7. ünite 1. Hadisin meali
Âişe
radıyallahu anhâ’nın bildirdiğine göre, bir kadınla birlikte otururlarken,
yanlarına Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem girdi ve:
-
“Bu kadın kim?” diye sordu. Âişe validemiz:
-
Bu filan hanımdır, dedikten sonra, onun çok namaz kıldığından bahsetti. Bunun
üzerine Resûl-i Ekrem:
- “Bütün
bunları sayıp dökmeyi bırak; gücünüzün yettiği nisbette ibadet etmeniz size yeter.
Allah’a yemin ederim ki, siz bıkıp usanmadıkça, Allah bıkıp usanmaz” buyurdu.
7.
ünite 2. Hadisin meali
Enes
ibni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber
Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahâbeden üç kişilik bir grup,
Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz’in ibadetleri
bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve
-
Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları
bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri:
-
Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Bir
diğeri:
- Ben
de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim,
dedi. Üçüncü sahâbî de:
-
Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, diye
söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine
şunları söyledi:
-
“Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum!
Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en
saygılı olanınızım. Fakat ben bazan oruç tutuyor, bazan tutmuyorum. Gece hem
namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden
yüz çeviren kimse benden değildir.” Buhârî, Nikâh 1;
7.
ünite 3. Hadisin meali
Abdullah
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar
helâk oldular.” Resûl-i
Ekrem bu sözü üç defa tekrarladı. Müslim, İlim 7
7. ünite4. Hadisin meali
Ebû
Hüreyre radıyallanu anh’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona
yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız, o zaman
size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir miktar da geceden
faydalanınız.” Buhârî,
Îmân 29. Ayrıca bk. Nesâî, Îmân 28
Buhârî’nin
bir başka rivayeti şöyledir:
“Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye
ve Allah’a yakın olmaya gayret ediniz. Sabahleyin, öğle ile akşam arası
çalışınız. Bir parça da geceden faydalanınız. Aman acelesiz gidin, telaşsız
gidin ki, menzilinize, varacağınız hedefe ulaşasınız.” Buhârî, Rikâk 18
7.
ünite5. Hadisin meali
Enes
radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem mescide girmişti. İki direk arasına
uzatılmış bir ip gözüne ilişti:
– “Bu ip nedir?” diye sorunca, sahâbîler:
–
Bu, Zeynep Binti Cahş’a ait bir iptir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca ona
tutunuyor, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
– “Onu hemen çözünüz. Sizden biriniz canlı ve
istekli olunca nâfile namaz kılsın, yorgunluk ve gevşeklik hissettiği zaman ise
yatıp uyusun” buyurdu.
Buhârî,
Teheccüd 18
7.
ünite6. Hadisin meali
Âişe
radıyallahu anhâ’ dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz namaz kılarken uyku hali
bastırırsa, kendisinden bu hal gidinceye kadar yatsın. Çünkü
uykulu vaziyette namaz kılan kimse, belki de bilmeyerek, istiğfar edip
Allah’tan bağışlanma dileyeceğim derken kendine söver, beddua eder.”
Buhârî,
Vüdû 53;
7.
ünite 7. Hadisin meali
Ebû
Abdullah Câbir İbni Semüre rayıdallahu anhümâ şöyle dedi:
“Namazlarımı Nebi sallallahu aleyhi ve sellemle
birlikte kılardım. Onun namazı da, hutbesi de normal uzunlukta idi.” Müslim, Cum’a 41-42
7. ünite 8. Hadisin meali
Ebû
Cühayfe Vehb İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem, Selmân ile Ebü’d-Derdâ’yı kardeş yapmıştı.
Bu sebeple Selmân, Ebü’d-Derdâ’yı ziyaret ederdi. Bir ziyaret esnasında onun
hanımı Ümmü’d-Derdâ’yı oldukça eskimiş elbiseler içinde gördü. Ona:
-
Bu halin ne? diye sorunca, kadın:
-
Kardeşin Ebü’d-Derdâ dünya malı ve zevklerine önem vermez, dedi. O esnada
Ebü’d-Derdâ eve geldi ve hazırlattığı yemeği Selmân’a ikram edip:
-
Buyurun, yemeğinizi yiyin, ben oruçluyum, dedi. Selmân:
-
Sen yemedikçe ben de yemem, diye karşılık verdi. Bunun üzerine Ebü’d-Derdâ
sofraya oturup yemek yedi. Gece olunca Ebü’d-Derdâ teheccüd namazı kılmaya
hazırlandı. Selmân ona:
-
Uyu dedi. Ebü’d-Derdâ uyudu, bir müddet sonra tekrar kalkmaya davrandı. Selmân
yine:
-
Uyu, diyerek onu kaldırmadı. Gecenin sonlarına doğru Selmân:
-
Şimdi kalk, dedi ve her ikisi birlikte namaz kıldılar. Sonra Selmân,
Ebü’d-Derdâ’ya şöyle dedi:
-
Senin üzerinde Rabbinin hakkı vardır, nefsinin hakkı vardır, ailenin hakkı
vardır. Hak sahiplerinin her birine haklarını ver.
Sonra
Ebü’d-Derdâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’ e gidip olup biteni
anlattı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Selmân doğru söylemiş” buyurdu. Buhârî, Savm 51,
Edeb 86
7.
ünite 9. Hadisin meali
Ebû
Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’e benim şöyle dediğim haber verilmiş:
Allah’a
yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak oruç tutup, geceleri de
ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem bana:
– “Bunları söyleyen sen misin?” diye sordu. Ben de
kendisine:
–
Anam babam sana feda olsun, ya Resûlallah! Evet, ben böyle söylemiştim, dedim.
Buyurdular ki:
– “Sen buna güç yetiremezsin. Hem oruç tut, hem
iftar et; hem uykunu al, hem ibadet et; her aydan üç gün oruç tut; çünkü her
iyiliğe on misli ecir ve sevap vardır. Bu ise bütün zamanını oruçlu geçirmek
gibidir.” Bunun
üzerine ben:
–
Bunun daha çoğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. Peygamber Efendimiz:
– “O halde bir gün oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. Ben:
-
Ama ben bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:
– “Öyleyse
bir gün oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın orucu olup,
oruçların en ölçülü olanıdır” buyurdular.
Bir
başka rivayette: “Bu, oruçların en faziletlisidir” şeklindedir. Ben:
-
Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:
– “Bundan daha faziletlisi yoktur” buyurdu.
Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş olduğu, ayda üç gün orucu
kabul etmem, bana ehlimden ve malımdan daha sevimli olacakmış.
Bir
rivayete göre:
“Senin gündüzleri oruçlu, geceleri uyanık
geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyorsun?” buyurmuştu. Ben de:
–
Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine:
– “Böyle yapma, bazı kere oruç tut, bazan tutma;
gece hem uyu, hem de teheccüde kalk. Şüphesiz senin üzerinde vücudunun hakkı
vardır, iki gözünün hakkı vardır, hanımının hakkı vardır, ziyaretçilerinin
hakkı vardır. Şüphesiz her aydan üç gün oruç tutman sana yeter. Çünkü senin
için her iyiliğin on misli karşılığı vardır; bu da bütün zamanının oruçlu
olması demektir.” Abdullah
der ki:
–
Ben artırdıkça iş aleyhime döndü. Sonra ben:
–
Yâ Resûlallah! Ben kendimde güç ve kuvvet buluyorum, dedim. Buyurdular ki:
– “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un orucunu tut,
daha fazlasını yapma.”
–
Dâvûd orucu nedir? diye sordum.
– “Senenin yarısını oruçlu geçirmektir” buyurdu.
Abdullah
yaşlandıktan sonra:
–
Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş olsaydım, der dururdu.
Bir
başka rivayet şöyledir:
– “Senin bütün günleri oruçlu geçirdiğinden ve her
gece Kur’an’ı okuduğundan haberdar olmadığımı mı sanıyorsun?” Bunun üzerine ben:
–
Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat ben bununla sadece hayra ulaşmayı
diliyorum, dedim. Peygamber Efendimiz:
– “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un orucunu tut, çünkü o
insanların en çok ibadet edeni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu.
Ben
ise:
-
Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:
– “O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. Ben yine:
–
Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O:
– “Öyleyse on günde bir hatmet” buyurdu. Ben tekrar:
–
Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince:
– “Şu halde yedi
günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma” buyurdular. Ben
artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana
dedi ki:
– “Şüphesiz ki sen bilmiyorsun, belki ömrün uzun
olur?”
Abdullah
İbni Amr der ki:
–
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm.
İhtiyarlayınca, onun ruhsatını kabul etmiş olmayı çok arzu ettim.
Bir
başka rivayette ise şöyledir:
“Senin çocuklarının da senin üzerinde hakları
vardır.”
Bir
diğer rivayette:
“Bütün zamanını oruçlu geçirenin orucu yoktur.” Bu sözünü üç defa
tekrarladı.
Bir
diğer rivayette:
“Allah’a en sevimli olan oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın
orucudur. Allah’a en sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır.
Dâvûd aleyhisselâm gecenin yarısını uyuyarak geçirir, sonra üçte birinde
namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün
tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.”
Başka
bir rivayet de şu şekildedir:
Abdullah
şöyle demiştir:
Babam
beni soyca üstün bir hanımla evlendirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir
gider, ona beni sorarmış. O da dermiş ki:
- O
ne iyi erkektir, evine geldiğimden beri yatağıma ayak basmadı, ne halde
olduğumu da araştırmadı.
Vaziyet
böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e
anlatmış, Peygamberimiz:
– “Onu benimle görüştür” buyurmuş. Daha sonra ben
Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana:
– “Nasıl oruç tutuyorsun?” diye sordu. Ben de:
–
Her gün, dedim. Sonra:
– “Nasıl hatim yapıyorsun?” dedi. Ben:
–
Her gece, diye cevap verdim.
Abdullah
İbni Amr daha önce geçen konuşmalarının benzerini anlattı. O, geceleyin rahat
etmek için, okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerinden birine
okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli olmak istediğinde, bir kaç gün oruç
tutmazdı. Sonra oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’e verdiği sözden caymış olmamak için, tutamadığı günler kadar orucu
kazâ ederdi.
Buhârî,
Savm 55, 56, 57,
7. ünite 10. Hadisin meali
Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiplerinden Ebû Rib’î Hanzala İbni
Rebî‘ el-Üseydî şöyle demiştir:
Ebû
Bekir benimle karşılaştı ve bana:
-
Nasılsın, ey Hanzala? diye sordu. Ben de:
-
Hanzala münafık oldu, dedim. Ebû Bekir:
-
Sübhânellah, sen ne diyorsun? dedi. Ben cevaben dedim ki:
-
Bizler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bulunuyoruz.
Bize cennet ve cehennemden bahsediyor, sanki gözlerimizle görüyormuşuz gibi
oluyoruz. Onun huzurundan ayrılıp çoluk çocuğumuzun yanına ve işlerimizin
başına dönünce, çok şeyi unutuyoruz.
Ebû
Bekir radıyallahu anh dedi ki:
-
Allah’a yemin ederim ki, biz de benzeri şeylerle karşı karşıyayız. Ben ve Ebû
Bekir birlikte yola düştük ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in
huzuruna girdik. Ben:
-
Ya Resûlallah! Hanzala münafık oldu, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem :
– “Bu ne demek?” dedi. Ben:
-
Ya Resûlallah! Senin yanında bulunuyoruz, bize cennet ve cehennemden
bahsediyorsun; sanki onları gözümüzle görüyor gibi oluyoruz. Senin huzurundan
çıkıp da çoluk çocuğumuzun yanına ve işimizin başına dönünce, çoğunu
unutuyoruz, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
-
“Nefsimi gücü ve kudretiyle elinde bulunduran
Allah’a yemin ederim ki, şayet siz, benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere devam
edip zikir üzere olabilseydiniz, yataklarınızda ve yollarınızda melekler
sizinle musafaha ederlerdi.
Fakat ey Hanzala, bir saatinizi ibadete, bir saatinizi de
dünya işlerinize ayırınız” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı.
Müslim,
Tevbe 12-13. Ayrıca
7.
ünite 11. Hadisin meali
Abdullah
İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken, ayakta duran bir
adam gördü ve onun kim olduğunu sordu. Ashâb:
-
O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, konuşmamayı ve
sürekli oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem:
– “Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelensin, otursun
ve orucunu tamamlasın” buyurdular.
Buhârî,
Eymân 31
7. ünite 12. Hadisin meali
Ömer
İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse, geceleri okuduğu zikir ve duasını okumadan veya
tamamlayamadan uyur da, sonra onu sabah namazı ile öğle
namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır.”
Müslim,
Müsâfirîn 142.
7.
ünite 13. Hadisin meali
Abdullah
İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi:
“Ey Abdullah! Filan kimse gibi olma, çünkü o gece
ibadetine devam ederken, sonra geceleri ibadet etmeyi terketti.” Buhârî, Teheccüd 19;
Hazırlayan:ahmet işlek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder