İ
HAFTA 1
DİNLER TARİHİNE GİRİŞ
Yrd. Doç. Dr. M. Hadi
TEZOKUR 2
ÜNİTE 1
DİNLER TARİHİNE GİRİŞ
İÇİNDEKİLER
HAFTA 1
...............................................................................................................................
1
DİNLER TARİHİNE GİRİŞ .................................................................................................
1
ÜNİTE 1
................................................................................................................................
2
İÇİNDEKİLER
..................................................................................................................
2
HEDEFLER
.......................................................................................................................
3
1.1. GiriŞ
........................................................................................................................
4
1.2. Dinler Tarihinin Tanımı,
Konusu ve Metodu .............................................................
5
1.2.1. Dinler Tarihinin Tanımı
......................................................................................
6
1.2.2. Dinler Tarihinin Konusu
......................................................................................
7
1.2.3. Dinler Tarihinin Metodu
......................................................................................
8
1.3. Dinler Tarihinin Din
Bilimleri Arasındaki Yeri
......................................................... 9
1.4. Dinler Tarihinin GeliŞimi
.........................................................................................
12
1.4.1. Batı Dünyasında Dinler
Tarihi İlim Dalının GeliŞimi: ...................................... 12
1.4.2. İslam Aleminde Dinler
Tarihi ÇalıŞmaları ........................................................ 15
1.4.3. Ülkemizde Dinler Tarihi ÇalıŞmaları
................................................................ 16
1.5. Dinler Tarihinin Önemi ve
Lüzumu .........................................................................
17
Özet
..................................................................................................................................
19
DEĞERLENDİRME SORULARI
..................................................................................
19
BİBLİYOGRAFYA:
.......................................................................................................
20 3
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıŞtıktan sonra;
ü Dinler
tarihinin tanımını yapabilecek,
ü Dinler
Tarihinin konu ve metodunu kavrayacak,
ü Dinler
Tarihinin Din Bilimleri Arasındaki yerini belirtebilecek,
ü Dinler
Tarihini öğrenmenin önemini bilecek,
ü İslam dıŞındaki
diğer dinleri öğrenmenin yararlarını öğrenecek,
ü Türkiyedeki
dinler tarihi geliŞiminin tarihçesini kavrayabileceksiniz
ÖNERİLER Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya baŞlamadan
önce,
Bu üniteyi daha iyi
kavrayabilmek için okumaya baŞlamadan önce;
• Kavramların anlamlarına sözlüklerden
bakınız,
• Konular arasındaki irtibata
dikkat ediniz.
• Mehmet Aydın‟ın Dinler Tarihi kitabı
gözden geçirilmelidir.
4
DİNLER TARİHİNE GİRİi
1.1. GiriŞ
İlk derste, Dinler Tarihi bilim
dalının Batı dünyasında bağımsız bir disiplin halini alması, diğer bilim dallarından
farkı, metodu incelenmiŞ; sonraki bir hafta da „din‟ konusuna ayrılmıŞ; bu
konuda din duygusunun kaynağı ile bu konudaki teoriler ve dinin tarifi gibi baŞlıklar
ele alınmıŞtır. Üçüncü haftadan itibaren öncelikle Geleneksel Kabile Dinleri
(Dinkalar ve Yorubalar Örneği), Geleneksel Japon Dini: iinto ve Geleneksel Türk
Dini ele alınmıŞtır. Dinleri tasnifte, milli dinler evrensel dinler ve coğrafi özellikleri
itibariyle bölümleme usulü tercih edildiği için sonraki haftalarda sırasıyla Çin
Dinleri baŞlığı altında Taoizm ve Konfüçyanizm; Hind Dinleri baŞlığı altında
Hinduizm, Budizm ve Caynizm ile Sih dini; daha sonra da İran Dinleri baŞlığı
altında ZerdüŞtilik, Sabiilik ve Maniheizm‟e yer verilmiŞtir. Sonraki beŞ hafta, Yahudilik ve Hıristiyanlık
konularına ayrılmıŞtır. Bu iki din İslâm ve biz Müslümanlar açısından çok önemlidir.
Çünkü Kur'an, her iki dinin mensuplarını „ehl-i kitap‟tan saymıŞ, onları yeryüzündeki
diğer din mensuplarından ayrı tutmuŞtur. Ayrıca, birçok ayetinde Kur'an-ı
Kerim, Kitab-ı Mukaddes‟e
atıflarda bulunmuŞtur. Her dersin baŞında bölümden amaçlanan hedeflere iŞaretle,
dersten önce yapılması gerekenler ifade edilmiŞtir. Her bölümün sonunda konuyla
ilgili özet verilmiŞ, konuların akılda daha kolaylıkla tutulmasına yardımcı
olmak amacıyla da sorular tesbit edilmiŞtir. Bir din incelenirken genel
itibariyle o dinin kurucusu, kutsal metinleri, İnanç ve İbadet Esasları, Ahlak
Felsefesi ve diğer dinlerden farklılıkları gözetilerek incelenmeye çalıŞılmıŞtır.
Dinler Tarihi dersinin bitiminde öğrencilerimizden İslâmla birlikte diğer
dinlerin özelliklerini, inanç, ibadet ve ahlâk esaslarını kavraması, diğer
dinleri bilmenin din hizmetleri açısından önemini kavraması, dinî çoğulculuk,
dinler arası diyalog ve misyonerlik kavramlarının farkında olması, diğer
dinlerin mensuplarıyla iliŞkilerde bilinçli davranması beklenir. Ayrıca İslâmın
dıŞındaki dinlere objektif bakma alıŞkanlığının kazanılması da hedeflenmiŞtir.
Anahatlarıyla konularımızı Dinler Tarihine GiriŞ; Din Hakkında Genel Bilgiler;
Geleneksel Türk İnançları; Milli Dinler Hinduizm; Budizm; ZerdüŞtîlik ve
Maniheizm; Evrensel Dinler Yahudilik; Hıristiyanlık ve İslam Dinler Tarihi
Dersimizin baŞlıca konularını içermektedir. 5
Bu
konuları hazırlarken aŞağıdaki kaynak eserlerden bir derleme yaptığımı söylemeliyim.
Özellikle Günay Tümer1 ve Abdurrahman Küçük‟ün birlikte hazırladıkları Dinler Tarihi, Ekrem Sarıkçıoğlu‟nun BaŞlangıçtan Günümüze
Dinler Tarihi, Mehmet Aydın‟ın Dinler Tarihine GiriŞ, Mahmut Aydın‟ın Anahatlarıyla Dinler
Tarihi, İbrahim Sümer‟in
Dinler Tarihi Ders Notları, Adam Baki ve Mehmet Katar‟ın İÖP Dinler Tarihi
kitapları baŞvurduğum en baŞta gelen kaynaklardır.
1 Bu arada 22.08.1995 te vefat etmiŞ olan Günay Tümer Hocamı rahmet ve
minnetle anıyorum. O bizim Doktorada yetiŞmemiz için çok müŞevvik olmuŞtu.
Allah mekanını cennet eylesin. 2 Tümer, Günay-Küçük, Abdurrahman, Dinler Tarihi,
Ankara: Ocak Yayınları, 1997, s.1.
1.2. Dinler Tarihinin Tanımı,
Konusu ve Metodu
Din; insanla beraber varolmuŞ,
insanla beraber varolmakta ve öyle görünüyor ki insanla beraber varolacak bir
kurumdur, insanlık tarihinde ne kadar gerilere gidilirse gidilsin, dinî inançlardan
yoksun bir topluma rastlanmamaktadır. Tarihî devrelerde olduğu kadar tarih öncesinde
de insanoğlunun bazı inançlara sahip olarak yaŞadığı, yapılan ilmî araŞtırmalardan
anlaŞılmaktadır. Bütün bunlar, toplumu ayakta tutan temel esasların baŞında
"din"in geldiğini ortaya koymaktadır.2 Din‟in tarihi, insanın
kutsal ile olan münasebetinin tarihidir. Kutsalın tezahürleri farklı yerlerde
değiŞik Şekillerde anlaŞılmıŞ, bu nedenle çeŞitli dinler ortaya çıkmıŞtır. Bu
bağlamda dinin gerçekte ne olduğu sorusuna cevap arayan din bilimcileri arasında
dini sadece sosyal bir fenomen olarak anlaŞılması gerektiğini ifade eden
“indirgemeciler” ve dinin sui generis yani kendine özgü bir olgu olduğunu,
kutsalın tecrübesinin tartıŞılmaz olduğunu ifade eden iki temel yaklaŞımın
ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi dine dıŞardan bakanlar
ikincisi ise dine içerden bakanlar yani dindarlardır. Bir de orta yolu izleyen
içerden veya dıŞardan bakıŞın savunuculuğunu yapmaksızın hakikatı araŞtırmak için
her türlü çabayı önemseyen ve onları birbirleriyle mukayese eden nötürcü bir
bakıŞ açısı daha vardır ki buna “metodolojik agnostisizm” denilmiŞtir. Din
bilimciler dinleri araŞtırırken bunu genel olarak dinin kökeni, fonksiyonu,
amacı ve taŞıdığı hakikat bağlamında yapmakta ve Şu sorulara cevap arar: 1.
Dinin baŞlangıç noktası yani kökeni nedir? 2. Dinin iŞlevi nedir? 3. Din, yaŞayanları
için ne anlama gelir? 4. Dinin iddiaları doğru mudur? Rudolph Otto, Gerardus
van der Leeuw ve Mircea Eliade dini kendine özgü bir olgu olarak kabul eden üç önemli
din bilimcidir. Buna göre: Rudolph Otto (1869-1937), dinin kendine özgü bir
tabiatı olduğunu vurgular. Gerardus van der Leeuw (1890-1950) dört dinsel tecrübenin
içeriğini dinsel özne, dinsel nesne, dinsel etki ve dinsel ifade çerçevesinde
analiz eder. 6
Mircea
Eliade (1907-1986) dini sembollerin oluŞturduğu dindar insan (homo religious)
ve sembol yapan insan (homo sembolicus) olarak ifade eder.
1.2.1. Dinler Tarihinin Tanımı
Dinler Tarihi, iki kelimeden
oluŞmaktadır: Tarih ve dinler. Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler
taŞıyan, çeŞitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar ve ibadetler
bütünüdür diyebiliriz.
Zaman zaman inanç sözcüğünün
yerine kullanıldığı gibi, bazen de inanç sözcüğü din sözcüğünün yerinde kullanılır.
Dinler tarihine bakıldığında, birçok farklı kültür, topluluk ve bireyde din
kavramının farklı biçimlere sahip olduğu görülür. Arapça kökenli bir sözcük
olan din sözcüğünün çoğulu edyandır; köken itibariyle "yol, hüküm, mükafat,
millet, itaat, ibadet, Şeriat, yönetme, yönetilme, hesap" gibi anlamlara
sahiptir. Kur‟an‟da doksan iki yerde geçmekte
olup bunların onaltısında hak din, dosdoğru din, halis din, onüçünde dinde
ihlaslı olma, dini Allah‟a
has kılma anlamlarına sahiptir. Bu kelime sadece İslamı değil diğer milletlerin
dinlerini ifade etmek için de kullanılmıŞtır. Sözgelimi Mekke döneminde müŞriklere
hitaben “sizin dininiz size, benim dinim bana” ayetiyle (109/6) müŞriklerin
ahlaki yaŞam biçimleri din olarak ifade edilmiŞtir. Tam bir din tanımı bu kadar
farklı anlama gelen bir kelime olduğu için oldukça zor olmakla beraber dinin
tanımı bir çok bakımdan yapılagelmiŞtir.3 Bunlardan bazıları Şöyledir: Din insanın kutsal saydığı
Şeylerle olan iliŞkisidir. Din ruhsal varlıklara inançtır. Din mutlak itaat
duygusundan ibarettir. Din melekelerimizin serbest olarak kullanılmasını
engelleyen yasaklar bütünüdür. Din bir inançlar davranıŞlar ve sosyal hayatın
muayyen Şartlarına göre oluŞturulmuŞ kurumlar sistemidir. Din dua, kurban ve
inançla kendini gösteren bir arzudur. Din akıl sahiplerini kendi iradeleriyle
halde salaha, ahirette felaha sevkeder. Din, kul ile rabbi arasındaki
muameleden ibarettir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde: "Tanrı'ya, doğaüstü güçlere,
çeŞitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleŞtiren toplumsal bir
kurum, diyanet" ve "Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler
ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen" Şeklinde tanımlanır.
3 Aydın, Mahmut, Anahatlarıyla Dinler Tarihi, İstanbul, 2010, s.24-25.
Tarih ise kendisine has
metotları olan genel bir sosyal bilimin adı olup en genel tanımıyla; olayları
sebep-sonuç iliŞkisi içerisinde, yer ve zaman göstererek inceleyen bir bilim
dalıdır. Din ise, insanlık tarihinde özel bir yere sahip olan bir fenomendir.
Tarih 7
biliminin
değiŞik disiplinleri vardır. Konusuna göre bu disiplinler farklı isimlerle anılır.
Felsefenin tarihî geliŞimini inceleyen disipline Felsefe Tarihi, hukukun geliŞimini
konu edinen disipline Hukuk Tarihi adı verilir. İnsan hayatında özel bir yere
sahip olan dinleri konu edinen tarih branŞına da Dinler Tarihi denir. Birden
fazla dinin varlığından hareket eden Dinler Tarihi, tarih boyunca yeryüzünde
var olmuŞ bütün dinleri tarafsız olarak inceleme konusu yapan bir bilim dalıdır.
Bu bakımdan Dinler Tarihi, herhangi bir dinin savunmasını yapan ilahiyat
bilimlerinden ayrılır. Bu bilim dalı. bütün dinleri aynı kategoride değerlendirir;
dinleri üstünlük, geliŞmiŞlik, doğruluk ve yanlıŞlık bakımından değerlendirmeye
tabi tutmaz. Onları, oldukları gibi inceler. Birden fazla dini inceleme konusu
yaptığı için, İslâm Tarihi, Hıristiyanlık Tarihi gibi sadece bir dinin tarihini
inceleme konusu yapan bilim dallarından da ayrılır. Birden fazla dini çeŞitli yönleriyle
inceleme konusu yapan Dinler Tarihi, yapısı itibarıyla karŞılaŞtırmalı bir
bilim dalıdır. Bu ilkeler çerçevesinde Dinler Tarihi'ni Şu Şekilde tanımlayabiliriz:
"Dinler Tarihi; günümüzde mensubu bulunan veya bulunmayan bütün dinlerin
tarihini, inanç, ibadet ve ahlâk sistemlerini ve dinî kurumlarını tarafsız
olarak ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır." Biraz daha geniŞleterek
Dinler tarihi, tarih ve filoloji yardımı ile dinlerin doğuŞunu, geliŞmesini,
inanç, ibadet ve ahlâkî değerlerini, tarihî seyir içinde inceleyen ve
fenomenolojik metoddan da yararlanarak dinî fenomenlerin yapısını ve özünü araŞtıran
bir ilim dalıdır diye de tarif edebiliriz. KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi ise,
Dinlerin benzeyen ve ayrılan yönlerini, dinî kurumları, itikadî, pratik ve
sosyal yönden karŞılaŞtırmalı olarak Tarihî ve fenomenolojik geliŞme içinde
inceleyen bir bilim dalıdır. Dinler Tarihi, sadece Tarih ve Filoloji ile değil,
Arkeoloji, Etnoloji, Antropoloji ve Sosyoloji ile de yakın iŞbirliği yaparak,
insanlığın dinî tarihini kendine özgü metodolojisi ile incelemektedir.
1.2.2. Dinler Tarihinin
Konusu
Her disiplinin belli bir özel
konusu vardır. Dinler Tarihi'nin konusu da yeryüzünde var olmuŞ bütün
dinlerdir. Dinler Tarihi, beŞerî kültürün çeŞitli halkalarında uzun zaman yaŞamıŞ
ve daha sonra çeŞitli nedenlerle ortadan kalkmıŞ dinler de dahil olmak üzere,
bugün yeryüzünde yaŞamakta olan bütün dinleri inceleme konusu yapar. Bu
incelemede; dinlerin doğuŞlarını, geliŞmelerini, birbirleriyle etkileŞimlerini,
karŞılaŞtırmalı tarihlerini, inanç, ibadet ve ahlâk sistemlerini, dinî kurumlarını,
kültlerini ve mezheplerini ele alır. Dinler çeŞitli Şekillerde sınıflandırılmaktadır.
Mesela Joachim Wach (Yoakim Vah) dinleri sınıflandırırken kurucusu olan dinler
ve geleneksel dinler diye tasnif etmektedir. Gustave Mensching (Güstav MenŞing)
ise milli dinler ve evrensel dinler diye ayırmaktadır. Annemarie Schimmel (A. iimmel)
de dinleri ilkel kabile dinleri, milli dinler ve evrensel dinler diye üçe ayırmaktadır.
Ayrıca dinler sakramental (dini ayin ve törene dayanan) din, Profetik
(peygambere dayanan) din ve Mistik (tasavvufi) din olarak da tasnif edilmiŞtir.
8
Dinler
Tarihi'nin konusu, tarihin derinliklerinden, günümüze kadar gelen ve gelmeyen bütün
dinlerdir. Bunun için bütün dinler, Dînler Tarihinin konusuna girmektedir.
Dinleri ele alırken de hak, batıl, ilkel veya muharref olup olmadığına bakmaksızın
ele alır. İnsanlık âleminde bugüne kadar gelmiŞ, geçmiŞ ve halen yaŞamakta olan
bütün dinleri kendisine konu olarak alır ve inceler. Daha geniŞ anlamda Dinler
tarihi'nin konusu, tarihî süreç içinde görülen bütün dinlerdir. Dinler Tarihi,
konu olarak yaŞayan dinleri ele aldığı gibi, mensubu bulunmayan dinleri de ele
alır. Bir anlamda dinler tarihi, insanlığın dinî dünyalarını bir bütün halinde
kucaklamak isteyen bir disiplindir. Dinler tarihi, böylece çok geniŞ bir alanı
olan Dinî fenomenler dünyasının incelenmesine talip olmaktadır. Bu ise, bir
yandan bir dinin tarihini, inanç ve ibadet dünyasını içine alırken, diğer
yandan mistik ve mezheplere ayrılıŞını da içine almak demektir. Sonuç olarak
Dinler Tarihi, insanlığın inanç, dinî zihniyet ve yaŞayıŞ dünyalarının tarihi
yani varoluŞsal dünyalarının hikayesidir.
1.2.3. Dinler Tarihinin
Metodu
Her bilim dalının kendine has
bir metodu vardır. Dinler Tarihi'nin temel metodu, tarihî-karŞılaŞtırmalı
metottur. Bu bakımdan Dinler Tarihi'ne "KarŞılaŞtırmalı Dinler
Tarihi" de denilir.4 Dinler Tarihinin de kendine has bir metodunun olması
tabiîdir. Dinler Tarihi, gayesine ulaŞabilmek için sosyal ilimlerin kullandığı
metodlann hepsinden gerektiği nisbette yararlanır. Dinler Tarihi, kendisine has
nitelendirici metodunu diğer din bilimleri ile de paylaŞır. Dinler Tarihi sahasında
çalıŞacak kiŞiler, yansız, objektif olmak zorundadır. Dinler tarihi, yukarıda
belirttiğimiz nitelendirici metod yanında karŞılaŞtırma metodu da kullanır.
Dinler Tarihi, dinlerin doğuŞu, geliŞmesi, yok olması gibi konularda tarih
metoduna baŞ vurur. Bu bilim dalı, felsefe gibi, zihinsel kurgularla dinî
olguları yorumlamaya kalkıŞmaz. O, malzemesini daima tarihten, yaŞanan, tecrübe
edilen hayattan alır. Bu metodu, zaman zaman karŞılaŞtırma metoduyla birlikte
kullanır. Buna, tarihî-karŞılaŞtırmalı metot adı verilir. Dinler Tarihi, tarihî-karŞılaŞtırma
metodunu kullanarak bir dinin veya dinlerdeki bir fenomenin nasıl ortaya çıkıp Şekillendiğini
ortaya koyar. Örneğin; Hıristiyanlıktaki üçlü tanrı inancının oluŞumunun tarihî
sürecini, Hıristiyanlığın irtibatta bulunduğu diğer dinlerdeki tanrı anlayıŞlarıyla
karŞılaŞtırarak ortaya koyar. Bu bilim dalı dinleri olduğu gibi ele alır. Bu
sebepten Dinler Tarihi alanında çalıŞan kiŞiler bir dine mensup olsa da, olmasa
da, bilimsel araŞtırmalarında tarafsız olmak zorundadır.
4 Adam, Baki - Katar, Mehmet, Dinler Tarihi, İÖP, EskiŞehir: Anadolu Üniversitesi,
2005, s.3. 9
Çünkü
dinler tarihi kural koyucu, hüküm verici değildir, değer yargılarıyla uğraŞmaz,
olayları olduğu gibi, ayrıntılarıyla tanıtır ve nitelendirir.
1.3. Dinler Tarihinin Din
Bilimleri Arasındaki Yeri
Dinler Tarihi, sosyal ilimler içinde
yer alan bir bilimdir. Bu bakımdan her insanın daima ilgisini çekmiŞtir. Halen
de bu ilgi artarak devam etmektedir. Her ilim, müstakil olarak kendi sahasına
giren konuları incelediği gibi, diğer ilimlerden de yararlanır. Dinler
Tarihi'nin ilgi kurduğu ilimlerin baŞında genel tarih ve coğrafya gelir. Ancak
bu bağlamda Dinler Tarihi niçin bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıŞtır
diye bir soru aklımıza gelebilir. Bu sorunun cevabı, Batı‟daki geliŞmelerle
ilgilidir. Zaten, bilimsel anlamda Dinler Tarihi‟nin, Batı dünyasında ortaya çıktığı söylenebilir. Batıda,
Kilise'ye karŞı olan tavır yüzünden her Şeyin kökenini bilimin ve aklın
verileriyle belirleme gayretleri baŞlamıŞtır. Bu anlamda, dinin de kökeninin ne
olduğu sorusu gündeme gelmiŞtir. Bu konuda birçok teoriler öne sürülmüŞtür. Bu
arada İlk Dinler Tarihi kürsüsünün, 1873‟de Cenevre‟de kurulmuŞ olduğunu hatırlayalım. Tarih, âdeta Dinler
Tarihi'nin bir laboratuarıdır. Dinler Tarihi bu laboratuarda bulduğu dinî
malzemeyi, kendine has metodu ile değerlendirir. Bunlardan baŞka arkeoloji ve
filoloji de Dinler Tarihi araŞtırmalarında önemli yeri olan bilim dallarıdır.
Arkeoloji, dinler tarihi için çok Önemli bir malzeme deposudur. Filoloji de
dinler tarihi için çok önemlidir. Dinlerdeki kullanılan kelimelerin semantik ve
lengüistik tahlili, dini fenomenlerin daha açık Şekilde anlaŞılmasını sağlayacaktır.
Diğer yandan Dinler Tarihi, özellikle Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din
Felsefesi ve Din Fenomenolojisi gibi Din bilimleri adını verdiğimiz bilim
dalları ile de sıkı iliŞki içindedir. Bilimler sınıflandırılırken din ile
ilgili bilim dalları bir anabölüm altında bir araya getirmiŞlerdir. Din
Bilimleri baŞlığı altında toplanacak bu bilim dalları Dinler Tarihi, Din
Fenomenolojisi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve Din Felsefesinden oluŞur. Din
Fenomenolojisi:
Tarihî geliŞmesini dikkate
almaksızın, dinî olguları, görünen yönleriyle konu edinir. Materyalini Dinler
Tarihinden alır, bu materyali tarihi olmaktan ziyade sistematik bir açıdan değerlendirir.
Din Fenomenolojisi, diğer din bilimleriyle bazı noktalarda birleŞmesine rağmen
bir bilim dalı olarak ayrıldığı yönler de vardır. Fenomenoloji, 20. yy‟ın baŞlarında E. Husserl
tarafından kurulmuŞ yeni bir bilim dalı ya da yöntemdir. Bu yöntem ya da bilim
dalı, Dinler Tarihinin verilerinin yorumlanmasında önem arzetmektedir. Bu bağlamda
Dinler Tarihinin, Din fenomenolojisi ile de yakından iliŞkisi vardır. Din
fenomenolojisi, dinî fenomenlerin yapısı ve özünü anlamaya çalıŞmaktadır. Dinî
fenomenlerdeki ortak yapıları ve esasları inceleyerek Din Fenomenolojisi, bütün
dinî 10
fenomenlerdeki
ortak noktaları elde etmeye yönelir. Meselâ, bütün dinlerde kurban vardır. İŞte
dinlerdeki kurbanın gerisindeki temel fikir olan inanılan yüce varlığa duyulan
saygı ve takdis sonunda ona yakınlaŞmak için, kurban takdim edilmektedir. İŞte
kurbanın gerisindeki bu yakınlaŞma ortak duygusunu tespit, din
fenomenolojisinin iŞi olarak görülmektedir. Bunun için Din fenomenolojisi,
Dinler Tarihinin sunduğu malzemelerden yeterince yararlanmaya çalıŞmaktadır.
Hatta bazı çağdaŞ Dinler Tarihçileri, Din fenomenolojisini, Dinler Tarihinin içine
yerleŞtirmeye yönelmiŞlerdir. Çünkü Dinler tarihi, Dini fenomenlerin yapısı ve özü
ile meŞgul olunca, Din fenomenolojisi ile aynı çizgiye gelmektedir. Din
Sosyolojisi: Din-toplum münasebetlerini ve bu iliŞkiden doğan olayları
inceler. Dini grupları.. dinin devlet, millet ve aileye karŞı tutumunu.. din ve
kutsaldıŞı cemaat arasındaki iliŞkileri inceler. ieyh-mürit, tarikatlar.. Bu
disiplinde dini olaylar, sosyal Şartlara, ekonomik zaruretlere irca olunarak
anlaŞılmaya çalıŞılır. Özetle dinin toplumla, toplumun dinle münasebetlerini ve
bu münasebetlerden doğan toplum olaylarını inceleyen bir bilimdir diye tarif edebiliriz.
Dinler Tarihi, her dinin geliŞme ve yayılıŞını müstakil olarak incelediği
halde, Din Sosyolojisi bütün dinleri bir bütün olarak ele alır; hemen her dinde
mevcut olan ibâdet, âyin, dua, kurban gibi davranıŞların sosyal tezahürü ile
ilgilenir. Özel din sosyolojileri de vardır, özel din sosyolojileri, o dinlerin
derinlemesine anlaŞılması imkanını vermektedir.
İyi bir Dinler Tarihi Birikimi
olmadan Din Sosyolojisi yapmak oldukça zordur. Çağımızın en büyük iki Din
sosyologu olan J. Wach ve G. Mensching dinler tarihi zemininden din
sosyolojisine geçmiŞlerdir.5 Din Psikolojisi: Ferdin dini tecrübesini ve tecrübenin çeŞitli tezahürlerini, insan
ruhundaki özelliklerini açıklamaya çalıŞır. İnsan tipolojilerini tespit eder. Büyük
dini Şahsiyetlerin ruhani hayatlarıyla uğraŞır. Buna göre, her türlü dinî eğitim,
dinî kabiliyet, dinî arzular, dinî tecrübeler ve her türlü dua, ibadet, hidayet
olayı, tövbe, dinden çıkma, dinî heyecanlar, vecd ve istiğrak halleri hep din
psikolojisinin konular içinde yer almaktadır. Böylece din psikolojisi, dinî
fenomenlerle ilgili dokümanları, Dinler Tarihinden alır ve onların insan
ruhundaki ŞekilleniŞini inceler. Bunun içinde din Psikolojisi ile Dinler Tarihi
yakın iliŞki içindedir. Diğer yandan Dinler Tarihi de, Dinî inanç ve düŞüncelerin
insan ruhundan aldığı Şekil ve tezahürleri inceleyen Din Psikolojisinden
fenomenal olarak yaralanmaktadır.
5 Aydın, Mehmet, Dinler Tarihine
GiriŞ, Din Bil. Yay., Konya, 2008, s.17. 11
Din Felsefesi: Tanrı inancına
felsefi bir temel bulmaya çalıŞır. Dini hükümlerin mantığını bulmaya çalıŞır;
Allah'ın varlığı delillerini tenkit ve tahlile tabi tutar. Din Felsfesi
normatiftir, yani hüküm bildirir. Konuları; Allah'ın varlığı, sıfatları,
Allah-alem iliŞkisi, alemin gayesi, ilim-din, din-kültür (sanat, siyaset, dil)
iliŞkisidir. Dinler Tarihinin, Din felsefesi ile de iliŞkisi, Din Bilimleri
arasında önem taŞımaktadır. Din felsefesi, dini, felsefi açıdan ele alır ve
inceler. Din felsefesi, incelemelerinde, aklı ön plân da tutmaktadır. Din
felsefesinin gayesi, dinî emiıierdeki mantıksalhğı ortaya koymaktır. Din
felsefesi, diğer Din Bilimleri arasında normatifliği ile, yani hüküm verme özelliği
ile dikkati çekmektedir. Din felsefesi de Dinler Tarihini bir laboratuar olarak
kullanır. Antropoloji – Etnoloji: Bu bilim dalı, dar anlamda ırk kavramını
tanıtmaktadır. Etnoloji, zihni ve kültürel boyutu da ele alır. Etnoloji,
toplumun geliŞimini ortaya koyabilmek için ırkların özelliklerini ortaya koyan
ilim dalıdır. Ayrıca insanın ve insanlığın incelenmesini konu alan bilim dalıdır.
Prensipte, tüm toplulukların tüm kurumlarıyla ilgilenir. Antropoloji özellikle
kültürel görecelilik, bağlamın derinlemesine incelenmesi ve kültürler-arası karŞılaŞtırmalara
verdiği önem ile diğer sosyal disiplinlerden ayrılır. Antropoloji metodolojik açıdan
çok zengindir ve hem nitel metotları hem de nicel metotları kullanır.
Antropoloji disiplinin tarihinde etnografiler önemli bir yer tutmuŞ ve bir
anlamda odağı oluŞturmuŞtur. Mitoloji: Destanların ve mitosların basit
birer öykü olmayıp, sembolik anlatımlar olduğu gerçeğinden hareketle Mitoloji,
bu anlatımlar içinde dini duyguyu ortaya çıkarmaya çalıŞır. Mitoloji, doğrudan
Dinler Tarihinin konusudur. Liturjiden eskatolojiye kadar mitoloji salt
mitolojik nesnelerle ilgilenirken, dinin çevrelediği alan ve nesneler daha
farklıdır. Dinî kavramların mitolojik bir yönünün olabilir olması, dinî kavramın
dinî oluŞunu arkaplana itmez. Bu sebeple bazı aynı elemanları barındırsalar ve
birçok iliŞkileri olsa bile örneğin Kelt mitolojisi ve Kelt dini ile kastedilen
ayrı Şeylerdir. Bunun yanısıra benzer mitosların her ülkede görülmekte oluŞu
dikkat çekicidir. Örneğin, Tufan mitosu… Filoloji:
Bir dilin, o dili bize tanıtan
yazılı belgelerden inceleyen bilim dalıdır. Batılı bilim adamları bütün dikkatlerini
metinlerin neŞrine ve eleŞtirisine yani dil bilimine vermiŞlerdir. Üstelik
filoloji metotları hem dini hem de dindıŞı eserlere uygulanmıŞtır. 12
Bunun
sonucu Hümanizma doğmuŞtur. İnsan ve evrenin anlamını, Latin ve Yunan yazarlarında
buldular. Kitab-ı Mukaddes üzerine araŞtırmalar yaptılar. iarkiyatçılık
(Oryantalizm): Doğu ülkelerinin kültürüyle uğraŞan bilim dallarının tümüne
verilen addır. iarkiyatçılık, bir bilim dalı, bir söylem tarzı, bir siyasi
ideoloji ya da bir dünya görüŞü olarak değerlendirilebilir. Ama en geniŞ tanımıyla,
Şarkiyatçılığın temeli “biz-onlar” ikilemine dayanır. iarkiyatçılık, kendini
Batı (occident) denilen bir siyasi-kültürel oluŞuma ait hisseden birinin Doğu
(orient) olarak betimlediği bir oluŞumun öğeleri hakkında konuŞmasıdır. Bu bağlamda
Şark nosyonunun, Avrupa‟da
18. yüzyıldan itibaren geliŞtirilen söylemden üretilen bir yapı (construct)
olduğu vurgulanmaktadır.
1.4. Dinler Tarihinin GeliŞimi
1.4.1. Batı Dünyasında
Dinler Tarihi İlim Dalının GeliŞimi:6
6 Sümer, Mehmet, Dinler Tarihi Yardımcı Ders Notları, ianlıurfa, 2005,
s.8-10.
M.Ö. 5. yüzyılda Heredot,
incelediği milletlerin dinleri üzerinde de merakla durmuŞtu. Çiçeron, Salluste,
Lucien ve Pulutarch gibi antik yazarlar da tanrılarla ilgili yazılar yazmıŞlar;
genellikle Roma ve Yunan dinlerinden bahsetmiŞlerdi. Orta Çağ'da ise tek
hakikatin Hıristiyanlık olduğu inancıyla, Batılılar diğer dinlerle ilgilenmeyi
lüzumsuz gördüler. Ancak sömürgecilik ve aktif misyonerliğin doğmasından sonra,
diğer dinlere karŞı ilgi baŞladı. Lord Herbert de Charbury ve Anthony Collius
gibi bazı âlimler çeŞitli dinleri sınıflamaya çalıŞtılar. Aydınlanma Devri'nde
tabii ilimler alanındaki geliŞmeler, özellikle canlı ve cansız varlıkların en küçük
birimlerine inerek onların temel yapıları hakkında elde edilen baŞarılar, din
bilimlerinde de benzer çalıŞmaların yapılarak, din ve inançların temel
elementlerine inilebileceği, dinlerin doğuŞu ve geliŞmeleriyle ilgili yapının
izlenebileceği düŞüncesini çağrıŞtırdı. AraŞtırma alanı olarak, henüz diğer kültürlerle
ve dinlerle karıŞmamıŞ ilk ve saf inanç elementlerinin İlkel Toplumlarda
bulunabileceği kanaatini güçlendirdi. AraŞtırma alanı olarak, “İlkel Toplumlar”
seçildi. Bu yönde elde edilen bazı bilgiler araŞtırmacıları ümitlendirdi ve çalıŞmalarını
hızlandırdı. Dinler Tarihi, iarkiyatçılığın (Endiyoloji ve Oryantalizm) baŞlamasından
az sonra, filoloji ile aynı zamanda, bağımsız bir disiplin olarak doğmuŞtur. O,
Antropolojinin geliŞmesinden de faydalanmıŞtır. Dinler Tarihinin iki kaynağını,
Asya kültürleri ile ilkel kabilelerin inançları oluŞturur.
İlk Dinler Tarihi kürsüsü, 1873‟te Cenevre‟de kurulmuŞtur. Bu bilim
dalıyla ilgili ilk neŞriyat, 1880 yılında, M. Vernes tarafından Fransa‟da kurulan, Revue de
l’Histoire des Religions‟dur. 1954 yılından bu yana Leiden‟de, Uluslararası
Dinler Tarihi Derneği‟nce
(International Assosiation for History of Religions: IAHR), “Numen:
International Review 13
for the History of Religions”
adlı yayın çıkarılmaktadır. Din Bilimleriyle ilgili ilk uluslar arası kongre
1897 yılında Stockholm‟de
gerçekleŞtirilmiŞtir. Bunu, 1900 yılında Paris‟te toplanan Dinler Tarihi Kongresi adı verilen toplantı
izlemiŞtir. IX. Uluslar arası Dinler Tarihi Kongresi, 1958 senesinde Tokyo‟da toplanmıŞtır. Ülkemizde,
1993 yılında Ankara merkezli, Dinler Tarihi Derneği kurulmuŞtur. Dernek, 2003 yılında
isminin baŞına, Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye adını almıŞ, böylece adı, Türkiye
Dinler Tarihi Derneği (TÜDTAD) olmuŞtur. Bu dernek, Avrupa Din Bilimleri Derneği
(EASR) üyeliğine de kabul edilmiŞtir. Dernek ayrıca, Tokyo‟da 2005 yılı Mart ayında
yapılan Genel Kurul‟unda,
Uluslararası Dinler Tarihi Derneği‟ne (IAHR) de üye olmuŞtur. Batıda, modern anlamda
Dinler Tarihi çalıŞmaları Max Müller (1823-1900) ile baŞlamıŞtır. Müller,
dilbilim, mitoloji ve din araŞtırmalarına geniŞ ilgi uyandıran Alman iarkiyatçısı
yani doğubilimcisidir. 1845‟te, ZerdüŞt dininin kutsal kitabı Avesta üzerinde çalıŞmaya
baŞlamıŞtır. Hindu kutsal kitaplarının en eskilerinden olan Rigveda‟yı da yayıma hazırlamıŞtır.
O, Oxford‟da
Dinler Tarihi dersleri vermiŞ; „Din Bilimleri‟ tabirini ilk defa kendisi kullanmıŞ; ayrıca o, „Doğunun
Kutsal Kitapları Tercüme Serisi‟nin editörlüğünü yapmıŞ, bazı klasikleri de kendisi
tercüme etmiŞtir. Onun öncü katkısıyla geliŞen karŞılaŞtırmalı din araŞtırmaları
sonucunda 1897‟de,
Stocholom‟da,
ilk Din Bilimi (Religionswisseschaft) Kongresi toplandı.. Müller‟in en tanınmıŞ eseri, Hıristiyanlık
dıŞı kutsal kitaplardan oluŞan, 50 ciltlik, Doğunun Kutsal Kitapları (Sacred
Books of the East) Serisi (1879-1904)‟dir: *The Upanishads (iki Cilt halinde: 1, 15), M. Müller
*The Sacred Laws of the Aryas (2,14), Georg Bühler * The Sacred Books of China
(3, 16, 27, 28, 39, 40), Jamse Legge *The Zend-Avesta (4, 23, 31), James
Darmesteter & L.H. Mills *Pahalvi Textes (5, 18, 24, 37, 47), E.W. West
*The Qur‟an
(6, 9), E.H. Palmer *The Institutes of Vishnu (7), J. Jolly *The Bhagavadgita
(8), Sanatsujatiya & Anugita ile: K.T. Telang *The Dhammapada /
Sutta-Nipata (10), F.Max Müller / V. Fausböll *Buddhist Suttas (11), T.W. Rhys
Davids *The Satapatha-Brahmana (12, 26, 41, 43, 44), J. Eggeling *Vinaya Texts
(13, 17, 20), T.W. Rhys Davids & H. Oldenberg *The Fo-Sho-Hing-Tsan-King
(19), Samuel Beal *The Saddharma-Pundarika ya da The Lotus of the True Laws
(21), H. Kern
*Jaina Sutras (22, 45), Hermann
Jacobi 14
*Manu
(25), Georg Bühler *The Grihya Sutras (29, 30), H. Oldenberg & F.Max Müller
*Vedic Hymns (32, 46), F.Max Müller & H. Oldenberg *The Minor Law-Books
(33), J. Jolly *The Vedanta Sutras (34, 38), with Sankaracarya‟s Comm., G. Thibaut *The
Questions of King Milinda (35, 36), T.W. Rhys Davids *The Hymnes of
Atharva-Veda (42), M. Bloomfield *The Vedanta Sutras (48), G. Thibaut *Buddhist
Mahayana Texts (49), E.B. Cowell & F.Max Müller & J. Takakusu 50:
Index: M. Winternitz Dinler Tarihi dersinin baŞlangıç konusunu, dinin tarifi
ile din duygusunun menŞeinin belirlenmesi konuları oluŞturur. HerŞeyin baŞlangıcı
kaygısı „arkaik zihniyetin‟ bir özelliğidir. Arkaik dinlerde, „kozmogonik
mitoloji‟ baŞlıca
rol oynamaktadır. Yani, dünyanın nasıl varlık haline geldiği.. kozmogoni,
mitoloji ve ontojeni‟ler..
Modern dünyanın bilginleri, mantık öncesi zihniyet tipinin, sembollerin ve
mitlerin fonksiyonlarını kavramaya yardımcı olacağını düŞünmüŞler, bu yüzden
mitolojiler ve kozmogoniler onlar tarafından büyük rağbet görmüŞtür. Bu alanda
araŞtırma yapanlardan biri de Lucien Lévy Bruhl‟dür. Bruhl‟ün eserlerinin, arkaik cemiyetlerin spiritüel yaratılıŞlarına
ilgi uyanmasına vesile olduğu söylenebilir. KarŞılaŞtırmalı Dinler Tarihi alanında
dünyanın en önde gelen siması Biruni‟dir. Onun, Asaru’l-Bakiye ve Kitabu’t-Tahkik
ma li’l-Hind adlı eserleri, mukayeseli Dinler Tarihi açısından büyük önem
taŞımaktadır. Ondan sonraki en önemli iki isim, C.P. Tiele ile Max Müllerdir. ÇeŞitli
kavimlerin dinleri konusunda araŞtırma yapan önemli bir isim de George Dumezil‟dir. O, Hindi-Avrupai
mitolojiler ve dini kavramlarını incelemiŞtir. Dumezil, Müller‟in filolojik ve
etimolojik metodunu değil, tarihi bir metot kullanmıŞtır. Onun, ilkellere atfettiği,
ideolojik sistem mitolojisi, tarih öncesi bir cemiyet için çok yüksek ve
fantezi görülmüŞtür (Ancak modern araŞtırmalar, ilkellerin mantıklı ve
sistematik bir Şekilde düŞünmeye kabiliyetlerinin olmadığı Şeklindeki evrimci düŞüncenin
hatasını ortaya koymuŞtur). Birtek bilginin, bu alanı incelemeye yeterli olmadığı
kanaati hasıl olmuŞtur. Mircea Eliade (1907-1986): Wach‟ın öğrencisi olan M.
Eliade, 1912‟yi,
Dinler Tarihi için önemli görür; çünkü: -E. Durkheim, “Les Formes
Elementaires de la Vie Religieuse”ü; -Pettazzoni, “La Religion Primitive”i;
-Freud, “Totem Und Tabu”yu, bu yılda neŞretmiŞlerdir.
Eliade, KarŞılaŞtırmalı Dinler
Tarihi çalıŞmalarıyla tanınan Rumen asıllı yazardır. Ona, bu alanın pîri
denilebilir. Eliade, Metot olarak, tarihi ve fenomemolojik yaklaŞımı öngörmektedir
ve karıŞlaŞtırmalı çalıŞmalarda baŞarılı olmuŞtur. Eliade, Sanskrit ve Hint 15
felsefesi
eğitimi görmüŞtür (1928-31). Doktora Tezi Yoga üzerinedir. BükreŞ, Sorbonne ve
Chicago Üniversitelerinde dersler vermiŞtir. Kutsal ve kutsal olmayan varlıklar
arasında ayrım gütmeyi dini düŞüncenin temeli sayan Eliade, çeŞitli dini
geleneklerde kullanılan simgesel dil konusunda araŞtırmalar yapmıŞtır. Bunların
anlamları ile bilinen en eski mitoslar arasında bağlantı kurmaya çalıŞmıŞtır. Bütün
dini tecrübeleri Tanrının ya da kutsal varlıkların düyadaki görüntüleri (hierophany)
olarak ele almıŞtır. Temelde, insanların içinde yaŞadıkların dünyayı anlamlandırmakta
kullandıkları bazı kavram ve biçimlerin değiŞmeyen, hep yinelenen bir yapıları
olduğuna, dikkatleri çekmiŞtir. Üç dilde yazılmıŞ 50‟yi aŞkın eseri
bulunmaktadır. Türkçeye çevrilmiŞ eserlerinden bazıları Şunlardır: -Dinin
Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu, Çev: Mehmet Aydın, Kültür Bakanlığı Yayınları
1990, (The Quest: History and Meaning in Religion, Chicago 1969) -Dinler
Tarihine GiriŞ, Çev: Lale Arslan, Kabalcı, 2003 (Traité d‟Histoire des Religions,
Paris 1949) -İmgeler ve Simgeler, Çev: M.A. Kılıçbay, Ankara 1992 (İmages
and Symboles, 1952) -Kutsal ve DindıŞı, Çev: M.A. Kılıçbay, Ankara 1991
(The Sacred and the Profane) -Mitlerin Özellikleri, Çev: Sema Rifat, İstanbul
1993 (Aspects du Mythe, Paris 1963) -Dinler Tarihi Sözlüğü (Ioan P.
Couliano ile..), çev: Ali ErbaŞ, İnsan Yayınları, 1997 Günümüzde Dinler Tarihi,
birbirinden oldukça farklı ancak metodolojik yönden birbirini tamamlayan iki
ana gruba ayrılmıŞtır. Bu ekollerden ilki, dini fenomenin karakteristik yapıları
konusuna ağırlık verirken diğeri, bu yapıların tarihsel yönden incelenmesine önem
vermektedir. Böylece birincisi, dini fenomenleri incelemek suretiyle dinin özünü
yakalamaya çalıŞırken ikincisi, o fenomenlerin tarihini keŞfetmeye ve aralarındaki
iliŞkiyi göstermeye çalıŞmaktadır.
1.4.2. İslam Aleminde Dinler
Tarihi ÇalıŞmaları
İslam aleminde diğer dinlerle
ilgili çalıŞma yapmanın gerekli oluŞu, Kur'an'ın emri nedeniyledir. Kur'anı
Kerim, diğer dinlerden (Yahudilik, Hıristiyanlık, Mecusilik, Sabilik,
Putperestlik, Haniflik) ve dini Şahsiyetlerden (Zülkifl, İsa, Musa, Elyesa‟…) söz etmektedir. Bu
nedenle, İslamın daha ilk yüzyılından itibaren farklı dinlerle ilgili çalıŞmalar
yapılmıŞtır. Yeni dinin mesajını yeni coğrafylarda yayabilmek için, onların
inançlarını tanımak gerekli görülmüŞtür. Diğer dinlerle ilgili ilk kaynak
Kur'anı Kerim'dir. Bunun dıŞında hadis metinleri de (fiten konuları,
apokalipse, mesih-deccal, mehdi, kıyamet alametleri, Hz İbrahimin kurban edilen
oğlu meselesi vs.) gibi konulara yer vermiŞtir.
Esasen İslâm âleminde, din
felsefesi, tasavvuf ve dinler tarihi alanları birbiri içinde ele 16
alınmıŞtır.
Bununla beraber, dinler ilminin felsefî bölümü marifetullah, kelâm ve tasavvuf
adları altında incelenirken, İslâmiyet dıŞındaki çeŞitli dinlerle ilgili çalıŞmalar
da baŞlamıŞtır. Abbasiler devrinde İbn Mukaffa (723-759), Eski İran dini ve
mitolojisi hakkındaki eserleri Arapça'ya tercüme etmiŞtir. Bu sırada Hint
dinleri efsanelerine ait bazı eserler de tercüme edilmiŞtir. Keldânî'lerle
ilgili çalıŞmalar yapılmıŞ, “Kitab-ı Mezâhib ul-Keldâniyyin fi'1-Asnam”,
“Kitab-ı Esrar ul-Kevâkîb” ve “Kitab‟ul-Karâbîn” isimli eserler Arapça'ya çevrilmiŞlerdir.
Saîd Feyumî, hicri 330 yılında Tevrat'tan bazı kısımları Arapça'ya çevirdikten
sonra bu konularda açıklamalar ve tefsirler yazmıŞtır. Yahudilere ait Talmud
tefsiri de Arapçaya tercüme edilen eserlerdendi. Gerçek anlamda ilk Dinler
Tarihini Ebu Mansur Bağdâdî'nin (ö. 1037) “El-Fark beyne'1-Firak” ve Ebû Nasr
Mutahhir ibn Tâhir el-Makdîsî'nin (ö.l.340) “Kitabu'l-Bed'i ve't-Tarih"
adlı eserinde görmekteyiz. Ebû Nasr Mutahhir ibn Tâhir el-Makdîsî'nin
“Kitabu'l-Bed'i ve't-Tarih" adlı eserinde Çin, Hind, Tibet, İran, Türk,
Yahudi, Hıristiyan ve Sâbiî dinleri hakkında önemli bilgiler verilmektedir.
Yine aynı yüzyılda Ebu Muzaffer Tahir b. Muhammed Esfarânî (ölm. 1078) ve Kâdî
Ebu Bekr el-Bâkillâî (ölm. 1013) tarafından milel ve nihale dâir eserler yazılmıŞtır.
Hicrî 4. yüzyılda Kurtubalı Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Hazm'ın (944-1064)
“Kitabu'1-Fasl fi'1-Milel ve'1-Ahvâî ve'n-Nihal” adlı dört ciltlik eseri, bu
konuda yazılanların en önemlisidir. Birinci ve ikinci ciltlerde sofistler ve çeŞitli
felsefî mezheplerden, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan bahsetmiŞ, Tevrat ve İncil'deki
tahribatları ispata çalıŞmıŞtır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde ise, İslâm
Mezhepleri hakkında bilgi vermiŞtir. Ama bu eser, daha sonra Ebu'1-Feth
Muhammed iehristânînin (ölm.h.548) yazdığı “El-Müel ve'n-Nihal”e nazaran metot
bakımından zayıftır. iehristânî, Ebu Mansur Bağdâdî'nin eserinden faydalanmıŞ, İslam
Mezheplerinden, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan baŞka, Sâbiîlik ve Hint dinleri
hakkında değerli bilgiler vermiŞtir. Bunların dıŞında Dinler Tarihi ile ilgili
materyalleri, Makale, Reddiye, Milel, ed-Diyanat ve el-Firak isimli çalıŞmalarda;
Seyahatnamelerde, coğrafya kitaplarında bulmak mümkündür. Bu eserlerde daha çok
İslam aleminin temasta olduğu milletlerin dinleri incelenmiŞtir. İlkel
toplulukların dinleri hakkında malumat yoktur: Abdullah el-Mukaffa, İbn Kelbi,
Muhammed b. Huzeyl, İbn Nedim, Ebu Bekir Bakıllani, Abdulkadir Bağdadi,
El-Biruni, İbn Hazm, Gazzali, Abdulkerim eŞ iehristani, Muhsin KeŞmiri dinlerle
ilgili çalıŞmalar yapan İslam bilginlerindendir.
1.4.3. Ülkemizde Dinler
Tarihi ÇalıŞmaları
İslâm âleminde âdet olduğu üzere
Türkiye'de de yazılan pek çok tarih kitaplarında yazarlar Hz. Adem'den baŞlayarak,
zamanlarına kadar geçen olaylardan bahsederlerdi. Bu genel tarihlerde yer alan
Peygamberler Tarihi ve dolayısıyla diğer dinler hakkında verilen bilgilerin,
bugünkü anlamda dînler tarihi ile pek iliŞkisi yoktur. Bu hal, 19. yüzyıla
kadar 17
devam
etmiŞtir. Nihayet, ıslahat hareketleri içinde kurulan Darü'l-Fünun Edebiyat Fakültesinin
1874 yılı programında “Tarih-i Umumi ve İlm-i Esatiri'1-Evvelin” dersinin
bulunduğu görülür. Osmanlı medreselerinde de Dinler Tarihi dersleri okutulmuŞtur:
Mesela; Tarih-i Din-i İslam ve Tarih-i Edyan: Ulum-u Şeriyye dersleri arasında
(1911). Tarih-i Edyan dersi Medresetül Mütehassisin‟de (1914) ve Medrese-i Süleymaniye‟de (1918) ders olarak
okutulmuŞtur. Türk Tarih-i Dinisi ve Tarih-i Edyan dersi Tevhid-i Tedrisat
sonrasında İlahiyat Fakültesinde okutulmaya baŞlamıŞtır. Türk Dinleri ve
Mezhepleri Tarihi, Umumi Dinler Tarihi: İslam Tetkikl. Ens. (1933-36) bunlar
arasındadır. Bugün de Dinler Tarihi, İlahiyat fakülteleri ve İmam Hatip
Liselerinde zorunlu dersler arasındadır. Son dönem Dinler Tarihinde yazılmıŞ
dinler tarihi kitapları Şunlardır: 1.Ahmet Mithat Efendi, Tarih-i Edyan, 1911.
2.Mahmud Es'ad b. Emin SeydiŞehri, Tarih-i Edyan, 1912- 1915. 3.Es'ad, Tarih-i
Edyan, 1912. 4.iemsettin Günaltay, Tarih-i Edyan, 1922. 5.H. Ömer Budda, Dinler
Tarihi, 1935. 6.Ömer Rıza Doğrul, Yeryüzünde Dinler Tarihi, 1947. 7.Annamarie
Schimmel, Dinler Tarihine GiriŞ, 1955. 8.Mehmet Taplamacıoğlu, KarŞılaŞtırmalı
Dinler Tarihi, 1966. 9.Hüseyin G. Yurdaydın-Mehmet Dağ, Dinler Tarihi, 1978.
10.Ahmet Kahraman, Dinler Tarihi, 1984. 11.Ekrem Sarıkçıoğlu, BaŞlangıçtan Günümüze
Dinler Tarih, 1983. 12.Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, 1988. 13.iaban
Kuzgun, Dinler Tarihi, 1998. 14.Mehmet Aydın, Dinler Tarihine GiriŞ, 1996.
1.5. Dinler Tarihinin Önemi
ve Lüzumu
Dinler Tarihi, mevcut dinler ve
mensubu kalmamıŞ dinler hakkında bizlere en doğru bilgileri sunmakta ve yüzyıllar
önce yaŞamıŞ olan insanların dinlerini de tanıtmaktadır. Dinler tarihi insanlığın
kültür tarihinin oluŞmasında en önemli rolü oynamaktadır. Bu sebepten Dinler
Tarihi insanlığın var olma tarihinin bir incelemesidir, diyebiliriz. İnsanlığın
bir arada yaŞama zorunda kaldığı globalleŞen dünyamızda gerekli kültürel yakınlaŞmayı
sağlayacak en önemli disiplinlerden biri hiç Şüphesiz Dinler Tarihidir. 18
Bunun
yanısıra dinler arası rekabet, misyonerlik faaliyetleri, insanları hem kendi
dinlerini hem de diğer insanların dinlerini öğrenmeyi gerekli kılmıŞtır. İslam
açısından diğer dinleri öğrenmenin bir sakıncası bulunmamaktadır. Kur'an-ı
Kerim'de, Kafirun Suresi'nde "Sizin dininiz size, benim dinim bana"
denilmesinin öğütlediğini göz önüne aldığımızda diğer dinlerin bir olgu olarak
varlığının inkâr edilmediğini hatta diğer dinlere mensup insanların güzel
davranıŞları övülmüŞ, kötü davranıŞları da yerilmiŞtir. Ayrıca bu dinlerin bir çoğunun
asılları itibariyle vahiy kaynaklı olduğunu da düŞünürsek diğer dinleri öğrenmenin
önemi daha kolay anlaŞılacaktır. Bu bağlamda Hz. Ömer İslâm öncesi cahiliye
adetlerini bilmeyen bir kimsenin İslâm'a zarar vermesinden korktuğunu
belirtmektedir. Diğer dinleri öğrendiğimiz zaman, kendi dinimizin değerini
takdir edebiliriz. Diğer dinleri öğrenmenin İslâm açısından bir faydası da on dört
asırlık zaman içerisinde değiŞik dinler ve kültürlerden İslâm'ın yapısına karıŞmıŞ
yabancı unsurların tanınmasını sağlamasıdır. Ülkemizdeki misyonerlik
faaliyetleri ile girdiğine inanılan Mormonlar, Yehova iahitleri, Bahailik gibi
yeni dini hareketlerin mensuplarının propagandalarına karŞı dik durabilmek için
de dinler tarihini öğrenmek gerekmektedir. Ayrıca dinler arası diyalog konusu
da zaman zaman Türkiye'de gündem oluŞturmakta diyalog konulu çeŞitli toplantılar
düzenlenmekte, basın yayın organlarında yayınlar yapılmaktadır. Dinler arası
diyalogun ne olduğunu bilebilmek ve bu diyalog toplantılarına katılabilmek için
de diğer dinleri tanımak gerekmektedir. Diğer dinler hakkında bilgi sahibi
olmanın bir önemi de özellikle din hizmetleri veren kiŞiler açısından diğer
dinler hakkında kitlesel iletiŞim araçları yoluyla ulaŞtığı bilgi kirliliğinden
insanların arınmasına aracılık yapmasıdır. Bunu hakkıyla yapabilmesi için din
hizmeti veren kiŞilerin dinlerle ilgili sağlıklı bilgilere ulaŞmıŞ olması
gerekmektedir. Bunun en güzel yolu da dinler tarihi eğitimi almasıdır. Ayrıca
cemaata İslâm'ı doğru olarak anlatabilmek, İslâm'ın diğer dinlerden farkının ne
olduğu ve Müslüman olmanın ne anlama geldiği konusunda cemaatı aydınlatabilmek
için yine dinler tarihi bilgilerine ihtiyaç bulunmaktadır. Kanuni‟nin Süleymaniye Camii
Vakfiyesinde Süleymaniye Camiinde görev yapacak imamın özelliklerinden
bahsedilirken onun aynı zamanda mukayeseli dinler ve dinler tarihini bilmesi Şartını
koyduğu belirtilmektedir. Özetle diğer dinleri bilmek genel kültür açısından,
diğer din mensuplarıyla sağlıklı bir iletiŞim kurma açısından, Misyonerlik
faaliyetlerini tanıma ve tedbir alma açısından,
İslâm'ı diğer din mensuplarına
daha iyi anlatabilmek açısından, 19
İslâm'a
karıŞmıŞ hurafeleri tanıyıp tespit edebilmek açısından, eksikliklerimizi ve
yanlıŞlarımızı tanımak açısından, İslâm'ı günümüz Şartlarında daha iyi
yorumlamak ve yaŞanılır bir din haline getirmek açısından ve Din hizmetlerini
daha verimli hale getirmek açısından önemlidir.
Özet
Dinler Tarihi; günümüzde
mensubu bulunan veya bulunmayan bütün dinlerin tarihini, inanç, ibadet ve ahlâk
sistemlerini ve dinî kurumlarını tarafsız olarak ele alıp inceleyen bir bilim
dalıdır. Dinler Tarihi, beşerî kültürün çeşitli halkalarında uzun zaman yaşamış
ve daha sonra çeşitli nedenlerle ortadan kalkmış dinler de dahil olmak üzere,
bugün yeryüzünde yaşamakta olan bütün dinleri inceleme konusu yapar. Dinler
Tarihi, tarihî-karşılaştırma metodunu kullanarak bir dinin veya dinlerdeki bir
fenomenin nasıl ortaya çıkıp şekillendiğini ortaya koyar. Din Bilimleri; Dinler
Tarihi, Din Fenomenolojisi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve Din
Felsefesinden oluşmaktadır. Dinler Tarihi ile ilgili pek çok malzeme değişik
bilim dallarının ortaya koyduğu eserler içinde bulunabilmektedir. Batıda dinler
tarihinin ortaya çıkışının 1800lü yıllar olduğunu görürüz. İlk Dinler Tarihi kürsüsü,
1873’te Cenevre’de kurulmuştur. Bu bağlamda Max Müller, Lucien Lévy Bruhl,
Mircea Eliade sayacağımız ilk kişilerdir. İslam Aleminde Dinler Tarihi Çalışmalarına
gelince ilk kaynak Kur’an-ı Kerim, Hadis metinleri olup bunun dışında Milel,
Nihal, Reddiye, El-Firak, Seyahatnameler ve coğrafya kitaplarıdır. Ülkemizde
Dinler Tarihi Çalışmaları Osmanlı medreselerinde Dinler Tarihi dersleri
okutulmuştur. Dinler Tarihi, İlahiyat fakülteleri ve İmam Hatip Liselerinde
zorunlu dersler arasındadır. Dinleri bilmek genel kültür, diğer din mensuplarıyla
sağlıklı bir iletişim kurma, Misyonerlik faaliyetlerini tanıma ve tedbir alma, İslâm'ı
diğer din mensuplarına daha iyi anlatabilmek, İslâm'a karışmış hurafeleri tanıyıp
tespit edebilmek, islâm'ı günümüz şartlarında daha iyi yorumlamak ve yaşanılır
bir din haline getirmek açısından önemlidir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. AŞağıdakilerden hangisi Dinler Tarihi‟nin konusuna girmez? A.
Din-toplum iliŞkisi B. Dinlerin karŞılaŞtırmalı tarihi C. İbadetler D.
Mezhepler E. Dini kurumlar 2. AŞağıdakilerden hangisi diğer dinler hakkında
bilgi sahibi olmanın önemini ifade etmez? A. Diğer din mensupları ile sağlıklı
iletiŞim kurmak B. Misyonerlik faaliyetlerini tanımak C. İslama karıŞmıŞ
hurafeleri tanımak D. Din hizmetlerini daha verimli hale getirmek E. İslamın üstünlüğünü
diğer din mensuplarına göstermek 3. İslam öncesi cahiliye adetlerini
bilmeyen kimsenin İslama zarar verebileceğini söyleyen sahabe aŞağıdakilerden
hangisidir? 20
A.Hz.
Ali B. Hz.Ömer C. Hz. Ebu Bekir D. Hz. AiŞe E. Hz. Osman 4. AŞağıdakilerden
hangisi Tarihi Edyan yazarlarından birisi değildir? A. Ahmet Mithat Efendi B.
Mahmud Esat b. Emin SeydiŞehri C. Esad D. M. iemseddin Günaltay E. H. Ömer
Budda 5. AŞağıdakilerden hangisi dinin fert üzerindeki etkilerini
inceleyen bilim dalıdır? A. Din Psikolojisi B. Din Sosyolojisi C. Din
Fenomenolojisi D. Din Felsefesi E. Dinler Tarihi Cevap Anahtarı: 1. D 2. B 3. C
4. A 5. E
BİBLİYOGRAFYA:
ADAM, Baki -
KATAR, Mehmet, Dinler Tarihi, İÖP, EskiŞehir: Anadolu Üniversitesi,
2005. TÜMER, Günay- KÜÇÜK, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ankara, 1997.
SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul, 1983.
AYDIN, Mahmut, Anahatlarıyla Dinler Tarihi, Tarih, İnanç ve İbadet, İstanbul,
2010. DEMİRCİ, KürŞat, Dinler Tarihinin Meseleleri, İstanbul, 1997.
AYDIN, Mehmet, Dinler Tarihi, Konya, 1992. SÜMER, Mehmet, Dinler
Tarihi Ders Notları, ianlıurfa, 2008.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder