15 Mart 2015 Pazar

İSLAM HUKUKU 5. ÜNİTE ÖZET

İSLAM HUKUKU 5. ÜNİTE ÖZET
İslam Hukuk Tarihi-I İslâm Hukuk Tarihi’nin altı dönem halinde incelenmesi izâfî bir tasniftir. Bu tasnif dönemlerin özellikleri dikkate alınarak veya çeşitli kriterler çerçevesinde daha farklı bir şekilde de yapılabilir 1.1. İSLAM HUKUK TARİHİNİN DÖNEMLERİ 1.2. BİRİNCİ DÖNEM (İslâm Hukukugnun Doğuşu; Hz. Peygamber Dönemi) İslâm Hukuk Tarihi’nin başlangıcını da 610 yılı olarak kabul etmek mümkündür. 1.2.1. Mekke Dönemi bu devirde Kuran’ın yaklaşık üçte birlik kısmı Hz. Peygamber’e nazil olmuştur. Mekke döneminde gelen hükümlerin bir kısmının kesin tarihi de tam olarak bilinmemektedir. Mekke döneminde gelen hükümleri şu şekilde sıralamak mümkündür. 1. Cahiliye döneminde yaygın olan “kız çocuklarının diri diri gömülmesi” yasaklanmıştır. 2. Üzerine Allah’ın adı anılmaksızın kesilen hayvanın yenilmesi yasaklanmıştır. 3. Bilindiği üzere beş vakit namaz Hz. Peygamber’e Miraç’ta farz kılınmıştır. Miraç hadisesi de Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden yaklaşık bir sene önce vuku bulmuştur. 4. Gusül, abdest ve necasetten taharet farz kılınmıştır 5. Hz. Peygamber’in Medinelilere İslâm’ı öğretmesi için gönderdiği Musab b. Umeyr’in Hz. Peygamber’den Medinelilere Cuma namazı kıldırması için izin istemesi ve Medinelilere Cuma namazı kıldırması bu ibadetin başlangıcının da Mekke dönemine rastladığını göstermektedir. Hukuku açısından karakteristik özelliği artık iman ve inanç esaslarının ötesinde Müslümanın birey ve toplum hayatına yönelik bir takım emir ve yasakların konulmuş olmasıdır.ahkâm ayet ve hadisleri ağırlıklı olarak Medine döneminde gelmiştir. bu ayet ve hadisler iki şekilde ortaya çıkmaktaydı. Birincisi; Herhangi bir konuyla ilgili ayet nâzil olur veya Hz. Peygamber konuyla ilgili görüşlerini dile getirirdi. İkincisi; Konuyla ilgili her hangi bir problem olmaksızın veya hükmün ortaya çıkmasına sebep olan bir hadise yaşanmaksızın Cenab-ı Allah yeri geldikçe hükümlerini Peygamber’i aracılığıyla insanlara bildirirdi. Medine döneminde gelen dini hükümlere genel olarak üç prensip hâkim olmuştur Birincisi; Tedrîci İkincisi; Getirilen emir ve yasakların uygulamasında mükelleflere zor gelmemesi açısından bir takım kolaylıklar getirilmiştir Üçüncüsü; Sadece Hz. Peygamber dönemine özgü bir uygulama olan nesih, Medine döneminde dini hükümlerin önceden konulup sonradan kaldırılması şeklinde vuku bulmuştur. Hicretin Birinci Yılında Getirilen Hükümler; 1. Hz. Peygamber Medine’ye hicret edince ilk hutbesini Kubâ mescidinde irâd buyurmuş ve bundan sonraki süreçte hutbe, Cuma namazlarının bir parçası haline gelmiştir. 2. Müslümanları ezana çağırmak Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlanmıştır. 3. Cahiliye döneminde çok farklı şekillerde tezahür eden nikâh uygulaması ıslah edilerek bugünkü şeklini almıştır. Hicretin İkinci Yılında Getirilen Hükümler; 1. Daha önceki ümmetlere de farz kılındığı ayette ifade edilen oruç, ramazan ayı orucu şeklinde Müslümanlara da farz kılınmıştır. 2. Cenab-ı Allah’ın Müslümanlara sayısız ihsanlarından olan ve Müslümanların birlik ve beraberliklerini ifade eden ramazan ve kurban bayramları hicretin ikinci yılında kutlanmaya başlanmıştır. Aynı şekilde Hz. Peygamber ilk defa Müslümanlara bayram namazlarını kıldırmıştır. 3. Ramazan ayında ve bayramlarda sosyal bir dayanışma unsuru olarak kimsesiz ve yoksul Müslümanlara verilmesi emredilen ve ülkemizde fitre olarak bilinen fıtır sadakası Müslümanlara farz kılınmıştır. 4. Hz. İbrahim’in geleneğinden gelen ve Yüce Allah’a kulluğun bir göstergesi olan kurban ibadeti Müslümanlara farz kılınmıştır. 5. Belli bir mal birikimine sahip olan Müslümanlardan zekât alması Hz. Peygamber’e emrolunmuştur. 6. Daha önceden Kudüs’teki Beyt-i Makdise yönelerek namaz kılan Müslümanlara hicretin ikinci yılında kıble olarak Kâbe’ye yönelmeleri emredilmiştir. 7. Hicretin ikinci yılında vuku bulan Bedir Savaşıyla birlikte savaş, ganimet ve ganimetin taksimi ile ilgili hükümler bildirilmiştir. Hicretin Üçüncü Yılında Getirilen Hükümler; 1. Miras ile ilgili hükümler getirilmiştir. 2. Evlilik bağının sona ermesi (talak) ile ilgili hükümler getirilmiştir. Hicretin Dördüncü Yılında Getirilen Hükümler; 1. Yolculuk, korku vb. durumlarda dört rekâtlı namazların kısaltılarak (kasredilerek) iki rekât olarak kılınması ile ilgili ruhsat hükümleri gelmiştir. 2. Evli kişilere zina suçunun cezası olarak uygulanmak üzere recm cezası getirilmiştir. 3. Teyemmüm ile ilgili tamamlayıcı hükümler getirilmiştir. 4. Namuslu kadınlara dil uzatılmasının cezası olarak haddu’l-kazf getirilmiştir. 5. O günkü toplumun sosyal hayatıyla ilgili bir düzenleme olarak bir başkasının evine girerken ulu orta değil izin alınarak girilmesi (istizan) emri getirilmiştir. 6. Hz. İbrahim zamanından gelen ve o günkü Araplar arasında da farklı bir şekilde uygulanan hac ve umre ibadetleriyle ilgili düzenlemeler yapılmış ve imkânı olan Müslümanlara Allah’ın evini ziyaret etmeleri emredilmiştir. Hicretin Beşinci Yılında Getirilen Hükümler; 1. Yağmur duası ve namazı ile ilgili hükümler gelmiştir. 2. O günkü toplumda yaygın bir kötü uygulama olarak yapılan, kocanın karısına yaklaşmamasını ifade eden ve kadının çeşitli şekillerde mağdur olmasına yol açan îlâ uygulaması ile ilgili düzenlemeler getirilmiştir. Hicretin Altıncı Yılında Getirilen Hükümler; 1. Hudeybiye’de Mekkeli müşriklerle yapılan anlaşmalarla ilgili hükümler getirilmiştir. 2. Müslümanların Hac ve umre yolunda engellenmesi ile ilgili hükümler getirilmiştir. 3. İçki ve kumarın yasaklanması ile ilgili hükümler getirilmiştir. 4. Cahiliye döneminin kötü bir âdeti olan ve kocanın hanımına kendisini haram kılması olarak ifade edilen zihâr uygulaması ile ilgili düzenlemeler gelmiştir. Cahiliye döneminde zihâr uygulamasıyla evlilik bağı bütünüyle ortadan kalkarken İslâm dini zihârı sosyal bir realite olarak kabul etmiş ancak zihâr yapanın isterse kefaret ödemek suretiyle evliliğini sürdürebileceği ilkesini getirmiştir. 5. Vakıfla ilgili hükümler gelmiştir. 6. Devlete isyan ve haydutluğun cezalandırılması ile ilgili hükümler gelmiştir. Hicretin Yedinci Yılında Getirilen Hükümler; 1. Cahiliye döneminde hemen bütün hayvanların etleri yenirken İslâm dini, köpek dişi ile parçalayan etobur hayvanların, pençesiyle avlanan kuşların ve eşek etinin yenilmesini yasaklamıştır. 2. Zirâî ortaklık ile ilgili hükümler gelmiştir. Hicretin Sekizinci Yılında Getirilen Hükümler; 1. Mekke’nin kutsîliği ve dokunulmazlığı ile ilgili hükümler gelmiştir. 2. Kısas cezasıyla ilgili hükümler gelmiştir. 3. Müta nikâhı olarak ifade edilen süreli evlilik yasaklanmıştır. 4. İlk zamanlarda konulmuş olan kabirleri ziyaret yasağı kaldırılmıştır. Hicretin Dokuzuncu Yılında Getirilen Hükümler; 1.bu dönemde müşriklerin haccedemeyeceği ve müslümanların ancak kıyafetle haccedebileceklerine dair uygulama gelmiştir 2. Mulâane uygulaması ile ilgili hüküm gelmiştir. Kelime anlamı olarak karşılıklı bir şekilde lanetleşmeyi ifade eden mulâane uygulaması ile hanımına zina isnadında bulunup da bu iddiasını ispatlayamayan koca doğru söylediğine dair dört defa yemin eder. Beşincisinde ise eğer yalan söylüyorsa Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilerdi. Hicretin Onuncu Yılında Getirilen Hükümler; 1. Faiz yasaklanmıştır. 2. Vasiyet üçte bir ile sınırlandırılmıştır. 3. Cezanın şahsiliği prensibi getirilmiştir. 4. Vasiyet, nesep, nafaka ve borçlarla ilgili hükümler getirilmiştir. 1.3. İKİNCİ DÖNEM (İslâm Hukukunun Gelişme Dönemi; Sahabe Dönemi) Bu dönem, Hz. Peygamber’in vefatını müteakip başlayan ve Emevî iktidarının sona ermesine kadar süren zaman dilimini kapsamaktadır 1.3.1. Hulefâ-i Râşidîn Dönemi 1.3.2. Dönemin Fıkhî Özellikleri 1.Hz. Ebubekir’in(r.a) hilafetiyle başlayan bu dönemin en bariz özelliği Müslüman toplumun artık vahiyden yoksun kalmalarıdır.. 2. Sahabe döneminin diğer belirgin bir özelliği de İslâm coğrafyasının Hicaz Yarımadasından çok daha ilerilere yayılmasıdır. 3.sahabeler İslâm coğrafyasının dört bir tarafına dağılmışlardır. Bu durum bir taraftan sahabenin farklı bilgi birikimlerinin içinde bulundukları bölgelere taşınmasına vesile olurken diğer taraftan da sahabenin bilgi birikiminden kaynaklanan ilk ihtilafların ortaya çıkmasına da sebep olmuştur 4. Hz Ebubekir r.a ve Hz Ömer r.a zamanında fıkıh yönetime değil, yönetim fıkha uyarken, Muaviye döneminden itibaren bu hassasiyette kısmî sapmalar meydana gelmiş ve yönetimin fıkha uymasından ziyade fıkıh yönetime tabi olmuştur. Tâbiîn ve Etbâu’t-tâbiîn dönemi içtihatlarında hoca ve muhit farklılıkları etkili olmuşken sahabe dönemi içtihatlarında bu etki yok denilecek kadar azdır. Muhtemelen bunun sebebi Sahabenin, Kuran vahyine şahit olmaları, Hz. Peygamber’in meclisinde hep beraber bulunmaları ve aynı hayatı birlikte yaşamalarıdır. Bu nedenle sahabe içtihat ederken aynı metodu takip etmiştir. 1. Şura İçtihadına Önem Vermeleri Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer içtihatlarını daha ziyade sahabebin önde gelenleri ile istişare ederek yapmışlardır. 2. Kaynak Olarak Sırasıyla Kitap, Sünnet ve Reyi Kullanmaları 3. Kıyasla Hüküm Vermeleri 4. Reye Dayanan İçtihadı Kuran ve Sünnete Dayanan İçtihattan Ayrı Tutmaları Sahabe, içtihat ve rey yoluyla verdikleri hükümleri kesin telakki etmemiş, bunları Kitap ve Sünnet’e dayanan hükümlerden ayırma konusunda titizlik göstermiştir 5. Nazari Fıkha Yönelmemiş Olmaları Sahabe- i Kiram döneminde fıkıh pratik bir karakter arz etmiştir. Farazi fıkıh da dediğimiz nazari (doktriner) fıkıh, henüz meydana gelmemiş muhayyel bir mesele üzerine yapılan zihin jimnastiğidir. Nazari fıkıh özellikle fıkhın doktriner bir yapı kazandığı Hicri II. yüzyıldan sonra ortaya çıkmış ve bir ilim dalı olarak fıkhın gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. 6. Hükmün Şartlarını İyice Araştırmaları 7. İlleti Değişen Nasları Askıya Almaları Sahabe kimi uygulamalarında zamanın ve şartların değişmesiyle hükümlere mesnet teşkil eden illetlerin de değişebileceğini dikkate alarak bazı nasları uygulamada askıya almıştır. Bu duruma verilebilecek en güzel örnek müellefe-i kulûb uygulamasıdır. Bilindiği üzere müellefe-i kulûb uygulamasının temel gerekçesi, yeni Müslüman olup da kalpleri İslâm’a ısındırılması hedeflenen veya Müslüman olmayıp da İslâm toplumuna zarar verebilecek güç ve kudret sahibi kişilerden gelmesi muhtemel sıkıntıları önlemektir. Müellefe-i kulûb’a verilecek pay da zekâttan hisse ayrılması şeklinde belirlenmiştir. Hz. Peygamber zamanında geçerli olan bu uygulama Hz. Ebu Bekir dönemine kadar da nispeten sürmüştür. Ancak Hz. Ebu Bekir döneminde meydana gelen bir olayla müellefe-i kulûb uygulaması artık gerekçesi kalmadığı düşüncesiyle askıya alınmıştır. Rivayete göre Uyeyne b. Hısn ve Akra’ b. Hâbis, Hz. Ebu Bekir’e gelerek hazineye ait boş bir arazi parçasının kendilerine verilmesini istediler. Halife Hz. Ebu Bekir arazinin bu kişilere verilmesi için bir yazı yazdı ve şahit olarak da Hz. Ömer’e götürüp imzalatmalarını söyledi. Adamlar yazıyı Hz. Ömer’e getirince Hz. Ömer yazıyı yırtıp attı ve “Müslümanlar az iken Rasulullah sizin gönlünüzü telîf ediyordu, Allah İslâm’ı size muhtaç olmaktan kurtardı, hadi gidip çalışın” diyerek onları başından savmıştır. 8. Hükümlerin Uygulanmasında Maksadı Gözetmeleri 9. İçtihatlarında Maslahat İlkesini Gözetmeleri Hz. Ömer yeni fethedilen Irak arazisini savaşa katılan gaziler arasında paylaştırmamış, bu araziden alınacak vergi vb. gelirlerin Müslümanların ortak menfaatine kullanılması için hazineye îrâd olarak kaydedilmesine karar vermiştir. 10. Suiistimal ve İhmaller Sebebiyle Hükümleri Ağırlaştırmışlardır Hz. Osman, marazü’l-mevt denilen ölüm döşeğindeki hastanın hanımını boşamasını kabul etmemiştir. 1.3.4. Sahabe Devrinde Tedvin Faaliyeti tedvin işinin ilk basamağında hadisler rivayet edilen râviye diğer bir ifadeyle senedine göre toplanmış, hadislerin konularına göre ayrılması (tasnîf) hicri ikinci yüzyılın ortalarında yapılmış ve hicri üçüncü yüzyılda da bugün elimizde mevcut olan kütübü sitte gibi eserler vücuda gelmiştir. Bu yönüyle sünnetin tedvini fıkıhtan önce tasnifi ise sonra olmuştur.. örnek:Hz. Peygamber’in henüz hayatta iken görevlendirmiş olduğu sahabelere hitaben kaleme alınan ve Müslümanların günlük yaşamını tanzim etmeyi amaçlayan ferâiz, zekât ve diyet gibi konuları içeren bir takım talimatnameleri daha sonraki zamanlarda da korunarak günümüze kadar gelmiştir. FANİ MİSAFİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder