RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN
ADIYLA.SALAT(DUA) VE SELAM(ESENLİK) O ‘NUN ELÇİSİ MUHAMMED’E VE TÜM ELÇİLERİNE OLSUN…..
HADİS METİNLERİ-2 12.ÜNİTE
SAHİH-İ BUHARİDEN KİTABUL
İLM-3
Sahîh-i Buhârî’nin “Kitabu’l-İlm” Adlı Bölümün Muhtevası ve Değerlendirilmesi
1. İlmin kabz edilmesi
34- İlim Nasıl Kabz
Olunacak Bâbı
Ve Umer ibn Abdilazîz , Ebû
Bekr ibn Hazm'a şöyle yazdı: "Bak Rasûlullah'ın hadîsinden ne bulursan
yaz. Zîrâ ben ilmin yok olmasından ve âlimlerin göçüp gitmesinden korkar
oldum. Zabt esnasında Peygamber'in sözünden başkası kabul edilmesin. Bir de (âlimlere söyleyin)
ilmi ifşa etsinler (yânı meydana koysunlar; gizlemesinler, herkese
söylesinler). Kezâlik âlimler (muayyen yerlere) oturarak ders versinler ki
bilmeyenlere öğretilmiş olsun. Zîrâ ilim gizli bir şey hâline getirilmedikçe
yok olmaz".
Bize bu Umer ibn Abdilazîz hadîsini "Âlimlerin göçüp gitmesi"
sözüne kadar Âlâ ibn Abdi'l-Cebbâr tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulazîz ibnu
Müslim , Abdullah ibnu Dinar'dan böylece tahdîs etti
-.......Bana Mâlik, Hişâm ibn
Urve'den; o da babası Urve'den; o da Abdullah ibn Amr ibni'l-Âs'tan tahdîs
etti. Abdullah ibn Amr (R) şöyle demiştir: (Veda haccında) Rasûlullah(S)'tan
işittim, şöyle buyuruyordu:
"Allah, ilmi kullarından çekip çıkarmak (yânî silmek) suretiyle
değil, âlimleri kabz etmek suretiyle kabz edecektir. Nihayet hiç bir âlim
kalmayınca, halk bir takım câhil kimseleri kendilerine başkanlar edinirler.
Bunlara bir takım suâller sorulur, onlar da ilimleri olmadığı hâlde fetva
verirler de hem kendileri dalâlete düşerler, hem halkı dalâlete düşürürler’’
Firabrî şöyle der: Bize Abbâs ibn Fadl el-Herevî tahdîs edip şöyle dedi:
Bize Kuteybe ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Cerîr ibn Abdilhamîd, Hişâm
ibn Urve'den yukarki Mâlik hadîsi tarzında tahdîs etti.
2. Kadınlara ilim öğretmek
için belli bir gün tahsis etmek
......Ebû Saîd Hudrî (R) şöyle demiştir: Bir
defa kadınlar Peygamber'e:
- Senin sözünü dinlemekte erkekler
bize galebe ediyorlar, binâenaleyh kendiliğinden bize bir gün tahsîs et,
dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah,
kadınlara kendileriyle buluşacağı bir gün va'd ve ta'yîn etti. Kadınlar o
ta'yîn edilen günde Peygamber'in yanına geldiler. O da kendilerine va'z etti ve
onlara bâzı şeyler emretti. Kadınlara söylediği sözler arasında: "İçinizden
hiçbir kadın yoktur ki, çocuklarından üçünü (âhirete kendinden) evvel yollasın
da cehenneme karşı onun için bir siper peyda olmasın " sözü vardı. Kadınlardan
biri:
- İki çocuk da (öyle değil
mi)? dedi. Rasûlullah (S):
- İki dânesi de (öyledir), buyurdu.
3.Hz. Peygamber’e yalan
isnad etmenin vebali
......Ben Rıb'î ibn Hırâş'tan işittim, şöyle
diyordu: Ben Alî (R)'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber (S): "Benim
ağzımdan yalan söylemeyiniz. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse cehenneme
girsin" buyurdu -
.......Bize Şu'be, Cami' ibn Şeddâd 'dan; o da
Âmir ibn Abdillah ibn Zubeyr'den; o da babası Abdullah ibn Zubeyr'den tahdîs
etti. Abdullah (R) dedi ki: Ben Zubeyr ibn Avvâm'a: Ben senden, fulân ve fulân
kimselerin tahdîs eder olduğu gibi, Rasûlullah(S)'tan hadîs söylerken
işitmiyorum, dedim. Zubeyr: Bana gelince, ben Rasûlullah'tan hiç ayrılmadım.
Lâkin ben Rasûlullah'tan işittim ki, O: "Her kim benim ağzımdan yalan
söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın" buyuruyordu, dedi
......Bize Abdu'l-Vâris, Abdu'l-Azîz'den tahdîs
etti. Şöyle demiştir: Enes (R) şöyle dedi: Yemîn olsun beni sizlere çok hadîs
rivayet etmekten, Peygamber(S)'in "Her kim benim üzerime bilerek yalan
söylerse, cehennemdeki oturacağı yerine hazırlansın" buyurmuş olması
men' etmektedir.
....... Bize Yezîd ibn Ebî Ubeyd , Seleme ibnu'l-
Ekva'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim, şöyle
buyuruyordu:
"Benim söylemediklerimi her
kim bana isnâd ederse cehennemdeki yerine hazırlansın."
4.İlmin
yazıya geçirilmesi
.......Bize Vekî', Sufyân'dan; o da Mutarrıf'dan;
o da Şa'bî'den; o da Ebû Cuhayfe(R)'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben
Alî'ye: Sizin yanınızda (Rasûlullah'tan kalan) bir kitâb, yazılmış bir şey var
mıdır? diye sordum. Alî (R): Hayır, bizde Allah'ın Kitâbı'ndan, bir de müslümân
olana verilen anlayıştan başka birşey yoktur. Bir de şu sahîfenin içindeki
vardır, cevâbını verdi. Ebû Cuhayfe dedi ki: Ben: Peki, bu sahîfenin içinde ne
var? diye sorunca: Onun içinde diyetin, esîri kurtarmanın ve bir kâfire bedel
müslümânı katil olunmayacağının hükmü vardır, dedi
-.......Bize Şeybân,Yahya ibn Ebî
Kesîr'den; o da Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki (o şöyle
demiştir): Huzâalılar Câhiliyyet günlerinde öldürülmüş bir müşrik Huzâalı'ya
mukaabil Leys oğulları'ndan birini Mekke'nin fethi senesinde diğer bâzı
rivayetlerin sevkine göre, fethin ertesi günü-öldürmüşlerdi. Bu hâdise
Peygamber'e haber verildi. Peygamber hemen devesine binip hitâb ederek şöyle
buyurdu: "Şübhesiz Allah katli yâhud fîli Mekke'den habs (yânî men')
etmiştir. -Katil ve fîl kelimelerinden hangisinin söylendiğinde Ebû
Abdillah Buhârî şübhe etti- Ve Allah, Mekke ahâlîsine (bir kerre) Rasûlullah
ile mü'minleri musallat kıldı. Haberiniz olsun, Mekke benden evvel hiçbir
kimse için halâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır.
Biliniz ki o yalnız bir günün bir saatinde yalnız benim için halâl olmuştur.
Malûmunuz olsun ki, işte bu saatimde o benim için bile haramdır. Mekke'nin
dikeni kesilmez, ağacına balta değdirilmez, yitiği kimse tarafından el uzatılıp
alınamaz, meğer ki sahibini arayacak için olur. O hâlde her kimin bir kimsesi
katl olunursa iki şeyden hangisi kendisi hakkında hayırlı ise onu isteyebilir
(yânî iki şey arasında muhayyerdir): Ya kendisine diyet verilir, ya maktulün
ehli kaatili kısas ettirir".
Bunun üzerine Yemen ahâlîsinden bir kimse geldi
de: Yâ Rasûlallah, (bu söylediklerini) benim için yaz! dedi. Rasûlullah da: "Ebû
Fulân (yânî Ebû Şah) için yazınız" buyurdu. Derken Kureyş'ten bir zât:
Yâ Rasûlallah! Izhır (yânî Mekke ayrığı) müstesna olsun. Zîrâ biz onu
evlerimizde ve kabirlerimizde kullanıyoruz, dedi. Bunun üzerine Peygamber(S): "Izhır
otu müstesna, ızhır otu müstesna" buyurdu. Ebû Abdillah Buhârî der
ki: Kısas edilir ma'nâsma "Kaved" masdarından kaaf harfi ile
"Yukaadu" denilir. Ebû Abdillah Buhârî'ye: Peygamber'in o şahıs için
yazdığı hangi şeydir? diye soruldu da, Buhârî: Peygamber o zât için bu hutbeyi
yazdırmıştır, dedi.
.......Bize Amr ibn Dînâr tahdîs edip şöyle dedi:
Bana Vehb ibn Mürıebbih, kardeşi Hemmâm ibn Münebbih'den haber verdi. O şöyle
demiştir: Ben Ebû Hureyre(R)'den işittim şöyle diyordu: "Peygamber'in
sahâbîlerinden Peygamber'in hadîsini benim kadar toplayan bir kimse yoktur.
Yalnız Abdullah ibn Amr müstesnadır. Çünkü o yazardı, ben yazmam".
Hemmâm ibn Münebbih'ten gelen bu hadîsi rivayet
etmekte Vehb ibn Münebbih'e Ma'mer ibn Râşid, Hemmâm ibn Münebbih'ten; o da Ebû
Hureyre'den tarikiyle mutâbaat etmiştir.
5.Alimlere
kulak verme
43- Alimler(in
Söyleyecekleri Şeyler) İçin Susup Dinlemek Babı
.......Bana Aliyyu'bnu Müdrik , Ebû Zur'a'dan; o
da Cerîr(R)'den haber verdi ki, Veda haccmda Peygamber (S) Cerîr'e:
"insanları sustur da dinlesinler" diye emretti. (Halk sükût ettikten
sonra da): "Benden sonra birbirinin boynunu vuran kâfirlere
dönmeyiniz" buyurdu.
6.İnsanların
yanlış anlamamaları için bazı şeyleri yapmaktan vazgeçme
48-
Bâzı İnsanların Anlayışlarının Kısa Olması Ve Terkten Daha Şiddetli Bir Hâle
Düşmeleri Endîşesinden Dolayı Üstün Kılınmış Bâzı Şeyleri Yapmayı Yâhud İlân
Etmeyi Terkeden Kimse Babı
...el-Esved şöyle demiştir: ibn Zubeyr bana: Âişe sana çok
sırr söyler idi. Binâenaleyh o sana Ka'be hakkında ne tahdîs etti? dedi. Ben
de ona şunu söyledim: Âişe bana dedi ki: Peygamber (S): "Yâ Âişe, şayet
kavminin zamanları yakın olmasaydı -îbn Zubeyr; küfre yakın olmasaydı dedi-
muhakkak Ka'be'yi bozar ve ona biri insanların gireceği, diğeri de çıkacakları
iki kapı yapardım" buyurdu, işte Ibnu Zubeyr Peygamber'in bu arzusunu
yerine getirmiştir
7.Muhatabın
anlama kabiliyetini dikkate almak
49-Anlayamamalarından
(Hoşlanmadığı Ve Bu Yüzden Aktarılmasını Hoşgörmediği İçin) İlmi, Bir
Topluluktan Başka Bir Topluluğa Tahsis Eden Kimse Babı
Ve Alî (İbn Ebî Tâlib-R): "İnsanlara
anlayabilecekleri şeyler söyleyiniz. Siz Allah ve Rasûlü'nün tekzîb olunmasını
arzu eder misiniz?" demiştir.
Bize Ubeydullah ibnu Musa, Ma'rûf ibn Harrabûz'dan;
o da Ebu't-Tufeyl'den; o da Alî (İbn Ebî Tâlib R)'den bu sözü tahdîs etti
-......Katâde şöyle demiştir: Bize
Enes ibn Mâlik (R) şöyle tahdîs etti:
Muâz ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde
iken, Peygamber (S):
- Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi.
Peygamber yine:
- Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç
kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlullah.
- Hiçbir kimse yoktur ki,
kalbinden tasdik ederek Allah 'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in
Rasûlullah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu.
Muâz:
- Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de
sevinsinler mi? dedi.
- Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel,
bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.
-.......Ben Enes (R)'ten işittim,
şöyle dedi: Bana zikrolundu ki, Peygamber (S), Muâz'a:
- Allah'a hiçbir şey ortak
kılmıyarak Allah'a kavuşan kimse, cennete girdi, buyurmuştur.
Muâz:
- Bunu insanlara müjdeleyeyim mi? dedi.
Rasûlullah:
- Hayır, çünkü ben onların buna güvenmelerinden
endîşe ederim, buyurdu
8.İlimde
haya
Ve Mucâhid ibn Cebr: "Haya eden de, büyüklük
taslayan da ilim öğrenemez" demiştir. Âişe (R) de: "Ensâr kadınları
ne iyi kadınlardır! Hayaları kendilerini dînde fakîhler (derin âlimler)
olmalarından men' etmedi" demiştir
-.......Bize Hişâm, babası Urvetu'bnu'z-Zubeyr'den; o da
Ümmü Seleme(R)'den tahdîs etti. Şöyle demiştir: Ümmü Suleym (R) Rasûlullah'ın
yanına geldi de: Yâ Rasûlallah! "Allah hakktan haya etmez"
(el-Ahzâb: 33/53). Bir kadın ihtilâm olursa yıkanması îcâb eder mi? diye sordu.
Peygamber (S): "Suyu gördüğünde (evet)" cevâbını verdi. Ümmü
Seleme utancından yüzünü örterek: Yâ Rasûlallah! Kadın da ihtilâm olur mu?
dedi. Rasûlullah: "Evet. Sağ elin toprağa gelsin! Bu olmasa çocuğu
kendisine nasıl benzeyebilir?" buyurdu.
9.Sorulandan
daha fazlasıyla cevap verme
Bize Âdem (ibn Ebî İyâs) tahdîs edip şöyle dedi:
Bize İbnu Ebî Zi'b, Nâfi'den; o da İbn Umer (R)'den; o da Peygamber (S)'den
tahdîs etti. Ve keza (Âdem, o da ibn Ebî Zi'b'den), o da Zuhrî'den; o da Sâlim'den;
o da İbn Umer'den (şöyle demiştir): Bir kimse Peygamber'den: İhrama giren
(insan) ne giyer? diye sordu. Peygamber (S): "Ne gömlek, ne sarık, ne
don, ne bornus, ne çehrî veya zağferân ile boyanmış bir kumaş giyer. Na'leyn
bulamadığı takdirde mest giysin ve onları topukların altına varıncaya kadar
kessin" buyurdu.
ALLAH’ım tembellikten,
korkaklıktan, cimrilikten, yalancılıktan , haksız yere kalp kırmaktan ve insanların kahrınndan sana
sıgınırım.......................AMİN
MUSTAFA KALKAN urfa/bozova
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder