DİNLER
TARİHİ.9.HAFTA ÇALIŞMALARI*********************************
1-Sabiler
kendilerini NE diye isimlendirmektedirler?
1-.Mandenler
(bilenler, kutsal bilgiyi almıŞ olanlar)
2-
Nasura ismini Sabiler kim için kullanırlar?
2-tanrılar
için.
3-sabilik
dininin gelen özellikleri nelerdir?
3-
Sabilerin Kutsal Kitap ve ibadet dili Mandencedir. Mandence, Aramcanın
lehçelerinden olup Sami dil grubunda yer alan bir dildir.
--Sabilik
Sabilere ait evrensel karakterli milli bir dindir.
--Sabiliğin
temel öğretisi yüce tanrıdan neşet etmiş Işık ve Karanlık düalizmidir
--Sabiliğin
en belirgin öğretilerinden birisi gnostisizmdir, yani kutsal bilginin (manda)
tanrı tarafından insana bahşedilmesi öğretisidir.
--Sabilikte
gnostik öğretilerin temel özelliklerinden olan demiurg düşüncesi vardır.
Demiurg (Ptahil) evrenin ve insanın karanlık, kötü, süfli olan maddi yönünün
başlatıcısı olarak düşünülen güçtür. Zira, kötü ve kötülüğü temsil eden her ne
varsa bunların müsebbibi Ptahil diye isimlendirilen güçtür, ancak her şeyin
asıl yaratıcısı hayat/dirilik veren yüce tanrıdır.
--
--Sabilikte kurtuluş fikri, karanlığa hapsolmuş ışık zerrelerinin kurtulup aslına
dönmesi anlamına gelmektedir. Kurtuluş insan için ancak kutsal bilgiyi hak
etmek ve tanrının bu bilgiyi bahşetmesiyle mümkündür.
4-sabiler
tarih boyunca hangi bölgelerde yaşamışlardrı?
4-
Bu süreçlerin üç bölgede belirginleştiğini belirtmek gerekir. Bu bölgeler
sırasıyla, Filistin-Ürdün bölgesi, Kuzey Mozopotamya‟da
dağlık Medye bölgesi ve Güney Mezopotamya‟da
bugünkü yaşam bölgeleridir.
5-sabiilerin
kutsal metinleri nelerdir?
5-
Kutsal metinlerin dili Mandencedir. Sabilerin kutsal kitapları genelde iki ana
grupta toplanmıştır. Bunlar yazılı metinler ve sır metinleri şeklindedir.
--Yazılı
metinler=-Temel kitaplar:( Ginza, Draşia d Yahya ve Kolasta ) ginza=Sabilerin
dini öğretilerinin temeli bu kitapta yer almaktadır. Ginza, Adem'in Kitabı diye
de isimlendirilmektedir Draşia d Yahya=
isimli kitap „Yahya'nın Öğretileri‟ anlamına
gelmektedir. Bu kutsal kitabın içeriği Yahya, hayatı ve öğretilerini konu
almaktadır. Kolasta= ise koleksiyon veya övgü anlamına gelmektedir. Dualar ve
ilahiler vardır. Bunların konusu çoğunlukla vaftiz, ayin yemekleri ve ölümle
ilgili dua ve uygulamalardır. -Gizli (esoterik) metinler; bu kutsal metinler
sadece rahipler ve rahip adaylarının kullanmasına izin verilen kitaplar olduğu
için gizli kitaplar şeklinde isimlendirilmektedir.
--Sır
metinleri ise çeşitli dönemlerde hastalık, kara büyü, sihir, bela, afet ve
benzeri kötülüklere karşı çanak, çömlek gibi eşyalar üzerine ya da metal veya
papirüs sayfalara yazılan kısa muskalar ve sihir metinleridir.
6-
Rahiplerin yıl sonunda genellikle bu kitabı okuyarak gelecek yıl için tahmin ve
yorumlarda bulundukları eser nedir?
6-
„Sfar Malvaşia‟ (burçlar kitabı).
Bilgilen=Sabilerin
tanrı fikrini tek ve yüce tanrı şeklinde ifade etmek mümkündür. Ancak, var olma
ve diri olmayı birbirinden ayırmışlardır. Yüce tanrı yaratmıştır ve hayat
vermeye devam etmektedir. Ancak iyilik ve kötülük arasındaki mücadelede yüce
tanrı iyilik tarafında yer almaktadır. Kötülüğün nedeni değildir, çünkü
kötülüğün hakimi bir kutsal/tanrısal varlık vardır. Bu Sabi düalizmini anlatır.
Düalizmi, bunların oluşturduğu bütünlüğü, birbirlerinden ayrılığını her alanda
ifade etmek mümkündür. Sabi düalizminde öncelikli olarak bir tarafta ışık
alemi, diğer tarafta ise karanlık aleminin bulunduğunu söylemek gerekir.
Işık
aleminin hakimi „Malka d Nhura‟ (Işık Kralı)‟dır.
Kutsal kitaplardan anlaşıldığına göre kuzeyde bulunan Işık alemi ve bu alemin
varlıkları kötülükten uzak, iyi ve iyilik varlıklarıdır. Çünkü bu alemin düzen,
varlık, dirilik ve verimliliği anlatan Hayat (Hiia) prensibinden oluştuğu kabul
edilmektedir. Sabi düalizminin olumsuz ve kötü tarafını oluşturan unsur
karanlık alemidir. Güneyde olduğuna inanılan karanlık alemin hakimi „Malka d
Hşuka‟ (Karanlık Kralı)‟dır.
7-
yüce tanrının temel karakteri olan prensip Sabi teolojisinin de temel kurgusunu
ve inançlarını oluşturan prensip nedir?
7-
Hayat (Hiia).
8-sabilerde
evren alem insan anlayışı nasıldrı?
8-
başlangıçta iki alem vardı. Bunlar ışık alemi ile karanlık alemiydi ve
birbirlerinden ayrı idiler. Aralarında bir perde vardı.Karanlık alemi, kaos ve
düzensizlik halinde Kara Su‟dan oluşmuştu,
hayat ve verimlilik özellikleri yoktu.ışık aleminin hakimi Işık Kralı ise
durumdan haberdar olup onun planlarını engellemek için ışık elçisi „Manda d
Hiia‟yı görevlendirmişti. Karanlık alemine
gidip kutsal silahlarıyla Karanlık Kralı‟nı
yakalamış ve zincirlemişti. Manda d Hiia, birinci hayat diye
isimlendirilebilir. Sonra ışık aleminin bazı ışık varlıkları başka alemleri ve
varlıkları merak etmeleri düşüşe giden yolun başlangıcı olmuştur. Bu merakla
ışık alemiyle karanlık alemi arasındaki perdeleri aralayıp Kara Su‟ya
(karanlık alemine) bakmışlardır. Işık aleminin bu varlıkları hayatı/diriliği
temsil eden varlıklardır. Bu varlıklar içerisinde evrenin yaratılışında etkin
rol oynayan Yuşamin, Abatur ve Ptahil‟in düşüşleri
önemlidir. Bu ışık varlıkları sırasıyla ikinci Hayat, Üçüncü Hayat ve Dördüncü
Hayat şeklinde de isimlendirilmektedir. Hayat/dirilik kaynağı bu üç nurani
varlığın görevi yaratılış sürecindeki karanlık aleme düşüşün üç aşamasını
gerçekleştirmede aracı varlık olmalarıdır.ilk iki aşamada Yuşamin ve Abatur
karanlık alemine düşerler ve karanlık aleminin sınırlarında kendilerine ait
ayrı bir dünya kurmak isterler. Fakat bunda başarılı olamazlar. Abatur, kendi
oluşturduğu alemin perdesini aralar ve Kara Su‟ya
bakar. Kara Su‟ya kendi sureti yansır. Ptahil, yani
Dördüncü Hayat Abutur‟un yansıyan
suretinden oluşur. Bunun üzerine Ptahil, kendisinde bulunan ışık
zerrecikleriyle Kara Su‟da bir ışık
alemi oluşturmaya çalışır. Fakat bunda başarılı olamadığı gibi Karanlık Aleme
sıkışıp kalmıştır ve bu, maddi evrenin ve insanının oluşumunun başlangıcı
anlamına gelir. Hayat ve dirilik anlamı taşıyan ışık varlığı dişi figür Ruha
ile Karanlık Kralı planları doğrultusunda birleşirler.Bu ikisinin
birleşmelerinden kötü varlıklar olan 7 gezegenle 12 burç doğar. Sabilerin evren
algısında dünyanın yaratılışında yüce Işık Tanrısının değil de düşmüş ışık
varlığı olan demiurg Ptahil olduğu anlaşılmaktadır. Aslında bu yaratılışın
dolaylı olarak Işık Kralı olduğunu gösterir. Ptahil‟in
ise aracı olduğu anlamına gelir. Bu nedenle yaratıcı unsurun demiurg olduğunu söyleyenler
bulunduğu gibi yaratılışta tek ve yüce tanrının etken olduğu görüşünü ileri
sürenler de olmuştur. Sabilerin insan algısı, evrenin yaratılışına ilişkin
oluşumun devamı niteliğindedir. Buna göre oluşturduğu dünyanın kötü güçlerin
eline geçmesi üzerine Ptahil, dünyada kendisine vekalet edecek bir varlığı,
insanı yaratmaya karar verir. Ancak evrenin yaratılı-şındaki gelişmeler burada
da işler. Kötü güçler onu tekrar kandırarak işbirliğine ikna ederler. Ptahil,
insanın maddi yönünü temsil eden teni/cesedi yaratır. Fakat bu varlık,
hayat/dirilik unsurundan yoksun olduğu için, yani canlı olmadığı için yaratma
işi başarısız olur. Kötü güçler bu cansız tene can vermek ve onu diriltmek için
bir çok yol denerler ancak başarısız olurlar. Bunun üzerine Ptahil, yine yüce
Işık Tanrısına yalvararak yardım ister. Işık Kralı ise insan canlılık veren
ruhu/ışığı/nuru ışık aleminden yeryüzüne gönderir. Ruh, bir ışık elçisi (Manda
d Hiya) aracılığıyla bedene yerleştirilir ve böylece can ve nefs almış olan
insan (Adem) ayağa kalkar ve konuşur.
Bilgilen=
Sabilikte Adem inanan bir insandır. Hatta Yüce Tanrı‟nın
vahyettiği bir peygamberdir. Bu nedenle Sabi kutsal metinlerinin Adem‟e
vahyedildiğine inanırlar. Yüce Tanrı insanı kötü varlıkların eline
bırakmamıştır. Hatta insanoğlunu eğitmesi için ışık elçisi Manda d Hiia‟yı
görevlendirmiştir. Işık elçisini korumaları için de üç tanrısal koruyucu
varlığı (Hibil, Sitil ve Anuş) ışık aleminden yeryüzüne indirmiştir. Sabi
inancına göre ilk insan olan Adem‟in yüce Tanrı‟nın
yolunda, koruma altında itaatkar bir varlıktır. Sabilikte insanın
yaratılışındaki iki temel unsur madde ve ruhtur.
Bilgilen=
Sabi düşüncesinde kurtuluş için gerekli olan şeyler vardır. Bedene hapsolmuş
ruh, yani insan maddi alem ve nefsine karşı mücadele edip kurtuluşu
gerçekleştirmesi gerekir. Sabi düşüncesinde kurtuluşun ilk örneğini ilk insan
olan Adem ortaya koymuştur. O, inanan bir insan olmuş, kötü varlıklardan uzak
durup Malka d Nhura‟ya yönelmiştir.
Bilgilen=
Sabi düşüncesinde kıyamet fikrinin kurgulandığı yerde dünya zamanının yüz
binlerce yıl olup dört zaman dilimine ayrılması bulunmaktadır. Buna göre ilk üç
zaman diliminin sonunda bir çift kalmıştır. Üçüncüsü tufan ile son bulurken Nuh
ve ailesi kurtulmuştur. Dördüncü zaman dilimi ise kıyamete kadar sekiz bin yıl
sürecek olan zaman dilimidir. Bu dönem kötülük, zulüm, fitne ve savaşların
gittikçe arttığı ahir zamanı temsil eder. Ahir zamanda Sabilere karşı zulüm ve
takibat yoğunlaşmıştır. Altüst olan dengeler, kıtlık, kuraklık, doğal
felaketler, salgın hastalıklar ve çeşitli belalar dünyayı ve insanı
kuşatmıştır. Kıyametin küçük işaretleri olan bu durumu gökten bir yıldızın
okyanusa düşmesi, yedi denizde kırmızı suların akması ve bundan içenlerin kısır
kalması, son olarak büyük bir fırtınanın çıkması gibi büyük işaretleri takip
edeceğine inanılmaktadır. Ancak bunların ardından ahir zaman kurtarıcısı Praşai
Sıva (son savaşçı, son kral) ortaya çıkıp yeryüzüne hakim olacaktır. Onun
yeryüzünde olduğu dönem, kurtuluş için uygun ve olumlu olup dünyanın sonuna kadar
devam edecektir. Böylece maddi alemdeki bütün ışık unsurları kurtulmuş
olacaktır.
Bilgilen=
Sabi düşüncesinde hesap fikri de vardır. Ancak hesap genel olup yalnızca
günahkar ruhlar için geçerlidir. Dünya hayatında kurtuluşu gerçekleştiren
ruhlar ise ölüm sonrasında bedeni dünyada bırakarak ışık alemine, yani
cennetine yükselir. Bu yolculukta ruhlar önce dünyayı çevreleyen yedi
gezegenden sırasıyla geçer. Sonra Abatur‟un
terazisine ulaşır ve oradan ışık alemine yükselirler. Bu ışık aleminden uzak ve
sürgün hayatı anlamına gelen sürecin uzunluğu ve kısalığı ceza-mükafat anlamı
taşımaktadır. Eğer inanan bir kimsenin ruhuysa şimşek hızıyla bu gözetim
evlerini geçer ve ışık alemindeki cennete (Munai Kuşta) ulaşır. Fakat
inanmayan, günahkar bir kimsenin ruhuysa kötü güçlerin hakim olduğu yedi
gezegenin oluşturduğu gözetim evlerinde uzun süre takılır ve cezasını çeker. Bu
ruhlar ve kıyamette ölenlerin ruhları genel hesapta Abatur‟un
terazisinde tartılarak yargılanırlar.Günahları varsa, miktarınca cezalarını
çekmek üzere Suf Denizi‟ne
atılırlar.Günahları sona eren ruhlar ışık alemine yükselecektir. Sabi
düşüncesinde ebedi ceza fikri de vardır. Buna göre Sabi olup kutsal bilgiyi
alamayanlar ebediyen Suf Denizi‟nde
kalacaklardır.
9-Sabi
ayin ve uygulamalarının başında ne gelir?
9-vaftizler
yer almaktadır.Üç çeşit vaftiz vardır. Bunlar, masbuta, tamaşa ve rişama
şeklinde üç çeşit vaftiz vardır. Masbuta, tam vaftiz şeklinde
isimlendirilmektedir. Sabi vaftizinin en geniş uygulamasının yer aldığı vaftiz
çeşididir. Her Sabinin haftada en az bir kere Pazar günü katılması gereken bir
ayindir. Masbuta haftada en az bir defa yapılması uygun olan bir ayindir. başka
dini günlerde, yıllık kutlamalarda, evlilik, doğum, ölüye dokunma, ciddi
hastalıklar, yolculuktan dönüş gibi durumlarda ve kavga, yalan söyleme ve
küfretme gibi günah sayılan fiillerden sonra arınma amaçlı olarak da
uygulanabilir. Tamaşa isimli olan vaftiz ise dini kirlenmeler sonrasında
yapılan bireysel uygulanan temizlenme ayinidir. Gusül anlamı taşımaktadır.
Rişama vaftizi ise el-yüz yıkama biçimli dini bir işe başlarken küçük
temizlenme usülünde bir yıkanmadır. Sabilerde vaftizin mutlaka bir akarsuda
veya en azından akarsudan açılan kanallarda yapılması uygundur.
Bilgilen=Kapalı
bir toplum olan Sabiler için en önemli ritüel anlam taşıyan uygulamalardan biri
de ayin yemekleridir. Bu yemekler birlikte yenen tören sofralarıdır. Tören
sofralarından en dikkat çeken ve önem verileni ölünün ardından yapılan masikta
adı verilen törendir. Masikta, ölen bir kişinin ruhunun gözetim evlerini
oluşturan yedi gezegenden ışık alemine yükselmesinin daha hızlı olmasını
amaçlayarak yapılır.
Bilgilen=Sabilerde
günlük ibadet duadır. Bu dualar ışık aleminin bulunduğuna inanıldığı yöne, yani
kuzeye dönerek icra edilir. Kutsal kitaplarından Ginza‟ya
göre bu bireysel ayin üç gündüz iki gece olmak üzere günde beş kez uygulanır.
Duanın yönelimi yüce tanrı Işık Kralı‟dır. Sabilerde
eli, dili, kalbi, kulağı ve diğer organları kötülükten uzak tutma önemlidir.
Birey bu çeşit bir oruca davet edilir.
Bilgilen=Bayramlar
arasında Panja (Parvania) dikkat çekmektedir. Bu bayram, Sabi takvimindeki iki
yıl arasındaki artık günlerde, beş gündür, kutlanan bayramdır. Bunun dışında
başka bayramlar da vardır. Bunlar Dihba Rabba, Dihba Hnina ve Dihba Daimana
isimli olanları söylemek mümkündür.
Bilgilen=Sabiler
için gizlilik prensipleri vardır ve bir Sabinin bunlara riayet etmesi çok
önemlidir. Sabiliğin herhangi bir kuralı ya da bir öğretisinin Sabi olmayan
birilerine iletilmesi büyük günah -hatta küfür- olarak görülür. Sabiler için
önemli olan toplumsal uygulamalardan birisi beyaz kutsal elbisesini
giyinmesidir. Bu elbiseyi giymek zorunludur ve bunsuz ölmek ölüm sonrası büyük
cezalar anlamına gelmektedir.
Bilgilen=Sabilerde
toplumun ileri gelenleri, bunlar içerisinde özellikle din adamları, özel bir
yere yerleiştirilerek Nasuralar diye „kutsal öğretileri koruyup gözetenler‟
anlamında kullanılırlar.
Bilgilen=Sabi
rahipleri dört hiyerarşide yer alırlar. Bunlar rişama, ganzibra, tarmida ve
aşganda şeklinde isimlendirilirler. Rişama rahiplikteki en üst makamı temsil
eder. Bütün Sabi toplumunun tek lideri anlamına gelir. Bugün Sabilerin bir
rişaması bulunmamaktadır. Ganzibralık ise yöresel baş rahiplik şeklinde ifade
edilebilecek bir göreve tekabül etmektedir. Normal rahiplere tarmida, yardımcı
rahiplere ise aşganda adı verilmektedir. Rahiplik işaretlerinden en dikkat
çekeni ve önemli olanı sağ elin küçük parmağına takılan altın bir yüzük, zeytin
dalından yapılan ve törenlerde sağ elle tutulan uzunca bir asa, ağzı ve burnu kapatacak
şekilde başa sarılan sarık ve saçları bağlamak üzere başa bağlanan bir
kurdeledir. Bu objelerden yüzükle asa rahibin ölümünde kendisiyle birlikte
gömülür.
Özeti
degerlendir=Sabilerin dini öğretileri bir yüce tanrı olan iyilik tanrısı Işık
Kralı ile karanlık-kötülük tanrısı Karanlık Kralı’nda ifadesini bulan düalizm
dikkat çekmektedir. Kurtuluş, kıyamet, yargı ve ahiret fikri vardır. Bunlar,
ışığın ışık alemine karanlığın ise karanlık alemine tekrar çekilmesi anlamına
gelir. Sabiler kapalı bir toplumdur. Ayin ve uygulamaların başında akarsuda
yıkanma anlamındaki vaftiz ile ayin yemekleridir.
***************************DİNLER
TARİHİ.10.HAFTA ÇALIŞMALARI*********************************
1-maniheizmin
özellikleri nelerdri?
1---Mani‟nin
öğretisi gnostik düalizmdir. Işık ve karanlık düalizmi başlangıçtan (evrenin
oluşumundan) sona (ebetteki yaşama) kadar hakimdir. --Maneheizm, herkesin bu
dine girebileceği evrensel karakterli, yayılmacı bir dindir. --Maniheizm,
devlet dini haline geldiği Uygurlar arasında „iki kök üç zaman dini‟şeklinde
tanımlanmıştır.iki asıl düalizmi, üç zaman ise geçmiş (ezeli), şimdiki (evren
ve insanın varlık zamanı veya maddeyle mananın birbirine karışık olduğu aktif
mücadele zamanı) ve gelecek (ebedi) zamandır.
2-maniheizmin
kutsal metinleri nelerdri?
2---Hayat
incili, --Hayat Hazinesi, --Pragmateia, --şapuragan, --Sırlar Kitabı,
--Mektuplar --ilahiler ve Dualar.
Önemli=Uygur
Maniheist metinlerinde Maniheizm, „iki kök-üç zaman dini‟
(eki ıltız üç ödki nom) şeklinde tanımlanırken Mani‟nin
öğretisini özetlemektedir.
3-ışık
aleminin özellikleri nelerdir?
3-Işık
aleminin yüce varlığın nitelikleriyle paralel beş özelliği vardır. Bunlar ise
akıl, düşünce, idrak, bilgi ve temkindir. Işık aleminin başka özellikleri ise
sevgi, iman, sadakat, iyilik ve hikmettir. Ayrıca ışık alemi yüce tanrı ile
birlikte muhtemelen Hıristiyanlık bakış açısıyla „hayat ağacı‟
şeklinde de tasvir edilmiştir.
4-karanlık
aleminin özellikleri nelerdr?
4-Karanlık
alemi ışık aleminin zıt özellikleri her noktada ihtiva eder. Karanlık aleminin
başında „Karanlık prensi‟ vardır.
Karanlık Prensi kötü özellikleri havi şekilde tanımlanırken bazen yılan başlı,
ejderha vücutlu, kuş kanatlı, balık kuyruklu ve yabani hayvan ayaklı bir
canavar, yani ucube şeklinde tasvir edilmektedir. Karanlık prensinin etrafında
kötü karanlık varlıkları ve beş karanlık alemi vardır. Bunlar duman, ateş,
rüzgar, su ve karanlıktır. Bu karanlık alemlerin temel özellikleri karanlık
prensinin de özellikleridir. Bu alemlerin her birinde ikamet eden kötü varlıklar
ve bir kötü yönetici (arkon) vardır. Karanlık alemini kaplamış duman vardır ve
„ölüm zehiri‟ diye tanımlanır. Ayrıca karanlık
aleminde bir de „ölüm ağacı‟ vardır.
5-maniheizmde
evren ve insan anlayışı nasıldrı?
5-Maniheizm‟e
göre ışık alemi hayat, düzen ve verimlilik niteliklerine sahiptir. Oysa
karanlık alemi ölüm, kaos ve verimsizlik özelliklerini haizdir. Bu nedenle ilk
hareket kaos ve düzensizlik anlamına gelir ve bu hareket karanlığın ışık alemi
ve ışık varlıklarını ele geçirme arzusuyla ışık alemine saldırısıyla başlar.
yüce Işık Kralı önce „Yüce Ruh‟u (hikmet)
yaratır. Sonra ondan „Hayatın Anası‟ ortaya çıkar.
Hayatın Anasından ise karanlık güçlerine karşı mücadele edecek olan „ilk insan‟ı
yaratır.ilk insan, mücadelesindeki silahları olan şu beş unsura sahip şekilde
yaratılmıştır: ateş, rüzgar, su, ışık ve hava.
6-Maniheist
düşüncede insanın var olma müsebbibi nedri?
6-yüce
tanrı değil, kötülük güçleridir.insan vücudu ifritlerden gelmektedir,
dolayısıyla onların bedensel görünüşüdür.insanlardaki şehvet te ifritlerden
insanlara geçen bir mirastır.
Bilgilen=Maniheistlere
göre şit, Adem‟in gerçek oğlu ve kendilerinin atasıdır.
Devamında Sindid, Havva‟yı Adem‟le
birleşmesi konusunda tekrar kışkırtır ve yine Adem meyleder. Adem‟den
türeyen insanlığın kurtuluşu için Muhteşem isa, bütün ışık elçilerinin babası
olarak kabul edilen „Işık Zihni‟ni (Manuhmed)
görevlendirir.
7-manihestle
deccale ne isism vermişlerdir?=
7-yalancı
mithra.
8-Maniheistlerin
dikkat etmesi gereken temel uygulamalar nelerdri?
8-„Beş
Emir‟ ve „Üç Mühür‟
kuralı şeklinde ifadesini bulmuştur.
--Beş
Emir şunlardır:
-Oruç,
dua ve sadakaya devam etmek,
-Yalan
söylememek, -Herhangi bir canlıyı öldürmemek ve et yememek,
-Temizlik
ve saflığa dikkat etmek,
-Mala
mülke önem vermeyip fakirliği gözetmek, alçakgönüllü ve mütevazi olmak.
--Üç
Mühür ise eline, diline ve duygularına (ya da düşüncene veya beline) hakim
olmak prensibidir.
Bilgilen=-Ağzın
mührü ağızla yapılan kötü işlerden ve kötülüklerden uzak durmaktır. Buna göre
kötü söz söylemek, et yemek ve içki içmek kötü eylemlerdendir. Maniheist
düŞüncede ette karanlık unsurları daha yoğun olduğundan onunla beslenmek dünya
tutsaklığını uzatmak anlamına gelir.
Bilgilen=-Elin
mührü ise elle yapılan kötü işlerden ve kötülüklerden uzak durmaktır. Elin
mührü kuralına uymak için hiç bir hayvanı öldürmemek, hiç bir bitkiye zarar
vermemek, hatta bunlar için toprağı sürmemek ve hasat yapmamak gerekir.
Bilgilen=-Gönlün
ya da belin mührü ise evlenmemeyi ve cinsellikten uzak durmayı gerektiren
kuraldır. Bu nedenle en önemli yasaktır. Fakat, Maniheistlerin yok olmasının
nedenlerinden birinin de evlilik yasağı olsa gerektir. Bununla birlikte bu katı
kurallara uyma noktasında birbirinden ayrılan bir Maniheist cemaat yapılanması
söz konusudur. Cemaat yapılanmasının iki toplumsal grubu seçkinler ve
dinleyicilerdir.
Bilgilen=Seçkinler,
beş emir ve üç mühür kuralına tam olarak uymak zorunda olan cemaatin elit
kısmıdır. Bu kurallara riayet eden seçkinlerin öldüklerinde arınmış ve
kurtulmuş olarak ışık alemine yükseleceklerine inanılır.
Önemli=Seçkinlerin
görevleri arasında dini öğretilerin vaaz ve talimi, cemaati temsil etme,
ayinleri idare etme gibi işlerdir. Bunlar arasında da bir hiyerarşik
yapılanmadan söz edilmektedir. Bu hiyerarşik yapılanmanın Hıristiyanlıkla
ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar sırasıyla şöyledir:
-Mani'nin
vekili konumunda olup cemaati yöneten tek lider.
-Havarileri
temsil eden 12 öğretici.
-72
piskopos.
-360
kişilik yaşlılar grubu.
Önemli=Dinleyiciler
ise bu kuralların çoğuna (özellikle evlenmeme, toprağı ekip-biçmeme gibi
kurallara) tam olarak riayet etmeyen cemaatin çoğunluğunu oluşturan kısımdır.
Ayrıca dinleyiciler için özel kurallar da vardır. Bunlara „on kural‟
denir ve şunlardır: „tek evlilik yapmak‟;
„zina‟ „yalan‟,
„hırsızlık‟, „riyakarlık‟,
„putperestlik‟, „sihir‟,
„hayvanları öldürmek‟ ve „din
konusunda herhangi bir şüphe‟den uzak durmak
ve son olarak „seçkinlere hizmet etmek‟.
Önemli=-Günlük
dua ve uygulamalar: Maniheizmde seçkinler ve dinleyiciler için farklı günlük
dua uygulamaları vardır. Seçkinlerin günde yedi vakit, dinleyicilerin ise
yalnızca dört vakit kuzeye yönelerek dua etmeleri gerekir. Dua yüce Işık Kralı‟na
yönelik yapılır, onu yücelten sözler ve ilahiler okunur.
Önemli=-Oruç:
yılın çeşitli zamanlarında zorunlu oruç günlerinden seçkinlerin yüz gün oruç
tutmaları gerekir. Bunun otuz günü yılın son ayında Berna Bayramı öncesindeki
otuz gündür. Pazar günleri tutulan haftalık oruçlar da bunlardandır.
Önemli=-Tövbe
ve itiraf:
Önemli=Yıllık
kutlamalar ve bayramlar: Maniheistlerin yıllık icra ettikleri çeşitli kutsal
gün ve bayram kutlamaları da vardır. En önemlisi Bema bayramıdır. Bema, bir
bayramdan çok yıllık kutlanan bir anma törenidir. Bu tören şubat veya Martta,
yani bahar aylarında Mani‟nin öldürülmesi,
ölmesi ve ışık elçisinin ışık alemine (ayda kıyamete kadar beklediğine
inanılır) yükselmesi hatırasına kutlanır.
Özeti
degerlendir=Maniheizm ‘iki asıl üç zaman dini’ şeklinde tanımlanır. Buradaki
iki asıl Işık-Karanlık düalizmini anlatırken üç zaman Işık-Karanlık ilişkisinin
biçim farkına vurgu yapan devrelerini (geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman) ifade
eder. Geçmiş zamanda (ezeli zaman) Işık ve Karanlık birbirlerinden ayrıydı,
karanlığın hücumuyla birbirlerine karışmaları şimdiki zamanı başlattı ve
aralarındaki mücadele (dolayısıyla şimdiki zaman süreci) kıyamette her şey
aslına dönünceye kadar devam edecektir, gelecek zaman (ebedi zaman) iki zıt
gücün tekrar geçmiş zamandaki pasif halinde var olmayı sürdürmesidir. Mani’nin
dini öğretileri arasında bir yüce tanrı olan iyilik tanrısı Işık Kralı ile
karanlık-kötülük tanrısı Karanlık Prensi’nde ifadesini bulan düalizm dikkat
çekmektedir. Maniheizmde evren ve insan, dünya hayatı ve gelecek alem düalizm
ile anlamını bulmaktadır. Işık parçacıklarının bu arada insan ruhunun karanlık
alemindeki maddi dünyaya/bedene hapsolması söz konusudur. İnsanın amacı bu
mahpushanedeki ışığı/ruhu kurtarmaktır. Maniheizmde insanın yaratılışı iki
süreçlidir. Birincisinde maniheist olmayanların doğduğu Havva’nın ifrit vb
varlıklarla birleşmesinden türeyen Kabil ve Habil çocuklarıdır. Havva’nın
Adem’le birleşmesinden ise Şit evlatları Maniheistler türemiştir. Kurtuluş,
kıyamet, yargı ve ahiret fikri vardır. Bunlar, ışığın ışık alemine karanlığın
ise karanlık alemine tekrar çekilmesi anlamına gelir. Ölmüş insanların bedeni
süfli alemde kalır. Ruhları ise ölmezler ve ışık alemlerine yolculuk ederler.
En önemli kutlamaları Bema Bayramıdır. Bu bayramı Mani’nin işkenceleri, ölümü
ve ışık alemine yükselişi hatırasına yapılan otuz günlük oruç ve kutlama
günlerinden (yeni yıl ve bahar bayramı anlamı da vardır) ibarettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder