3 Mart 2015 Salı

İLMİHAL ÖZET Birinci Bölüm DİN VE MAHİYETİ


Birinci Bölüm
DİN VE MAHİYETİ

Din insanın Tanrı, diğer insan ve varlıklarla münasebetlerini düzenleyen ve hayatına yön veren, onlarla ilgili davranışlarına esas olacak kurallar bütününe verilen addır.
I. DİN KELİMESİ
Arapça kökenli bir kelime olan din sözlükte “örf ve âdet, ceza ve karşılık, mükâfat, itaat, hesap, boyun eğme, hâkimiyet ve galibiyet, saltanat ve mülkiyet, hüküm ve ferman, makbul ibadet, millet, şeriat” gibi çeşitli anlamlara gelir.
Bugün Batı dillerinde din karşılığı kullanılan religion kelimesinin aslı Latince’dir.
Hinduizm'in kutsal dili Sanskritçe’de dharma
Budizm’in kutsal metinlerinin yazıldığı Pali dilinde ise dhamma din karşılığıdır ve "gerçek, doktrin, doğruluk, kanun, düstur" gibi mânalara gelmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm’de din kelimesi doksan iki yerde geçmekte, ayrıca üç âyette de değişik türevleri yer almaktadır.
Kur’an’da bu kelimenin başlıca şu anlamlarda kullanıldığı görülür: "Yönetme, yönetilme, itaat, hüküm, tapınma, tevhid, İslâm, şeriat, hudud, âdet, ceza, hesap, millet".
Kur'ân-ı Kerîm’de din teriminin, sûrelerin nâzil oluş sırasına göre kazandığı değişik anlamları şu şekilde sıralamak mümkündür: İlk dönem Mekkî âyetlerde bu kelime "yevmü’d-dîn" (din günü, hesap, ceza-mükâfat günü) şeklinde geçmektedir ve insanın, iman ve ameline göre hesaba çekileceği âhiret gününü ifade etmektedir (el-Fâtiha 1/4; ez-Zâriyât 51/6).
Mekke döneminin ikinci yarısında ise artık, sorumluluk ve hesaptan tevhid ve teslimiyete geçilmektedir.
Medine döneminde millet-i İbrâhim ve müslimîn kelimeleri bir arada geçmekte (el-Hac 22/78), tevhidden ümmete, kendisini Allah’a teslim edenler cemaatine geçilmektedir. "Dînü'l-hak" ifadesiyle muharref ve bâtıl dinlere karşı bu yeni dinin sağlam esasları belirtilmiş ve onun bütün dinlere üstün kılınacağı müjdelenmiştir (et-Tevbe 9/29, 33; el-Fetih 48/28; es-Saf 61/9). Yine Medine döneminde "Allah katında din şüphesiz İslâm’dır" (Âl-i İmrân 3/19; el-Bakara 2/193); "Kim İslâm’dan başka bir dine yönelirse, onun dini kabul edilmeyecektir, o âhirette de kaybedenlerdendir" (Âl-i İmrân 3/85) meâlindeki âyetlerle İslâm’ın diğer dinlere karşı üstünlüğü vurgulanmıştır.
__________________________________________________________________________________
Religion: Bir şeyi vazife edinmek, tekrar tekrar okumak, yapmak
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
II. DİNİN TANIMI
Tanımı en zor kavramların başında din gelmektedir.
Dinin bütün dinleri içine alabilecek bir tanımı ancak din kavramının sınırları kesin bir şekilde belirlendikten sonra yapılabilir.

Çağdaş Batılı ilim adamları tarafından dinin birbirinden farklı tarifleri yapılmıştır. Bu tarifler büyük ölçüde ferdî tecrübe ile zihnî, hissî, taabbüdî ve içtimaî elemanlardan ibaret beş unsurun birini ya da birkaçını öne çıkararak yapılmıştır.
a) Zihnî unsur. İnsanın kendisinden üstün bir güç ve kudretin mevcudiyetini zihnen kabulü. Tanrı kavramı veya çok genel ifadesiyle kutsal kavramı, bütün dinlerin özündeki temel unsurdur.
b) Hissî unsur. Zihnen varlığı kabul edilen bu üstün güç ve kudrete karşı kalben duyulan bağlılık duygusu.
c) Taabbüdî unsur. Zihnen varlığı kabul edilen, kalben kendisine bağlanılan yüce kudrete karşı bazı davranışları yapma yükümlülüğü. Buna davranış faktörü de denilmektedir ki çok genel olarak ibadeti
veya kulluk gereklerini ifade etmektedir.
d) İçtimaî unsur. Aynı zihnî, hissî, taabbüdî unsurları paylaşan insanların oluşturduğu sosyal grup.
İslâm bilginleri dinin tarifini, Kur'ân-ı Kerîm'de yer alan açıklamaları ve İslâm inançlarını göz önünde bulundurarak yapmışlardır. Buna göre hak dinin tarifi şu şekildedir: Din akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilâhî bir kanundur.
III. DİNİN KAYNAĞI
İslâm inancına göre dini vahiy yoluyla bildiren Allah’tır; bütün gerçek dinler Allah’tan gelmiş ve safiyetlerini korudukları sürece yürürlükte kalmıştır. İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir ve kendisine bildirilen din de tevhid dinidir. Allah’ın varlığı ve birliği ile nübüvvet ve âhiret inancı bütün
ilâhî dinlerde değişmez ilkeler olarak yer alır. Bundan dolayı Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin getirdiği hak dinlerin ortak adı İslâm’dır.
Yine İslâm bilginlerinin çoğuna göre âyette (er-Rûm 30/30) geçen fıtratullah tabiri Allah’ın dini demektir ki o da İslâm ve tevhiddir.
ilkel monoteizm teorisi: Bu teze göre insanoğlunun en eski inancı tek Tanrı inancıdır.
Tek tanrı inancını savunanlar: Andrew Lang, Wilhelm Schmidt
__________________________________________________________________________________
Monoteizm: Tek tanrı inancı
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
IV. DİNİN ÖNEMİ
Din tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda daima mevcut olan evrensel ve köklü bir olgudur. İnsana hitap eden ve insan için söz konusu olan din, insanla beraber var olmuş ve tarih boyunca varlığını sürdürmüştür. Din insanlığın vazgeçilmez bir gerçeği olması sebebiyle bundan böyle de varlığını devam ettirecektir.
Din duygusu insanın doğuştan beraberinde getirdiği bir duygudur. İnsan, her zaman ve her yerde yüce, kudretli ve ulu bir varlığa sığınma, ona güvenme ve ondan yardım dileme ihtiyacını hissetmiştir. Bu sığınma ve güvenme duygusu, din ile karşılanmaktadır.
Dinin fıtrî oluşu Kur’an’da şu şekilde belirtilmektedir: "Sen yüzünü bir hanîf olarak dine, Allah’ın fıtratına çevir ki O, insanları bu fıtrat üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratması değiştirilemez" (er-Rûm 30/30).

İnsan, yapısı itibariyle dine muhtaçtır. Çünkü insan ruh ve bedenden ibarettir. Bedenî ihtiyaçları karşılamak nasıl hayatın bir gereği ise, mânevî varlığın devamı da ruhî ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır. Onun bu ihtiyaçlarını karşılayan en köklü müessese ise dindir.
Her şeyi var eden bir yüce kudretin mevcudiyetini kabul edip ona bağlanma insanı kuvvetlendirdiği gibi, dua, niyaz ve Allah’a sığınma insanı yüceltir.
Din fertleri mukaddes duygu ve alışkanlıklarda birleştiren, toplumları yücelten ve geliştiren bir kuru
mdur. Din insanlara yön verip, onları iyi ve faydalı şeyler yapmaya yönelten bir hayat nizamıdır.
Din aynı zamanda ahlâkî bir müessese olarak insanlara yön veren, en mükemmel kanunlar ve en sıkı nizamlardan daha kuvvetli bir şekilde kişiyi içten kuşatan, kucaklayan ve yönlendiren bir disiplindir.
İnsanın psikolojik yapı ve yaşayışında karşılaştığı yalnızlık, çaresizlik, korkular, üzüntü ve sarsıntılar, hastalıklar, musibet ve felâketler karşısında ona ümit, teselli ve güven sağlayan en son sığınak din olmuştur.
Dindeki âhiret inancının hem dünya hayatındaki davranışlarda etkili olduğu hem de insandaki ebediyet duygusuna cevap verdiği ortadadır.
İnsanlığın mânevî ve zihnî gelişmesinde dinin önemli payı vardır.
V. DİNLERİN TASNİFİ
Batıda din tasnifleri genelde Tanrı kavramı, sosyoloji-tarih ve coğrafya tarih açılarından olmak üzere üç kavrama dayalı olarak yapılmaktadır.
Tanrı kavramı ele alınarak yapılan tasnif şu şekildedir:
1. Tek tanrılı dinler (ilâhî dinler).
2. Düalist (iki tanrılı) dinler (Mecûsîlik).
3. Çok tanrılı dinler (Eski Yunan, Roma ve Mısır dinleri gibi).
4. Tanrı konusunda açık ve net olmayanlar (Budizm, Şintoizm gibi).
Sosyolojik-tarihî açıdan yapılan din tasniflerinden birisi şu şekildedir:
1. Kurucusu olan dinler (Yahudilik, Hıristiyanlık, İslâm, Budizm gibi).
2. Geleneksel dinler (kimin tebliğ ettiği belli olmayan dinler, ilkel dinler, Eski Yunan, Eski Mısır dini gibi)
Bir diğer tasnif ise şöyledir:
1. İlkel dinler. Bundan maksat, bazılarının dinî gelişmenin ilk basamağı olarak düşündükleri animizm, natürizm, totemizm, fetişizm gibi aslında sadece bir kült olarak dikkate alınabilecek nazariyeler değil, ilkel kabile dinleridir (Nuer, Dinka, Ga dinleri gibi).
2. Millî dinler. Genellikle bir kurucusundan söz edilmeyen, sadece bir millete ait olan geleneksel yapıdaki dinlerdir (Eski Yunan, Mısır, Roma dinleri gibi).
3. Dünya dinleri. Hıristiyanlık ve İslâm gibi.

Coğrafî-tarihî açıdan dinler:
1-Ortadoğu veya Sâmi grubu (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm),
2-Hint grubu (Hinduizm, Budizm, Jainizm), Çin-Japon grubu (Konfüçyüsçülük, Taoizm, Şintoizm)
3-Afrika grubu şeklinde bir ayırıma tâbi tutulabilir.
________________________________________________________________________________
Milel: Vahye dayanan dinler
Nihal: Bâtıl dinler
Nihle (çoğulu nihal): Din içinde oluşan fırka
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tanınmış İslâm bilginlerinden Şehristânî ilâhî dinler-bâtıl dinler ayırımını yapmakta buna göre.
Din ehli: Müslümanlar
Ehl-i kitap: Yahudiler ve Hıristiyanlar
Kitabı bulunması şüpheli olan: Mecûsîler
Kendi beşerî telakkilerine uyan kimseler: Filozoflar, Sâbiîler, Dehrîler
Yıldızlara ve putlara tapanlar: Brahmanlar
İslâm’a göre ilk peygamberin tebliğ ettiği din ile daha sonra gelen peygamberlerin ve son peygamber Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği din, temel nitelikleriyle aynıdır. Allah’a iman, peygamberlik müessesesi ve ahret inancı hepsinde vardır.
Hz. Mûsâ’nın getirdiği dine Yahudilik
Hz. Îsâ’nın getirdiği dine de Hıristiyanlık adı sonradan verilmiştir.
Ne Hz. Mûsâ, ne de Hz. Îsâ bu adları kullanmışlardır. Onlar Allah’ın emirlerini tebliğ etmiş, bir olan Allah’a iman ve kulluğa çağırmış, ilâhî kitap olan Tevrat ve İncil’e göre yaşamaya davet etmişlerdir.
Kur'ân-ı Kerîm, peygamberlerin getirdikleri dinlerin aynı hak din olduğunu kaynak ve temel esaslar açısından belirtmiş, ama İslâm adını son peygamberin tebliğ ettiği dine ad olarak vermiştir. "Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim" (el-Mâide 5/3) meâlindeki âyet de bunu ifade eder.
VI. DİĞER DİNLER ve İSLÂM
Mecûsîlik en eski dinlerden biriydi ve Zerdüşt'ün getirdiği dinin bozulmuş şekline verilen addı.
Zerdüşt : Tek Allah yani Ahura Mazda inancını tebliğ etmiş, O'nun seçtiği kimselere ilâhî vahyin geleceğine, meleklere ve ölüm sonrası hayata imanı emretmişti. Zend-Avesta'da putları kıracak olan Soeşyant adlı birinin geleceği bildirilmektedir. Ancak Zerdüşt'ün tebliğ ettiği tevhid inancı daha sonra hem iyilik hem de kötülük tanrısı olmak üzere iki tanrı inancına (düalizm=seneviyye) dönüşmüş, Tanrı'nın kudret ve kuvvetini temsil ettiğine inanılan ateş yüceltilerek ateş kültü (Mecûsîlik) oluşmuştur.
Brahmanizm : Çok tanrılı bir dindir. Hintliler Tanrı'nın kendisini tarihin her devresinde çeşitli şahsiyetlere bürünerek insanlara gösterdiğine inanırlar. Bu hulûl (avatara=enkarnasyon) inancı hem Tanrı'nın bedenleşmesi ve maddî şekillerle tasvirine hem de binlerce ilâhın mevcudiyeti kanaatine yol açmıştır. Dışarıdan biri bu dine giremez ve ona mensup olanlar da ebedî bir tenâsüh hali içindedirler. Aslî hüviyetini kaybedip çok tanrıcılığa, Tanrı'nın bedenleşmesi ve tenâsüh inancına sapması ve kast sistemini benimsemesine rağmen Brahmanizm'de de "ileride gelecek, beklenen kimse" inancı vardır.
Budizm : Brahmanizm'deki puta tapma inancını reddedip ona karşı çıkmaktan doğmuş bir dindir ve ana din olan Brahmanizm'den birçok esas taşımaktadır. Bir bakıma Brahmanizm'deki putların kırılması yolunda bir reform niteliği taşır. Ancak putlara karşı olan Buda'nın getirdiği din kendisinden sonra Buda heykellerine tapma şeklinde putperest bir karaktere bürünmüştür. Budizm'de de ileride gelecek bir kurtarıcı (Maitreya veya Metteya) müjde ve beklentisi vardır.
Sâbiîlik : Bir yüce varlık inancı mevcut olmakla birlikte ışık âlemi ile karanlık âlem arasındaki mücadeleye dayanan bir düalizm inancı hâkimdir. Peygamberlik inancının mevcudiyeti tartışmalı olmakla birlikte Hz. Yahyâ'ya büyük önem verilmekte ve kendi peygamberleri olarak açıklanmaktadır.
Diğer taraftan Sâbiîler Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ, Hz. İsâ ve Hz. Muhammed'i kötülük peygamberi, yalancı olarak nitelemektedirler.
Bugün ilâhî kaynağa dayanan dinler diye kabul edilen Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet'in temel özelliklerini ve İslâm dininin diğer ikisinden farklı olduğu yönler.
1. Allah inancı:
Yahudiler: Tanrı'yı beşerî organ ve duygular taşıyan bir insan gibi tasvir etmişler, insanlaştırmışlardır.
Hıristiyanlar: Teslîsi savunmuşlar, Tanrı, Oğul ve Kutsal Ruh olarak Hz. Îsâ'yı tanrılaştırmışlardır.
İslâm: Gerek yahudilerin gerekse hıristiyanların sonradan düştükleri yanlışlık ve aşırılıkları düzeltmiş, Tanrı'nın beşerîleşmesini veya beşerin tanrılaşmasını reddetmiş, bu noktada Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ'nın hakiki mesajını hatırlatarak Allah'ın bir ve benzersiz olduğunu vurgulamıştır.
2. Melek inancı:
Yahudi ve Hıristiyanlar: Meleklerin Allah'ın oğulları ve kızları olduğunu savunurlar.
İslâm: Bütün bunları reddeder.
3. Kutsal kitaplar:
Tevrat ve İncil: Zaman içinde ya kaybolmuş ve yeniden yazılmış, ya da çeşitli ilâve ve eksiltmelere mâruz kalmıştır.
Kur'ân-ı Kerîm: Hem vahyedildiğinde yazıya geçirilmiş olması hem de ezberlenmek suretiyle muhafaza edilmesi yönüyle orijinal ve aslına uygun şekliyle günümüze kadar gelmiştir.
4. Peygamberlik:
Yahudilik ve Hıristiyanlık: Sonradan tahrif edildikleri için örnek ve önder şahsiyetler olan peygamberlerle ilgili çeşitli iddia ve iftiralarda bulunup sonra gelecek peygamberleri kabul etmezler.
İslâm: Hem bütün peygamberlere imanı şart koşmuş hem de onları lâyık oldukları güzel vasıflarla tavsif etmiştir.
5. Dünya-âhiret dengesi:
Yahudilik: Dünya hayatına daha çok ağırlık verir.
Hıristiyanlık: Dünyadan uzaklaşıp mânevî hayata daha çok ağırlık verir.
İslâm: Her ikisi arasındaki dengeyi kurmuş ve korumuştur.
6. Mükellefiyetlerin azlığı:
Madde-mâna, dünya-âhiret dengeleri açısından en ölçülü ve kolayca yaşanabilir; çeşitli emir ve hükümlerde kolaylığı öngörmesi açısından en kolay olan din İslâm'dır.
DİN VE MAHİYETİ TERİMLERİ
Din: Örf ve âdet, ceza ve karşılık, mükâfat, itaat, hesap, boyun eğme, hâkimiyet ve galibiyet, saltanat ve mülkiyet, hüküm ve ferman, makbul ibadet, millet, şeriat” gibi çeşitli anlamlara gelir.
Religion: Batı dillerinde din kelimesinin karşılığı. Bir şeyi vazife edinmek, tekrar tekrar okumak, yapmak anlamına gelir.
Dharma: Hinduizm'in kutsal dili Sanskritçe’de din kelimesinin karşılığı.
Dhamma: Budizm’in kutsal metinlerinin yazıldığı Pali dilinde din kelimesinin karşılığı.
Din Kelimesi: Kur'ân-ı Kerîm’de 92 yerde geçmektedir.
Kur’an’da Din Kelimesinin Anlamları: "Yönetme, yönetilme, itaat, hüküm, tapınma, tevhid, İslâm, şeriat, hudud, âdet, ceza, hesap, millet".
Brahmanizm'de: İleride gelecek, beklenen kimse" inancı vardır.
Budizm'de: İleride gelecek bir kurtarıcı (Maitreya veya Metteya) müjde ve beklentisi vardır.
Zihnî unsur: İnsanın kendisinden üstün bir güç ve kudretin mevcudiyetini zihnen kabulü. Tanrı kavramı veya çok genel ifadesiyle kutsal kavramı, bütün dinlerin özündeki temel unsurdur.
Hissî unsur: Zihnen varlığı kabul edilen bu üstün güç ve kudrete karşı kalben duyulan bağlılık duygusu.
Taabbüdî unsur: Zihnen varlığı kabul edilen, kalben kendisine bağlanılan yüce kudrete karşı bazı davranışları yapma yükümlülüğü. Buna davranış faktörü de denilmektedir ki çok genel olarak ibadeti veya kulluk gereklerini ifade etmektedir.
İçtimaî unsur: Aynı zihnî, hissî, taabbüdî unsurları paylaşan insanların oluşturduğu sosyal grup.
Fıtratullah: Allah’ın dini demektir ki o da İslâm ve tevhiddir.
Tek tanrı inancını savunanlar: Andrew Lang, Wilhelm Schmidt
Monoteizm: Tek tanrı inancı
İlâhî dinler: Tek tanrılı dinler
Mecûsîlik : Düalist (iki tanrılı) dinler( düalizm=seneviyye)iyilik ve kötülük tanrısı ateş kültü.
Eski Yunan, Roma ve Mısır dinleri : Çok tanrılı dinler.
Budizm, Şintoizm : Tanrı konusunda açık ve net olmayanlar.
Kurucusu olan dinler : Yahudilik, Hıristiyanlık, İslâm, Budizm.
Geleneksel dinler : Kimin tebliğ ettiği belli olmayan dinler, ilkel dinler, Eski Yunan, Eski Mısır dinleri.
Millî dinler : Genellikle bir kurucusundan söz edilmeyen, sadece bir millete ait olan geleneksel yapıdaki dinlerdir (Eski Yunan, Mısır, Roma dinleri gibi).
Dünya dinleri : Hıristiyanlık ve İslâm.
Ortadoğu veya Sâmi’de yaygın dinler: Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm.
Hindistan’da yaygın dinler : Hinduizm, Budizm, Jainizm),
Çin ve Japonyada yaygın dinler: Konfüçyüsçülük, Taoizm, Şintoizm.
Milel: Vahye dayanan dinler
Nihal: Bâtıl dinler
Nihle (çoğulu nihal): Din içinde oluşan fırka
Din ehli: Müslümanlar
Ehl-i kitap: Yahudiler ve Hıristiyanlar
Kitabı bulunması şüpheli olan: Mecûsîler
Kendi beşerî telakkilerine uyan kimseler: Filozoflar, Sâbiîler, Dehrîler
Yıldızlara ve putlara tapanlar: Brahmanlar

Hulûl (avatara=enkarnasyon): Tanrı'nın bedenleşmesi ve maddî şekillerle görünmesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder