19 Mart 2015 Perşembe

HADİS METİNLERİ-2 12.ÜNİTE SAHİH-İ BUHARİDEN KİTABUL İLM-3

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA.SALAT(DUA) VE SELAM(ESENLİK) O ‘NUN ELÇİSİ  MUHAMMED’E VE TÜM ELÇİLERİNE OLSUN…..

HADİS METİNLERİ-2  12.ÜNİTE
SAHİH-İ BUHARİDEN KİTABUL İLM-3

Sahîh-i Buhârî’nin “Kitabu’l-İlm” Adlı Bölümün             Muhtevası ve Değerlendirilmesi

1. İlmin kabz edilmesi

34- İlim Nasıl Kabz Olunacak Bâbı
Ve Umer ibn Abdilazîz , Ebû Bekr ibn Hazm'a şöyle yazdı: "Bak Rasûlullah'ın hadîsinden ne bulursan yaz. Zîrâ ben il­min yok olmasından ve âlimlerin göçüp gitmesinden korkar oldum. Zabt esnasında Peygamber'in sözünden başkası kabul edilmesin. Bir de (âlimlere söyleyin) ilmi ifşa etsinler (yânı meydana koysunlar; gizlemesinler, herkese söylesinler). Kezâlik âlimler (muayyen yerlere) otu­rarak ders versinler ki bilmeyenlere öğretilmiş olsun. Zîrâ ilim gizli bir şey hâline getirilmedikçe yok olmaz".
Bize bu Umer ibn Abdilazîz hadîsini "Âlimlerin göçüp gitmesi" sözüne kadar Âlâ ibn Abdi'l-Cebbâr  tahdîs edip şöyle dedi: Bi­ze Abdulazîz ibnu Müslim , Abdullah ibnu Dinar'dan böylece tahdîs etti
-.......Bana Mâlik, Hişâm ibn Urve'den; o da babası Urve'den; o da Abdullah ibn Amr ibni'l-Âs'tan tahdîs etti. Abdullah ibn Amr (R) şöyle demiştir: (Veda haccında) Rasûlullah(S)'tan işittim, şöyle buyuruyordu:
"Allah, ilmi kullarından çekip çıkarmak (yânî silmek) suretiyle değil, âlimleri kabz etmek suretiyle kabz edecektir. Nihayet hiç bir âlim kalmayınca, halk bir takım câhil kimseleri ken­dilerine başkanlar edinirler. Bunlara bir takım suâller sorulur, onlar da ilimleri olmadığı hâlde fetva verirler de hem kendileri dalâlete dü­şerler, hem halkı dalâlete düşürürler’’
Firabrî şöyle der: Bize Abbâs ibn Fadl el-Herevî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Kuteybe ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Cerîr ibn Abdilhamîd, Hişâm ibn Urve'den yukarki Mâlik hadîsi tarzında tahdîs etti.



2. Kadınlara ilim öğretmek için belli bir gün tahsis etmek

   ......Ebû Saîd Hudrî (R) şöyle demiştir: Bir defa kadınlar Peygamber'e:
- Senin sözünü dinlemekte erkekler bize galebe ediyorlar, bi­nâenaleyh kendiliğinden bize bir gün tahsîs et, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah, kadınlara kendileriyle buluşacağı bir gün va'd ve ta'yîn etti. Kadınlar o ta'yîn edilen günde Peygamber'in yanına geldiler. O da kendilerine va'z etti ve onlara bâzı şeyler em­retti. Kadınlara söylediği sözler arasında: "İçinizden hiçbir kadın yok­tur ki, çocuklarından üçünü (âhirete kendinden) evvel yollasın da cehenneme karşı onun için bir siper peyda olmasın " sözü vardı. Ka­dınlardan biri:
- İki çocuk da (öyle değil mi)? dedi. Rasûlullah (S):
- İki dânesi de (öyledir), buyurdu.


3.Hz. Peygamber’e yalan isnad etmenin vebali

......Ben Rıb'î ibn Hırâş'tan işittim, şöyle diyordu: Ben Alî (R)'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber (S): "Benim ağzımdan yalan söylemeyiniz. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse cehen­neme girsin" buyurdu                                                                                          -

.......Bize Şu'be, Cami' ibn Şeddâd 'dan; o da Âmir ibn Abdillah ibn Zubeyr'den; o da babası Abdullah ibn Zubeyr'den tahdîs etti. Abdullah (R) dedi ki: Ben Zubeyr ibn Avvâm'a: Ben senden, fulân ve fulân kimselerin tahdîs eder olduğu gibi, Rasûlullah(S)'tan hadîs söylerken işitmiyorum, dedim. Zubeyr: Bana gelince, ben Rasûlullah'tan hiç ayrılmadım. Lâkin ben Rasûlullah'tan işittim ki, O: "Her kim benim ağzımdan yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın" buyuruyordu, dedi

......Bize Abdu'l-Vâris, Abdu'l-Azîz'den tahdîs etti. Şöyle demiştir: Enes (R) şöyle dedi: Yemîn olsun beni sizlere çok hadîs ri­vayet etmekten, Peygamber(S)'in "Her kim benim üzerime bilerek yalan söylerse, cehennemdeki oturacağı yerine hazırlansın" buyur­muş olması men' etmektedir.

....... Bize Yezîd ibn Ebî Ubeyd , Seleme ibnu'l- Ekva'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim, şöyle buyuruyordu:
"Benim söylemediklerimi her kim bana isnâd ederse cehennemdeki yerine hazırlansın."


4.İlmin yazıya geçirilmesi

.......Bize Vekî', Sufyân'dan; o da Mutarrıf'dan; o da Şa'bî'den; o da Ebû Cuhayfe(R)'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben Alî'ye: Sizin yanınızda (Rasûlullah'tan kalan) bir kitâb, yazılmış bir şey var mıdır? diye sordum. Alî (R): Hayır, bizde Allah'ın Kitâbı'ndan, bir de müslümân olana verilen anlayıştan başka birşey yoktur. Bir de şu sahîfenin içindeki vardır, cevâbını verdi. Ebû Cuhayfe dedi ki: Ben: Peki, bu sahîfenin içinde ne var? diye so­runca: Onun içinde diyetin, esîri kurtarmanın ve bir kâfire bedel müslümânı katil olunmayacağının hükmü vardır, dedi


-.......Bize Şeybân,Yahya ibn Ebî Kesîr'den; o da Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki (o şöyle demiştir): Huzâalılar Câhiliyyet günlerinde öldürülmüş bir müşrik Huzâalı'ya mukaabil Leys oğulları'ndan birini Mekke'nin fethi senesinde diğer bâzı rivayetlerin sevkine göre, fethin ertesi günü-öldürmüşlerdi. Bu hâdise Peygamber'e haber verildi. Peygamber he­men devesine binip hitâb ederek şöyle buyurdu: "Şübhesiz Allah katli yâhud fîli Mekke'den habs (yânî men') etmiştir. -Katil ve fîl kelimele­rinden hangisinin söylendiğinde Ebû Abdillah Buhârî şübhe etti- Ve Allah, Mekke ahâlîsine (bir kerre) Rasûlullah ile mü'minleri mu­sallat kıldı. Haberiniz olsun, Mekke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmaya­caktır. Biliniz ki o yalnız bir günün bir saatinde yalnız benim için ha­lâl olmuştur. Malûmunuz olsun ki, işte bu saatimde o benim için bile haramdır. Mekke'nin dikeni kesilmez, ağacına balta değdirilmez, yitiği kimse tarafından el uzatılıp alınamaz, meğer ki sahibini araya­cak için olur. O hâlde her kimin bir kimsesi katl olunursa iki şeyden hangisi kendisi hakkında hayırlı ise onu isteyebilir (yânî iki şey ara­sında muhayyerdir): Ya kendisine diyet verilir, ya maktulün ehli kaatili kısas ettirir".
Bunun üzerine Yemen ahâlîsinden bir kimse geldi de: Yâ Rasûlallah, (bu söylediklerini) benim için yaz! dedi. Rasûlullah da: "Ebû Fulân (yânî Ebû Şah) için yazınız" buyurdu. Derken Kureyş'ten bir zât: Yâ Rasûlallah! Izhır (yânî Mekke ayrığı) müstesna olsun. Zîrâ biz onu evlerimizde ve kabirlerimizde kullanıyoruz, dedi. Bunun üzerine Peygamber(S): "Izhır otu müstesna, ızhır otu müstesna" buyur­du. Ebû Abdillah Buhârî der ki: Kısas edilir ma'nâsma "Kaved" masdarından kaaf harfi ile "Yukaadu" denilir. Ebû Abdillah Buhârî'ye: Peygamber'in o şahıs için yazdığı hangi şeydir? diye soruldu da, Buhârî: Peygamber o zât için bu hutbeyi yazdırmıştır, dedi.


.......Bize Amr ibn Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Ba­na Vehb ibn Mürıebbih, kardeşi Hemmâm ibn Münebbih'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben Ebû Hureyre(R)'den işittim şöyle diyordu: "Peygamber'in sahâbîlerinden Peygamber'in hadîsini benim kadar toplayan bir kimse yoktur. Yalnız Abdullah ibn Amr müstesnadır. Çünkü o yazardı, ben yazmam".
Hemmâm ibn Münebbih'ten gelen bu hadîsi rivayet etmekte Vehb ibn Münebbih'e Ma'mer ibn Râşid, Hemmâm ibn Münebbih'ten; o da Ebû Hureyre'den tarikiyle mutâbaat etmiştir.


5.Alimlere kulak verme

43- Alimler(in Söyleyecekleri Şeyler) İçin Susup Dinlemek Babı
.......Bana Aliyyu'bnu Müdrik , Ebû Zur'a'dan; o da Cerîr(R)'den haber verdi ki, Veda haccmda Peygamber (S) Cerîr'e: "insanları sustur da dinlesinler" diye emretti. (Halk sükût ettikten sonra da): "Benden sonra birbirinin boynunu vuran kâfirlere dönmeyiniz" buyurdu.


6.İnsanların yanlış anlamamaları için bazı şeyleri yapmaktan vazgeçme

...el-Esved  şöyle demiştir: ibn Zubeyr bana: Âişe sana çok sırr söyler idi. Binâenaleyh o sana Ka'be hakkında ne tahdîs et­ti? dedi. Ben de ona şunu söyledim: Âişe bana dedi ki: Peygamber (S): "Yâ Âişe, şayet kavminin zamanları yakın olmasaydı -îbn Zu­beyr; küfre yakın olmasaydı dedi- muhakkak Ka'be'yi bozar ve ona biri insanların gireceği, diğeri de çıkacakları iki kapı yapardım" bu­yurdu, işte Ibnu Zubeyr Peygamber'in bu arzusunu yerine getirmiş­tir


7.Muhatabın anlama kabiliyetini dikkate almak

Ve Alî (İbn Ebî Tâlib-R): "İnsanlara anlayabilecekleri şeyler söyleyiniz. Siz Allah ve Rasûlü'nün tekzîb olunmasını arzu eder misiniz?" demiştir.
Bize Ubeydullah ibnu Musa, Ma'rûf ibn Harrabûz'dan; o da Ebu't-Tufeyl'den; o da Alî (İbn Ebî Tâlib R)'den bu sözü tahdîs etti

-......Katâde şöyle demiştir: Bize Enes ibn Mâlik (R) şöyle tahdîs etti:
Muâz ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde iken, Pey­gamber (S):
- Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi. Peygamber yine:
- Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlullah.
- Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah 'tan baş­ka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Rasûlullah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu.
Muâz:
- Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de sevinsinler mi? dedi.
- Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel, bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.
-.......Ben Enes (R)'ten işittim, şöyle dedi: Bana zikrolundu ki, Peygamber (S), Muâz'a:
- Allah'a hiçbir şey ortak kılmıyarak Allah'a kavuşan kimse, cennete girdi, buyurmuştur.
Muâz:
- Bunu insanlara müjdeleyeyim mi? dedi. Rasûlullah:
- Hayır, çünkü ben onların buna güvenmelerinden endîşe ede­rim, buyurdu


8.İlimde haya

Ve Mucâhid ibn Cebr: "Haya eden de, büyüklük taslayan da ilim öğrenemez" demiştir. Âişe (R) de: "Ensâr kadınları ne iyi kadınlardır! Hayaları kendilerini dînde fakîhler (derin âlimler) olmalarından men' etmedi" demiştir

-.......Bize Hişâm, babası Urvetu'bnu'z-Zubeyr'den; o da Üm­mü Seleme(R)'den tahdîs etti. Şöyle demiştir: Ümmü Suleym (R) Rasûlullah'ın yanına geldi de: Yâ Rasûlallah! "Allah hakktan haya etmez" (el-Ahzâb: 33/53). Bir kadın ihtilâm olursa yıkanması îcâb eder mi? diye sordu. Peygamber (S): "Suyu gördüğünde (evet)" cevâbını ver­di. Ümmü Seleme utancından yüzünü örterek: Yâ Rasûlallah! Kadın da ihtilâm olur mu? dedi. Rasûlullah: "Evet. Sağ elin toprağa gel­sin! Bu olmasa çocuğu kendisine nasıl benzeyebilir?" buyurdu.


9.Sorulandan daha fazlasıyla cevap verme

Bize Âdem (ibn Ebî İyâs) tahdîs edip şöyle dedi: Bize İbnu Ebî Zi'b, Nâfi'den; o da İbn Umer (R)'den; o da Peygamber (S)'den tahdîs etti. Ve keza (Âdem, o da ibn Ebî Zi'b'den), o da Zuhrî'den; o da Sâlim'den; o da İbn Umer'den (şöyle demiştir): Bir kimse Peygamber'den: İhrama giren (insan) ne giyer? diye sordu. Peygamber (S): "Ne gömlek, ne sarık, ne don, ne bornus, ne çehrî veya zağferân ile boyanmış bir kumaş giyer. Na'leyn bulamadığı takdirde mest giysin ve onları topukların altına varıncaya kadar kessin" buyurdu.


ALLAH’ım  tembellikten,  korkaklıktan,  cimrilikten,  yalancılıktan , haksız yere kalp kırmaktan ve  insanların kahrınndan sana sıgınırım.......................AMİN

                                                  MUSTAFA KALKAN    urfa/bozova

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder