvelin” dersinin bulunduğu görülür. Osmanlı medreselerinde de Dinler Tarihi dersleri okutulmuŞtur: Mesela; Tarih-i Din-i İslam ve Tarih-i Edyan: Ulum-u Şeriyye dersleri arasında (1911). Tarih-i Edyan dersi Medresetül Mütehassisinde (1914) ve Medrese-i Süleymaniyede (1918) ders olarak okutulmuŞtur. Türk Tarih-i Dinisi ve Tarih-i Edyan dersi Tevhid-i Tedrisat sonrasında İlahiyat Fakültesinde okutulmaya baŞlamıŞtır. Türk Dinleri ve Mezhepleri Tarihi, Umumi Dinler Tarihi: İslam Tetkikl. Ens. (1933-36) bunlar arasındadır. Bugün de Dinler Tarihi, İlahiyat fakülteleri ve İmam Hatip Liselerinde zorunlu dersler arasındadır. Son dönem Dinler Tarihinde yazılmıŞ dinler tarihi kitapları Şunlardır: 1.Ahmet Mithat Efendi, Tarih-i Edyan, 1911. 2.Mahmud Es'ad b. Emin SeydiŞehri, Tarih-i Edyan, 1912- 1915. 3.Es'ad, Tarih-i Edyan, 1912. 4.iemsettin Günaltay, Tarih-i Edyan, 1922. 5.H. Ömer Budda, Dinler Tarihi, 1935. 6.Ömer Rıza Doğrul, Yeryüzünde Dinler Tarihi, 1947. 7.Annamarie Schimmel, Dinler Tarihine GiriŞ, 1955. 8.Mehmet Taplamacıoğlu, KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi, 1966. 9.Hüseyin G. Yurdaydın-Mehmet Dağ, Dinler Tarihi, 1978. 10.Ahmet Kahraman, Dinler Tarihi, 1984. 11.Ekrem Sarıkçıoğlu, BaŞlangıçtan Günümüze Dinler Tarih, 1983. 12.Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, 1988. 13.iaban Kuzgun, Dinler Tarihi, 1998. 14.Mehmet Aydın, Dinler Tarihine GiriŞ, 1996.
1.5. Dinler Tarihinin Önemi ve Lüzumu
Dinler Tarihi, mevcut dinler ve mensubu kalmamıŞ dinler hakkında bizlere en doğru bilgileri sunmakta ve yüzyıllar önce yaŞamıŞ olan insanların dinlerini de tanıtmaktadır. Dinler tarihi insanlığın kültür tarihinin oluŞmasında en önemli rolü oynamaktadır. Bu sebepten Dinler Tarihi insanlığın var olma tarihinin bir incelemesidir, diyebiliriz. İnsanlığın bir arada yaŞama zorunda kaldığı globalleŞen dünyamızda gerekli kültürel yakınlaŞmayı sağlayacak en önemli disiplinlerden biri hiç Şüphesiz Dinler Tarihidir. 18
Bunun yanısıra dinler arası rekabet, misyonerlik faaliyetleri, insanları hem kendi dinlerini hem de diğer insanların dinlerini öğrenmeyi gerekli kılmıŞtır. İslam açısından diğer dinleri öğrenmenin bir sakıncası bulunmamaktadır. Kur'an-ı Kerim'de, Kafirun Suresi'nde "Sizin dininiz size, benim dinim bana" denilmesinin öğütlediğini göz önüne aldığımızda diğer dinlerin bir olgu olarak varlığının inkâr edilmediğini hatta diğer dinlere mensup insanların güzel davranıŞları övülmüŞ, kötü davranıŞları da yerilmiŞtir. Ayrıca bu dinlerin bir çoğunun asılları itibariyle vahiy kaynaklı olduğunu da düŞünürsek diğer dinleri öğrenmenin önemi daha kolay anlaŞılacaktır. Bu bağlamda Hz. Ömer İslâm öncesi cahiliye adetlerini bilmeyen bir kimsenin İslâm'a zarar vermesinden korktuğunu belirtmektedir. Diğer dinleri öğrendiğimiz zaman, kendi dinimizin değerini takdir edebiliriz. Diğer dinleri öğrenmenin İslâm açısından bir faydası da on dört asırlık zaman içerisinde değiŞik dinler ve kültürlerden İslâm'ın yapısına karıŞmıŞ yabancı unsurların tanınmasını sağlamasıdır. Ülkemizdeki misyonerlik faaliyetleri ile girdiğine inanılan Mormonlar, Yehova iahitleri, Bahailik gibi yeni dini hareketlerin mensuplarının propagandalarına karŞı dik durabilmek için de dinler tarihini öğrenmek gerekmektedir. Ayrıca dinler arası diyalog konusu da zaman zaman Türkiye'de gündem oluŞturmakta diyalog konulu çeŞitli toplantılar düzenlenmekte, basın yayın organlarında yayınlar yapılmaktadır. Dinler arası diyalogun ne olduğunu bilebilmek ve bu diyalog toplantılarına katılabilmek için de diğer dinleri tanımak gerekmektedir. Diğer dinler hakkında bilgi sahibi olmanın bir önemi de özellikle din hizmetleri veren kiŞiler açısından diğer dinler hakkında kitlesel iletiŞim araçları yoluyla ulaŞtığı bilgi kirliliğinden insanların arınmasına aracılık yapmasıdır. Bunu hakkıyla yapabilmesi için din hizmeti veren kiŞilerin dinlerle ilgili sağlıklı bilgilere ulaŞmıŞ olması gerekmektedir. Bunun en güzel yolu da dinler tarihi eğitimi almasıdır. Ayrıca cemaata İslâm'ı doğru olarak anlatabilmek, İslâm'ın diğer dinlerden farkının ne olduğu ve Müslüman olmanın ne anlama geldiği konusunda cemaatı aydınlatabilmek için yine dinler tarihi bilgilerine ihtiyaç bulunmaktadır. Kanuninin Süleymaniye Camii Vakfiyesinde Süleymaniye Camiinde görev yapacak imamın özelliklerinden bahsedilirken onun aynı zamanda mukayeseli dinler ve dinler tarihini bilmesi Şartını koyduğu belirtilmektedir. Özetle diğer dinleri bilmek genel kültür açısından, diğer din mensuplarıyla sağlıklı bir iletiŞim kurma açısından, Misyonerlik faaliyetlerini tanıma ve tedbir alma açısından,
İslâm'ı diğer din mensuplarına daha iyi anlatabilmek açısından, 19
İslâm'a karıŞmıŞ hurafeleri tanıyıp tespit edebilmek açısından, eksikliklerimizi ve yanlıŞlarımızı tanımak açısından, İslâm'ı günümüz Şartlarında daha iyi yorumlamak ve yaŞanılır bir din haline getirmek açısından ve Din hizmetlerini daha verimli hale getirmek açısından önemlidir.
Özet
Dinler Tarihi; günümüzde mensubu bulunan veya bulunmayan bütün dinlerin tarihini, inanç, ibadet ve ahlâk sistemlerini ve dinî kurumlarını tarafsız olarak ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır. Dinler Tarihi, beşerî kültürün çeşitli halkalarında uzun zaman yaşamış ve daha sonra çeşitli nedenlerle ortadan kalkmış dinler de dahil olmak üzere, bugün yeryüzünde yaşamakta olan bütün dinleri inceleme konusu yapar. Dinler Tarihi, tarihî-karşılaştırma metodunu kullanarak bir dinin veya dinlerdeki bir fenomenin nasıl ortaya çıkıp şekillendiğini ortaya koyar. Din Bilimleri; Dinler Tarihi, Din Fenomenolojisi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve Din Felsefesinden oluşmaktadır. Dinler Tarihi ile ilgili pek çok malzeme değişik bilim dallarının ortaya koyduğu eserler içinde bulunabilmektedir. Batıda dinler tarihinin ortaya çıkışının 1800lü yıllar olduğunu görürüz. İlk Dinler Tarihi kürsüsü, 1873’te Cenevre’de kurulmuştur. Bu bağlamda Max Müller, Lucien Lévy Bruhl, Mircea Eliade sayacağımız ilk kişilerdir. İslam Aleminde Dinler Tarihi Çalışmalarına gelince ilk kaynak Kur’an-ı Kerim, Hadis metinleri olup bunun dışında Milel, Nihal, Reddiye, El-Firak, Seyahatnameler ve coğrafya kitaplarıdır. Ülkemizde Dinler Tarihi Çalışmaları Osmanlı medreselerinde Dinler Tarihi dersleri okutulmuştur. Dinler Tarihi, İlahiyat fakülteleri ve İmam Hatip Liselerinde zorunlu dersler arasındadır. Dinleri bilmek genel kültür, diğer din mensuplarıyla sağlıklı bir iletişim kurma, Misyonerlik faaliyetlerini tanıma ve tedbir alma, İslâm'ı diğer din mensuplarına daha iyi anlatabilmek, İslâm'a karışmış hurafeleri tanıyıp tespit edebilmek, islâm'ı günümüz şartlarında daha iyi yorumlamak ve yaşanılır bir din haline getirmek açısından önemlidir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. AŞağıdakilerden hangisi Dinler Tarihinin konusuna girmez? A. Din-toplum iliŞkisi B. Dinlerin karŞılaŞtırmalı tarihi C. İbadetler D. Mezhepler E. Dini kurumlar 2. AŞağıdakilerden hangisi diğer dinler hakkında bilgi sahibi olmanın önemini ifade etmez? A. Diğer din mensupları ile sağlıklı iletiŞim kurmak B. Misyonerlik faaliyetlerini tanımak C. İslama karıŞmıŞ hurafeleri tanımak D. Din hizmetlerini daha verimli hale getirmek E. İslamın üstünlüğünü diğer din mensuplarına göstermek 3. İslam öncesi cahiliye adetlerini bilmeyen kimsenin İslama zarar verebileceğini söyleyen sahabe aŞağıdakilerden hangisidir? 20
A.Hz. Ali B. Hz.Ömer C. Hz. Ebu Bekir D. Hz. AiŞe E. Hz. Osman 4. AŞağıdakilerden hangisi Tarihi Edyan yazarlarından birisi değildir? A. Ahmet Mithat Efendi B. Mahmud Esat b. Emin SeydiŞehri C. Esad D. M. iemseddin Günaltay E. H. Ömer Budda 5. AŞağıdakilerden hangisi dinin fert üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalıdır? A. Din Psikolojisi B. Din Sosyolojisi C. Din Fenomenolojisi D. Din Felsefesi E. Dinler Tarihi Cevap Anahtarı: 1. D 2. B 3. C 4. A 5. E
BİBLİYOGRAFYA:
ADAM, Baki - KATAR, Mehmet, Dinler Tarihi, İÖP, EskiŞehir: Anadolu Üniversitesi, 2005. TÜMER, Günay- KÜÇÜK, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ankara, 1997. SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul, 1983. AYDIN, Mahmut, Anahatlarıyla Dinler Tarihi, Tarih, İnanç ve İbadet, İstanbul, 2010. DEMİRCİ, KürŞat, Dinler Tarihinin Meseleleri, İstanbul, 1997. AYDIN, Mehmet, Dinler Tarihi, Konya, 1992. SÜMER, Mehmet, Dinler Tarihi Ders Notları, ianlıurfa, 2008.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder